Hüzün mü konuşalım...
İstersen hüznü bir yana iteleyelim. Şu en güzel visal anlarımıza hüzün libası giydirmeyelim diyorum.
Yeterince gözyaşı dökmedik mi, yeterince yanarak tükenmedik mi?
Bu bir düş bile olsa, şu visal anının güzellikleri ile mesrur olalım, mutluluğunu paylaşalım.
Sevdanın kırk basamaklı bir merdiven olduğunu biliyormuydun... Biz hangi basamaktayız, buna cevap verecek olan kırkıncı basamaktır...
Ah yar, aşık tırmandığı basamakları sayamaz ki... Sabır, sadakat, acısıyla, tatlısıyla aşk hayatının bütün güzelliklerini paylaşmak... sevmek, sadece sevmek ve sevgiliyi bir beş değil, milyonlarca kez çokaltarak yüreğinde ve düşlerinde hayatın her anını sevgiliye hasretmektir aşk..Kırk basamaklıdır denilen aşk budur.
Evimizin balkonuna her sabah ve her akşam üzeri bir çift kumru gelir. Ekmek kırıntılarını, bayatlamış ekmek parçalarını yemeleri için ufalayarak geceden ve akşama doğru bir tabak içinde balkona koyarım...
Zamanla birbirimize öyle alıştık ki... Kendilerini güvenli hissetmeye başladıklarında balkon demirlerine değil pencere önüne konup cama vurarak benden yem istediklerin bile yaşadım.
Onbeş gün öcesine kadar bu balkona çift gelirken kumrular, onbeş gündür diğer kumrunun gelmediğini gördüm. Bu gün, yarın gelir diye beklerken onbeş gün geçti aradan. Sanırım ya bir sokak kedisine yem oldu, yada bir biçimde ölmüştür diye düşünmeye başladım...
Tek kalan kumru öteki kumrulara karışmıyor, karışsa bile kumru sürüsü bu yalnız kumruyu aralarına almıyor... Onun balkon demiri üzerinde tek başına, mahzun ve hüzünlü duruşu beni öyle etkiliyor ki... Belliki eşinin yokluğu onu da öldürecek.
Balkona yem koyuyorum yemiyor. Su koyuyorum içmiyor... Eski gücünü gittikçe yitirmeye başlayan kumru yalnızlığını taşıyamıyor, kahroluyor, kıdım kıdım kendini ölümün kucağına itiyor...
Bence aşk budur işte... Ölenle ölünmez derler ama bana göre ölenle ölmek aşkın kendisidir belkide...
Hayvan, hayvan olmasına karşın eşine ve eşinin hatırasına gösterdiği bu sadakati insan olarak kendi sevdiğimize, sevgilimize, aşkımıza gösteremiyorsak hangi sevgiden, hangi aşktan söz edebiliriz ki...
Hüzünden mi söz edelim yoksa şu tatlı visal güzelliğini mi yaşayalım?
Hayır hayır! hayat hep ağıt, hep hüzünden oluşmuyor...Kıvancı, sevinci, işvesi ve coşkusu da vardır hayatın... Sil bütün hüzünleri yüreğinden, gözlerin tebesüme boğulsun, dudağından gülücükler eksik olmasın yar...
Çünkü şu an seni yaşıyor milyonlarca kez seni çoğaltıyorum yüreğimde ve senli bir sevda şölenini yaşıyorum seninle.
Aşka nasıl bakarsan, aşk da sana öyle bakacaktır. Gülersen gülecek ve güldürecek, ağlarsan ağlayacak ve ağlatacaktır. Bu gün olsun hüzünden söz etmeyelim...Gülerek sarılalım aşkımıza, gülerek bakalım şu visal anımıza ve hayata...
İnan ki her şeyin değiştiğini görecek hayata ve aşka bir başka sarılacaksın.
Haydar OkurKayıt Tarihi : 13.3.2008 23:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!