İşte bindin otobüse; seksenbeş model üçyüziki mersedese...
İşte bindin kaderinin rüzgarınla ese ese...
Güle güle amcaoğlu,mahsun bakışına güle güle,
İşte gidiyorsun gurbet akışına,sıla hasretini kim bile?
Hiç sevmediğim anlardı bu benim,zamanlardı hiç sevmediğim.
Ayrılığı istiyormuşcasına,omuz silkipte sarılmanın...
Sevemediğim hiç bu...Ömürlük anlardı...
Bu yüzden sarılamadım sana,kırarcasına sarmak istediğim kemiklerini,
Bedenini saramadım ya doya doya bu yüzden.
Bak bir de el sallamayı hiç sevmem,niye sallayacakmışım ki?
Görende sanacak,sanki; hiç göremeyecekmişim seni.
Görecek miyim ki,bilmem ki,bilmem?
El sallamayı hiç sevmem amcaoğlu,hiç sevmem.
'Bak ağlamanı istemiyorum' demiştim sana...Demiştim yaa.
Bırak ağlayayım ben doya doya,
Bırakayım gözdamlalarımı,her bir damlası koya koya.
Bırak işte ağlıyorum,harbi harbi söylüyorum.
Ama sen ağlama,ağlamanı hiç istemem,bir de el sallamanı...
İşte bindin otobüse,mutluluğa küse küse...
Ulan niye gidiyorsun,gitmek istediğini istiyorsun niye?
Sonsuz okyanuslara yelken açmakta ne diye?
Nerden çıktı bu ayrılık,neden bu gönlün kırık?
Gideceğin yerlerde uçurtma uçurabilecek misin?
İzleyebilecek misin Yılmaz Güney filmlerini?
Veya söyleyebilecek misin Gencebay'ın Bir Teselli Ver'ini...?
Gideceğin yerlerden de gidecek misin amcaoğlu,
gidecek misin?
İşte gittin amcaoğlu,mersedesin üçyüzikisiyle,
Üçyüzikinin derdiyle,kederiyle...
Dertlerini burada mı bıraktın sanıyorsun?
Bak onlarda hemen arka koltuğunda,sen dertsiz hayat mı arıyorsun?
Niye gittin,birdenbire,aniden?
Niye bittin birdenbire yeniden başka topraklarda...?
Ne güzel yeni bir iş bulmuştuk seninle,çalışıp kazanacaktık bahtımızın tahtını...
Hatta isteyecektik sevdiklerimizi pederlerinden,
Kaçıracaktık onları hayatlarının kederlerinden...
Doğru ya kaçıracaktık,vermeyeceklerse eğer sevdiklerimizi sevgilerimize.
Ahh amcaoğlu ahh...
Kah gülüyorum bazen yaptığımız şakalar geldikçe aklıma,
Aklıma geldikçe yaşadıklarımız,ağlıyorum bazen kah...
İşte bindin otobüse,üçyüziki mersedese,
Taktın kafana artık,gidiyorsun,yolunu artık kim kese?
Unutma amcaoğlu...Seni unutmadığımı unutma.
Ne cigarasızlıktan çektiğimiz kotikleri,
Ne çocukken rampa aşağı yuvarladığımız kara lastikleri,
Ne de inşaatlarda çalışırken,
Başımızı koyduğumuz çimento torbalarından yaptığımız yastıkları...Unutma.
Unutma,sana unutma dediğimin dediklerini amcaoğlu,unutma.
İşte gidiyorsun,gidiyorsun işte beni tek kurşunumla bırakıyorsun.
Ben beklerim eğer birgün dönersen,
Eğer bir gün dönüşünü denersen...
Beklerim amcaoğlu,beklerim ya seni eğer yaşıyorsam toprak yolun başında,
Yine beklerim seni,canımı vermişsem Mevla'ma,
Gözlüyorumdur seni mezarlığın taşında...
Sen git yolun açık olsun,bütün umutlar sana dolsun,
Sen git canın sağ olsun,sen git...
Güle güle amcaoğlu,mahsun bakışına güle güle...
Sen git ben beklerim seni,
Ya yolun başında,ya mezarlığın taşında...
Kayıt Tarihi : 5.9.2014 19:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
09.07.2001 özlemek kokusu geldiği zaman...
Bir gidişin hikayesiydi kalemden dökülenler... Genç kardeşim bu duyarlılığı için kutluyorum, güzel bir yürek sesiydi...
Güle güle amcaoğlu,mahsun bakışına güle güle...
Sen git ben beklerim seni,
Ya yolun başında,ya mezarlığın taşında...
------ Genç arkadaş çok harika olmuş beğeniyle okudum kutlarım .
Duygular ve kelimeler bir bütün olup
yürekten yol bulup dizelere dökülüvermiş
+ tam puanımla Saygı ve sevgi ile kalın.
Geçmişi harmanlamış, hatıraları dip diri tutmaya çalışan bir özleyişin hikayesinin şiire dökülmüş güzel bir örneği. Tebrik ediyorum. Selam ve muhabbetlerimle.
TÜM YORUMLAR (5)