Zemheri soğuğuydu
Morun menekşeye küstüğü
Bir dağın yamacında
Ölüm sessizliğine bürünmüş
Kış uykusundaki dalları
Uyutmayan köy çeşmesinden
Suyu doldurdu
Nasır tutmuş omzundaki
Boyunduruk izlerinde derin bir sızı
Yürüdü döke saca su kovalarıyla
Sabahın alaca karanlığına
Kış yanığı teninde
Soğuk etini yüzüyordu
Yarı donuk bir halde
Tahta kapıdan girince içeriye
Yedi zılgıtı elinde kürekle bekleyen eltiden
Şaşkınlığı geçmeden
Az daha tandıra düşecekti
Anadolu da gelin olmak
İşte böyle bir şeydi
Ona bu hakkı veren erine
Bir kat daha arttı
Özlemle karışık kırgınlığı
Koca Almancı olunca
Senenin bir ayı evli
11 ayı dul sanki
Gurbetten daha gurbet
Almanya uzak vatan toprağına
Daha ne kadar sürecek hasret
Gelse de bitse çile
Üç çocuk birde töre
Yakışırımı yüzündeki gülüşe Sevinç
Gülmez
Er kişinin namusu
Öyle yabanda olur muydu?
Töre masalı onu
Birilerinin emrine uşak
Cebine gelir etmekti
Gülgez’in ezilişi
Ermez aklı bir türlü
Niye almaz yanına
Güzeller güzeli Gülgez’ini
Sığmazımıydı ki yamacına
Böyle kendi evinde sığıntı
Kendi aşına açtı
Yolunu gözlediği erinden
Senede bir gün olsun güzel bir söz yerine
Gördüğü dayaktı
Avrupa görmüş adamdı
Nasıl aldanırdı
Bu oyunu anlamazdı
Kan kustu da anlatamadı
Bu hüzne dayanamadı yüreği
Kan kusan Gülgez’e
Sukut lal oldu, vefa sağır
Dediler haber verin tez gelsin
Kadın elden gidiyor, yetişsin
Köyden yürüyerek çıktı haberci
Kar kış kıyamet, kurt sesleri duyuluyordu
Daha tan ağarmadan
Köye dönüşü akşamın geç saati
Çekmişti telgrafı
Haberci kendinden geçmiş
Buz taneli kirpikleriyle müjdeyi verdi
Geldiğinde kocası
Çoktan kaplamıştı kar
Beyaz bir örtüyle
Gülgez’in kara topağını.
Kayıt Tarihi : 30.12.2008 09:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!