Ne vakit gözlerin gözlerimi bulmuş
Ten ayrı telâşta, can ayrı
Yürüyüp geçtiğim denizler kurumuş
Minareleri almış yangın selleri
Kalkılmış mahşer, yürünmüş sırat
Tekmil insan... güle tutmuş ateşimi
Gözlerini gören kim... ellerini tutan kim...
Bu yangın yerinde ben neyim?
İki halim var bir aynada, dün-bugüne tezad
Önce, çiçekler mevsimi salkım saçak
Sonra, ayrılığın payına düşmüş sevdâ
Vurulmuş beyaza, çırılçıplak sendeyim.
Toprak biraz daha sabredecek
Önce ormanların uğultusu dinsin
Bu yangın çok sesli çok ışıklı
Daha uzakta kim varsa koşup gelsin
Biz böyle mesut, böyle bahtiyarken
Karanlık, ıslıklı bir gece fikrimde
Resimler hâlinde yürür balçık
Islak, çok dişli bir kurt, saldırır yüreğime
Sırra şâhit olmuş gökyüzü ses vermez
Daha yaşandığı gün unutulmuş ölümlü acı
Bir bilgenin ağarmış sakallarında gerçek
Ya da yıkıntı mâbetlerin adak taşı
Çocuk seslerinde gülümsemeyi unut
İlk süt emen Kâbil'in elleri uzun
Çığlıklar besler, her köşede
Ve azabı birdaha tohumlar umut
Bildiğin birşey varsa söyle susma
Yüreğinde yarına gizli acılar olmasın
Kimbilir kaç güneş görür gözlerin
Kimbilir kaç kez yeniden kurulur dünya
Ben yüreğimi bulut bulut büyüteyim
Sen, ateşini küle verip, savur apansız
Sevdâymış... mutlulukmuş... unut. Yalnızlık ne umur
Toprak ve sen, üç yabancıyız...
Kayıt Tarihi : 22.6.2005 18:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kaleminize sağlık tebrikler
TÜM YORUMLAR (2)