Dağ olacaksa insan
Yanar dağ olmalı.
Su olacaksa, çağlayanı
Yağmur olacaksa, şimşek çakmalı
Düşerken dolu, yağarken sağanak
Deniz olacaksa insan,
Birinin adına kesilir bilet gün doğarken
Yer varsa yanında bizi de alır
Kaçak yolcuyuz yeri de olmasa
Birinin adına kesilir bilet gün doğarken
Bahtımızın en teslim yerinde durur
Elinde bir avuç lokma
Çürümeye bıraktım geceyi
Hava kararmadan gitmeliyiz
Biliyor musun güneşi hiç batmayan bir şehir
Ve kendini temizleyen derin su kaynağı
Nihayetimiz küçük bahçelerden geçip
Sonsuz tarlalara uzanmaksa eğer
Küçülmeli insan
Ama zavallı olacak kadar değil
Alçalmalı
Ama sürünmemeli edepsizce
Eğilmeli
Ama boyun eğmemeli
Yeniden öğreniyorum
Eğilip koklamayı bir çiçeği
Yüreğimi eğip bükmeyi
Çöpleri ayıklamayı
Gümüşü parlatmayı
Hışımla geçtiğimi
İsim koymamış bana babam doğduğumda
‘İsmi ne olsun?’ demiş memur
‘İsmi’ demiş,
durmuş babam.
Düşünmesi mi uzun sürmüş?
Adımı;
Düşün ki bildiğin yaşta değilsin
Bir kumru ancak havalandı içinden
Uçma mı diyeceksin?
Düşün ki ömür üç beş gün değil
Öldüğünü görecek kadar yaşayacaksın
Filizleniyor dalların
Ben ki nehirim taşıyorum
Aşkı beyaz değirmenlere
Taşırken de rüzgârın hızını aşıyorum
Önüme çıkıyor ak pak bulutlar
Büyüdükçe büyüyen yüküme şaşıyorum
Uzaklarda bacası tütüyor bir evin
Savrulan saçların,
Rüzgârların hayali
Esmek; bahanesi
Kıskanır güneş
Gülen yüzünü
Doğmak; bahanesi
Rivayet olunur tüm aşklar bu kadere
Mahkum olacak belli bir kedere
Kaldı ki sevilesi olanlar dahil,
‘Asla’ları olmadan yaşanmayacak
Sen söyle dur
Avun dur
Şairin kadın şair olması kadar güzel bir şey yok. Şiirlerinde bir şey var çok fazla, bir şey var çok az. çok fazla olanı çok az gibi , çok az olanı çok fazla gibi anlatmış. yani arayan aradığını bulacağım derken nelerle karşılaşıyor. Tebrikler...