Güle Güle Oğul Şiiri - Tevfik Tekmen

Tevfik Tekmen
165

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Güle Güle Oğul

Demek gidiyorsun
Gitmem lazım baba, öyle diyorsun
Terk-i diyar ediyorsun
Yani gidiyorsun
Yani mecbursun
Anlıyorum
Gitmelisin elbet, biliyorum
İyi o zaman, git
Güle güle oğul, güle güle git
Lakin zor
Zor be oğul
Adı zor, kendi zor, çok zor

Demek gidiyorsun
Burdur-Bucak baba, öyle diyorsun
İyi, git o zaman, bekleriz
Gelmemiştin de yirmi yıl, otuz yıl önce
Beklemiştik hep sabır ve ümitle
On gün ne ki
On hafta, on ay, iki sene
Git, gene bekleriz
Az mı beklemiştik seni, tam on dört sene
Lakin keşke
Keşke ayrılmasaydı, hiç ama hiç kimse

Gelmedin, geç kaldın derken
Ben otuzunda yaşlanmış, sanki ihtiyarlamış biriyken
Nasıl da geçip gitmiş, senli, sizli güzelim seneler
Hani küçüktün
Daha dündü
Dün be oğul, dün
Yatarken beşiğinde, kıkır kıkır dizlerimde, savrularak peşimde
Minik ellerin eteklerimde
Yalvar yakar gözlerle, yarım yamalak sözlerle
Anlat baba, diyordun istekle
Çocukluğunu anlat
Sıkılır titrerdim
Diyemezdim ki, neyi oğul
Hangi çocukluğum
Hiç çocuk olmadım ki ben
Biliyor musun, bisikletim yoktu
Uçurtmam yoktu
Oyuncağım hiç olmadı ki
Oyunsuz çocuklukta acılarla yoğrulup piştim de
Sertleşip kerpiçleştim de
Sert bir yumruk hep can evimde, çocukken daha büyük biriydim de
Benim annem hiç olmadı oğul
Babam yoktu
Ayrılıklardaydım hep, gurbetlerde
Ben ne ayrılıklar yaşadım oğul
Bilir misin, ne yalnızlıklar
Ne hüzünlü yeller, küçücük yürekte ne özlemler
Az mı yaşadım tek başına sus pus odalarda
Az mı aç kaldım, az mı susadım
Bağırdım, haykırdım avaz avaz sokaklarda, meydanlarda
Umman gibi sevgisizliklerde az mı sevgi aradım
Neyi anlatayım oğul
Yaşadım da isyanlarda; paramparça, bölük pörçük, lime lime
Kimi zaman kuytu bir köşede, zula bir yerde kimsiz kimsesiz
Bilir misin nasıl ağladım sessiz sessiz
Anlat baba, diyordun, bana bir masal anlat
Nasıl anlatayım oğul, neyi
Biri anlatmadı, dinlemedim, ben masal bilmem ki
Kaf dağını, yedi başlı ejderi, prensesi ve cüceyi
Beyaz atlıyı
Güzeli
Çirkini
Yalan yanlış hangi dünyayı
Sıcak bir yuvayı, olmayan anayı, uzaktaki babayı
Hangi yalanı
Anlatırdım, dinle diye gene de
Masal olmayan masalı
Dört göz dört kulak dinlerdin, masalmış gibi sen de

Unuttun mu oğul
Daha dündü, dün gibi, dün
Sonra büyümüştün ve öğrenmiştin
Baba bunlar masal değil, demiştin
Anlattığın kimdi
Bir varmış, bir yokmuş dediğin neydi
Masal değildi oğul
Unuttun mu, söylemiştim
Bendim o, ben, kendim
Yaşanmamış çocukluk, fakir bir gençlik, sonra sefillik
Masal gibi
Tuz ekmeğin içinde
Maşrapadaki çayın olmayan şekerinde
Bir tas çorbanın özleminde
Bendim o titreyen, soğuk ranzanın üzerinde
Kilimsiz, yorgansız, sobasız
Hep kara kara hikâyeler, hani peri masalı nerde

Diyemezdim ki, neyi anlatayım oğul
Yaşanmamışı, yaşanılmamışı, olmayanı
Sıkıcı bir öykü
Masal bilmiyordum ki
Anlatmıştım gene de, dinlemiştin; yüz kere, bin kere

Anlatma demiştin bir gün, baba anlatma
Sevgisizliği, kimsesizliği, terkedilmişliği bildim
Ana kucağını, baba ocağını, sıcak bir yuvayı
Anladım, ayrılık acısının insanı nasıl sarıp sarmaladığını
Can sıkıntılarını, yürek çarpıntılarını, hasretleri
Yalnızlığı anlatma
Seni, sizi, bizi, anlat hepimizi
Büyümüştün
Bana güzel şeyler anlat baba
Aşkı anlat, sevdayı anlat, sevgiyi anlat
Arkadaşlığı, dostluğu, insanlığı
Anlat yâri, yareni, annemi
Dünü göm dipsiz kuyulara baba, bugünü anlat
Acıyla, hüzünle, hıçkırıkla
Ağıtla değil, haykırışla değil, türkülerle anlat baba
Ben varım
Biz varız
Varız baba, şimdi kalabayız
Öykülerle, şiirlerle, çalgılı düğünlerle
Gönül gönüle
Diz dize, el ele, biz bize
Omuz omuza baba, omuz omuza

Demek büyüdün
Demek gidiyorsun
Gidiyorsun
Öyle mi
İyi o zaman, git
Biliyorum, gitmen gerek, gitmelisin
Git oğul
Biliyorsun
Anlatmıştım
Bin kere, yüz bin kere
Dinlemiştin
Şimdi sen de büyüdün, daha ne
Yolun düz olsun, taşsız, dikensiz, engebesiz
Zihnin açık olsun
Sevgi dolu yüreğin kinsiz ve nefretsiz
Güle güle git, güle güle gel
biz bekleriz
Ayrılıkmış sevgiye katık, kim demişse
İyi o zaman onu da tanı
Masal olmayan masalı hiç unutma, hep hatırla
Ama sakın ha korkma
Işıklar söndüğü zaman karanlık bir sokakta
Okuldaki salonda, tahta masada, sırada
Defterdeki kurşun kalem yazıda, kitap sayfalarında, ders aralarında
Ben her zaman yanında
Uykun gelip yattığın zaman, odanda
Yastık dizi olsun annenin, yataksa koynu
Sarıl ona sıcak sıcak uyu
Büyüdün mü, yok be oğlum, utanma
Üstüne yorgan baban olsun, hiç bile sıkılma
Daha küçüksün, büyümedin
Hem büyükler de muhtaçtır sevgiye, bunu da unutma
Çünkü onlar da korkar öylesi yalnızlıklarda

Demek gidiyorsun
Terk-i diyar ediyorsun, ayrılıyorsun
Demek büyüdün
Demek öyle
İyi o zaman, git, biz bekleriz
Üç ay, beş ay, yedi ay
İki sene ne ki
Gelmemiştin de on dört sene, az mı bekledik seni
Gidiyorsun anladık, o zaman bekleme
Sarıl, öp, hoşça kal de ama veda etme
Yolcu yoluna
Hadi el salla, el salla bize
Hadi güle güle
Güle güle oğul, güle güle
Bekliyoruz bak, unutma gel gene

(Önce oğlum İlkan’a, sonra bütün baba ve oğullarına…)

12/Eylül/2008/ Lüleburgaz

Tevfik Tekmen
Kayıt Tarihi : 30.1.2015 14:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Tevfik Tekmen