Ben kalbimi annemin sandığına saklamıştım yıllar önce
Karanfil kokan aşk mektuplarının yanına
Üstüne biraz şeker serptim, biraz çocukluk…
Ah, kırılan kurdeleli tokam vardı ya
Hani ben mutlu olunca düşerdi saçlarımdan
Söylesene…
Kendini defalarca yıktığın,
her seferinde o enkazdan avuç avuç kalbini topladığın
hangi insanın gerçekten umurundasın?
Kaç kere gözyaşını sakladın sırf güçlü görün diye?
Kaç kere sustun, içinde fırtınalar koparken?
Kaç cephede savaşıyorsun kalbim?
Her sükutun, bir seda barındırır içinde.
Anlaşılmayışının derin vadileri, yalnızlığının ıssız tepeleri,
Kendinle yüzleşmenin sarp yokuşları, kabullenilmeyişinin hüzünlü limanları.
Kaç cephede savaşıyorsun kalbim?
Loş bir salondayım.
Zamanın paslı saatleri durmuş duvarda.
Ne ileri gidiyor ne de geriye sarıyor zamanı
İçimde bir sızı,
susmuş kalabalığın fısıltısı.
Sanki yıllardır anlatacak bir şeyim var da
Rüzgâr ninni söylerken göğe,
Bir tüy inermiş usulca yere.
Bir kız yaşarmış kalbinde kuşla,
Sır tutarmış gülüşüyle kışa…
Bir zamanlar,
Yalnızlıkla çevrili duvarlarım var benim,
Acılarımdan beton yapıp,
Kendi ellerimle kendime zindan ettiğim duvarlarım.
Dört tarafı gözyaşlarıyla çevrili insan parçası…
Ben bazen aynaya bakarken,
kendi içime “başınız sağ olsun” diyorum.
Çünkü bazı sabahlar,
bir uyanma değil,
bir mezar ziyareti gibi başlıyor.
Kimlerin dudaklarında yarım kaldı elveda cümleleri?
Ne gidişler tam söylendi,
Ne vuslatlar gözleri yeşertti.
Zaman, eksik heceleriyle yürüdü ömrümüzden.
Bir ömrü, eksikliğiyle mühürledik.
Tek bir kelimenin dindireceği sancı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!