Bir avaz sal göklere
Feleklerde kaybolsun
Madem hiçbir sevgili
Dinlemedi sözünü
Feleğin üstünden yâdı kaybolsun
2010
Hasret denen çölü geçtim
Saçlarım, kaşım ağardı
Sanki bir ömürde bir gün
Buraya gelsen ne vardı?
2008
Sen eski zamanların bey konaklarının
Derin vasi bir ömür yeter
Kırmızı buğday anbarı mısın?
Saçların esen rüzgarlarla
Pürçeklenmiş samani
Taneleri dolu dolu
Kalem
Ey kıymeti geçmez akçe
Ey gözlere mil
Düşman sofralara zehir
Ey Kurandan sure
İsrafilden Sur'a
hani bilirsiniz
çöl yerlerin bir meyvesidir
ama Akdeniz ikliminde bile
büyür ağacı hurmanın
yetiştiremez meyvelerini
sarı ile yeşil arası bir tonda kalır
Mâlûm-u Âlîniz
yapmacıktaki -macık eki
ses uyumuna göre
-mecik de oluyor tabii
daha doğrusu bu eki alarak
öyle söylemler geliştirebiliyor ki
Sen olmasan ben ne mi yaparım?
Saçlarımı taramam
Ayakkabılarımı boyamam
Aynaya bakmam
Yataktan kalkmam
Sen olmasan
Birgün bir rüya gördüm
Biz oraya ‘Koca Yol’ diyoruz
Çok işlek bir kavşak
Benim çocukluk aşkım
Tek başına yolun ortasında
Karşıya geçecek
Kavuşmayı tehir ettim
Seni ahrette ararım
Sarı boya saçlarını
Ancak Firdevste tararım
Burada bulsam da seni
Saramam kolumla yasak
Bu adam yabana atılır gibi değil
Hatta Türkiye’deki her iyi gazeteci
Bunun paltosundan çıkma diyorlar
Ben de önce seviyordum gibiydi
Gel zaman, git zaman
Adamın takıntılarını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!