İlk öğrendiğim şeydi karşı koymak,
direnmek, egemen güç ve düşünceye.
Tabularla tüm gücümle savaşmak;
kırıldım, sormadan sorgulamadan inanmaya...
Her savaşımda yalnız kaldım,
belki bu nedenle çok acılandım...
Sustu artık bülbüller ötmüyor
gönül bahçemde ki güller soldu.
Gözyaşları bile çoktan kurudu,
bir ben kaldım kendine acıyan
Bir de sokağı süpüren çöpçüler..
Deniz maviliğin de bir aşkın
rüzgarına kapılmışım...
Nereye sürüklendiğine aldırmadan
gidiyorum...
Sonu olmadığını biliyorum aslında
bir çok şeyi bildiğim gibi!
Hala titrer içim, sen aklıma gelince
Yaşarım sahil yolundaki günleri
Yıldızların altında sevişmeleri
Omuzunda ağladığım çılgın geceyi...
Ah... Bir dili olsada konuşsaya bu şehir
Bir gecenin bir yarısıydı
çalındığında kapım...
Koştum, özlemlerimle kucakladım
hayalini...
Boşlukta kaldı,
sana uzanan ellerim...
Biliyorum...
Hep imkansızı istemişimdir bu güne dek!
Ve arsızca yine imkansızı istiyorum;
çalınan zamanlarımı istiyorum insanlardan,
tüketilen benliğimi geri almak istiyorum!
Dönülmez akşamın ufkundayım belkide,
Topladım anılarımı maziden
hesaplaşmaya başladım hayatımla...
Geçmişimi, bu günümü sorgularken
hatalarımı, günahlarımı kabullendim.
Neden yaşamla kavgalarımın,
hep hüsranla sonuçlanan
Sen...
Ardında bir avuç gözyaşı bırakıp gittin!
Giderken hiç sormadın,
belli ki hiç üzülmedin...
Sen...
Umursuzca yaşamıma girdiğin gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!