Karanlık, karışık ve uzun sokakların en sonundaydı genç adamın ilk göz ağrısı olan Gül'ün evi,
yürüdüğü caddelerde aydınlatma olmadığı için,
her seferinde kendini labirentte kaybolmuş gibi hissedip, yüreğinin ışığı ile yol alıyor, sevgilisinin evini zorda olsa bulabiliyordu.
Aradan biraz zaman geçtikten sonra, tecrübe edinerek yaşayarak öğrenmişti Gül'ün kalbine giden yolları.
Her gece mesai bitimi,yorgun ruhundaki kandilin dışa yansıyan ışığıyla yola çıkıp,
sevdiği kızın evinin penceresinin önüne kırmızı bir gül bırakıp,
Örf ve adetlerinden dolayı imkansız gibi görünen aşkının, yasaklı kurallarını usulca ve korkusuzca bozuyor, sokaktaki bağnaz ,karanlık, nazarlı insanların bakışları bir bir yere eğdiriyor susturuyordu dedikoducu ablaları keskin bakışlarıyla ,özgür iradeli dik başının gücüyle ve ayaklarıyla çiğniyordu kurulan sahte düzenin yollarını.
Acele etmeden düşleriyle birlikte, küçük adımlarla geri dönüyordu kendi dünyasına.
Aydın ve korkusuz kişiliğindeki iç dünyasının güzelliği,
bedenindeki mahpus olan ruhunun sıkışmış günahlarını , yaradanına dua ederek berat ettiriyor, hür bırakıyordu düşüncelerini masmavi bir gökyüzü gibi .
Bu çok da güzel oluyordu ve mis gibi de gül kokuyordu kendi yarattığı gülistan dünyası... Ayhan Ulu
Kayıt Tarihi : 5.4.2024 13:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!