Aslında Gülenaz hâlâ memleketinden kopabilmiş değildi. Kolay mıydı bir anda bir kültürden kopup yenisine hemen alışabilmek. Kocası da zaten istemiyordu pek fazla Almanya'ya alışmasını. Ne de olsa kendisi bir Türk erkeğiydi. Olur mu öyle kıçı başı açık sokaklarda dolaşsın eşi. Gülenaz'ın da öyle açık giyinmeye hevesi de yoktu. Ama bazen komşunun kızına imrenmiyor da değildi. Daha kendisi de onun kadar yoktu bile. 16 yaşında evlendirildiğini düşünür ve oyuncak bebekleri çok severdi. Yaşıtları burada süslenip gezerkeno genç olmadan kadın olmuş, eve kapatılmıştı. Kendi kendine süslenip gezen yaşıtlarına maniler yazardı.
basma fistan yok mu kıçın örtecek
ayıp günah bacım erkek görecek
aha da şimdi eve baban gelecek
dayak bilmez miydi sizin babanız?
dudağı elleri boyalı nere gidersin
gecenin bir yarısı nerde gezersin
eğer gelin olacaksan çeyiz işlersin
hiç hesap sormaz mı sizin babanız?
.....................
Yıllarca izlerdi onları ve maniler söylerdi. Arada bir onlarla dışarıda sohbet etmeye kalksa ya azar işitir, ya da dayak yerdi. Kocasının ve ailesinin olmadığı bir gün komşusunun kızı onu kente gezmeye götürmüş, müzikli yerleri de gezdirmişti. Gittikleri yerler öyle kötü yerler de değildi. Ne bilirdi hemşerileri muhlis efendinin orada onu göreceğini. -Kör olası- dedi kendi kendine, -torun torba sahibi onun ne işi vardı böyle yerlerde-. Üstelik bir de yabancı kadın vardı yanında. Hemen çıktılar oradan, hızla evine döndü. Sonra hep düşündü neden kocası onu öyle yerlere götürmüyor diye. Sonrasında korktuğu başına gelmişti ve Muhlis efendi söylemişti kocasının ailesine. Günlerce dayağa dayanamayarak evden kaçtı.
uygarlık bumu söyleyin komşular
sizin kızınızdan benim ne farkım var
bak her köşede nice Gülenaz ağlar
vay gurbetlik beni anam da duymaz.
ölsem gitsem burda ben ne ederim
şu başıma gelenleri kime söylerim
daha durmam burda başım alıp giderim
bağırsam da avazım kimse anlamaz.
Gülenaz oturumu kocasına bağlı olduğu için Almanya'da yaşamaya çalıştığı günlerin 5 inci yılında Türkiye'ye DUL bir kadın olarak gönderilmişti. Memleketinde kim bilir hakkında neler söylendi ama Gülenaz hep sustu, sustu sadece içinden maniler söyledi.
şu garip başıma bilseniz neler geldi
yirmi bir yaşında Gülenaz dul oldu
güllerim bahçemde açmadan soldu
ah şu feleğin işine şaşar ağlarım.
(yukarıdaki siiri Gülenaz adına düşüncelerimi yazarak onun duygularını sermeye çalıştım.)
öykü şiir denemeleri -3-
Erdal İrfan -Kral Sergin-
02-09-2003, 00:13
Erdal İrfanKayıt Tarihi : 15.7.2006 13:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)