Gülde ki Has Koku ve Güzellik ( Masal )

GÜLDE Kİ HAS KOKU ve GÜZELLİK ( MASAL )

Evvel zaman içinde kişi varmış
Güllü yetiştirme merakı sarmış
Tohumları saçmış, toprağı karmış,
Nedense acayip kokular salmış.

Oradan dalları alıp göçürmüş,,
Denizden damlama sular götürmüş,
Mevsimi gelince biraz açılmış,
Buradan da farklı koku saçılmış,

Birbirinden farklı imiş topraklar,
Aslına uyumamış açan yapraklar,
Fark edilmez olmuş karalar aklar,
Isparta toprağı sorunu paklar.

Üretmek isterken sermaye bakmış,
Malını, mülkünü çok ucuz satmış,
Son çare Gül şehrin köyüne gitmiş,
Buraya yerleşip bağ, bahçe etmiş.

Bereketli toprak tohumu yutmuş,
Tozu nemlenince fidanlar tutmuş,
Açan gülleri de Zekiye satmış,
Yaşar'ın bu işe çok arttı yatmış

Bu masalı bize okuyan anlatmış: Konuya giriş.

Evvel zaman içinde, masallar güzelmiş Gül olursa içinde. O güle ulaşmak elbette zormuş Çiftçi Yaşar bu işe kafayı yormuş. askerlik yapmaya Gül şehre gelmiş, gördüğü güzellikleri çok çok beğenmiş. Teskere alınca köyüne gitmiş, götürdüğü tohumları oraya ekmiş, fakat umduğunu bulamamış, ürünü de alamamış.

Başka tarlalarda şansını denemiş ama çıkan çiçekleri de beğenmemiş, düşünmüş ki her bitki her yerde olmazmış, Misk koku olmazsa kese dolmazmış. Azim ve gayretinden, cesaretinden hiç bir şey kaybetmemiş, pes demek yokmuş. Yaşar'ın aslında tüm emekleri boşa gidiyormuş, Ailesi Hacer'de bu işe şaşırmış, çay katarken'de bardakları taşırmış.

Çocukları da çok severmiş gülleri, sumak bilmiyormuş dilleri. Yaşar almak istermiş gönülleri, bir türlü işe varamamış elleri, aramış hayalindeki güzellikleri. Ne yazık ki hazır sermayeyi de yemişler. Son çare vatani görevini yaptığı ve yöresi gibi benimsediği Gül şehre taşınmışlar. Göçünü köylülerde yerleştirirken yardımcı olmuşlar. Onlarda minnettarlık duygularını dile getirmişler.Tüm köylü bunları benimsemiş, iyi niyetlerini , çalışkanlığını sevmişler,Heyet karar alıp uygun arazi vermişler. Onlarda ailecek işe girişmişler.

Yaşar bey öncelikle köylülerle daha samimi olabilmek için ihtiyacı olanların yardımını koşuyormuş, çocuklarda okul arkadaşları ve sevinçlerini coşuyor muş. Anne Hacer Hanım'da kadınlarla konuşuyormuş. Onların da gönlünü alıyor, var gücüyle çalışıyormuş.Her biri için yapıyormuş dua, Çünkü huzur içinde kurulmuş yuva.

Yaşar bey kahvedeki bazı arkadaşlarının sorunlarına yanıt veriyormuş. Soruların içinde en çok sorulan soru: Başka ilde doğup büyüdüğü halde nasıl oldu da Gül şehri seçtin deyince- Yaşar beyde sözün özünden başlayarak gerçekleri dile getiriyormuş. - Bulunduğum köyde farklı sebze ve bitkiler yetişiyor, onlara da bin bir emek harcıyoruz ,herkes aynı ürünleri alıyor ama pazara pazarlamak için düşüncede asla değerini bul duramıyoruz, ürünler masrafları da karşılamıyor demiş.

Yaşar beyin arkadaşları soru sormaya devam etmişler.
Pekala gül yetiştirme merakı neden ve nereden kaynaklandı deye sormuşlar. Yaşar beyde - Vatani görevimi ben Isparta ilinde yaptım. Çarşı izinlerinde şehre çıktığımda parklarda otururken gül kokularının hazzına doyamadım, cadde ve sokaklarda satılan Gül ürünlerini de kullanmaya boyamadım. Askerlik yaptığım alanı çevresinde de rengarenk güller açıyordu ,miski amber Peygamber kokusu saçıyordu, sınır nöbetimi de Zevkle heyecanla,vatan, bayrak aşkımla tutuyordum.

Bir yandan da tezkere dönüşü hayaller kuruyordum. Bende bu gülleri yöremde yetiştirebilirim, çünkü bağım var, bahçem var, arazim var başarabilirim diyordum. Ama düşündüğüm gibi olmadı, her gülün yöreye has kokusu güzelliği farklı oluyormuş demiş. Köylü arkadaşı - ne yaptığında amacına ulaşamadın demiş ? Yaşar bey Vatanı görevim bitince, tezkerem elime verilince yöreme dönüş yapmadan önce gül şehrin çarşısından aldığım gül tohumlarını bataklık Bir tarlaya saçıp karıştırdım. Burası nemli olunca çok ürün elde ederim sulama gereği duymam diye düşündüm demiş.

Nemler sayesinde tohumlar dala dönüşse de güller domurcuk olup açsa da, farklı bir acayip kokular saçmaya başladı. gül kokusu yerine bataklık kokuyordu demiş. Bu kokulardan benim rahatsızlık duyduğuma göre başkaları daha çok iğrenir düşüncesiyle buradan gül fidanlarını kökleyerek biraz uzak yerdeki tarlama götürdüm demiş. - Sevgi arkadaşım fidanlarını orada kurur diye düşünmedin mi diye sormuşlar.

Yaşar bey susuzluk saçakları çürüttü mü ne yaptın deyince? - Yaşar bey yok çürütmeden, kurutmadan denize yakın tarlaya gül fidanlarının nemini muhafaza ederek , deniz kıyısına su motoru yerleştirerek, tarlaya kadar gerekli boruyu döşeyerek, damlama sulama sistemi ile güzel verim elde etmeye çalışırım demiş.

Köylülerde söyle arkadaşım verim elde edebildin mi demiş? - Yaşar bey de ne yazık ki burada da umduğumu bulamadım. Deniz suyu tuzlu olunca mı bilmem gül dallarını zayıflattık, yapraklarını da buruşturduk, tomurcukları karıştırdık, pembe güller yerine sarı, Mor güller yerine beyaz,her türden adeta renk cümbüşü oluştuğu gibi yapraklarda birbirine karıştı, kıvamında da açmayınca arzuladığım kokuya da maalesef ulaşamadım ora da da başaramadım, sizlerin arasına dönüş yapmaya karar verdim demiş.

Köylüler söyle bakalım arkadaşım onca emeklerden sonra ne yaptın? demişler. - Yaşar bey hiçbir şeyi gözüm görmedi. Eşim de ve Ben çocuklarım bu şehre göç etmek ismini duyunca çok sevindiler. Ben de ucuz pahalı demeden olduğu gibi tarlalarımı, mallarımı, bağ,bahçelerimi komşularıma satıp buraya göç ettim demiş. Köylü arkadaşı da pekala memnun musun köyümüzden deyince? - Yaşar bey henüz burada yeni sayılırım. Gül verimi konusunda henüz hedefime ulaşamadım, ulaşamazsam bile sizlerinde fikir desteğiyle başaracağıma inanıyorum, eşim ve çocuklarım burayı çok sevdiler, Allah izin verdikçe de de gece gündüz çalışıp hedefimize ulaşacağız inşallah demiş. - Köylü arkadaşı çalışkan bir ailesiniz başaracağımıza bende canı gönülden inanıyoruz, bize düşen görevi her zaman yaparız, yapmaya da hazırız, Allah kolaylıklar versin sizlere demiş .

Yaşar bey o günden sonra komşularına bakarak Gül bahçelerini geliştirip ürün almaya başlamış güle olan merakından cesaret ve azmini sürdürürken evin avlusundaki boşluğa da bazı kümes hayvanlarına yer ayırarak hanenin küçük çapta ihtiyaçlarını karşılamak için, Çocuklarını da eğlence amaçlı kedi, köpek, tavşan tavuk,kaz, kuzu oğlak gibi türleri için gereğini yapıyormuş..Yöresinden getirdiği parasını değerlendirmiş, kısa süre içinde başarısı fark edilmiş.

Her sene gül alıcı patronları en güzel miski amber kokan, en güzel yaprağı, deseni olan gülü kim yetiştirirse, ürün yetiştirene jürinin değerlendirme sonucu ödül vereceğini ilan ile yarışmayı duyurmuşlar. Gül şehrin yetkilileri Festival hazırlığı yapmaya başlarken Yaşar bey de tüm imkanlarını seferber ederek en güzel kokan en güzel açan gülün yetiştiriciliği gayretini seferber edip kendini bahçesine odaklamış. Her gün fidanının dibine çapalıyor, zararlı dalları da aradan çıkarıyor, tomurcuk güllerin daha rahat açabilmesini sağlıyormuş.

Eşi Hacer hanım da eşlik ederek desteğini sürdürmüş. Çocuklar zaman zaman su kapları ile su taşıyarak anne ve babasına destek olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlarmış. Festival günü gelince her gül üreticisi ürünü jürinin önüne koymuş ve yapraklarını, gülünü iyice inceleyen jüri heyeti Yaşar beyin yetiştirdiği yöreye has gülüne ve yaprağına tam not verince yetkililer tarafından ödüllendirilmiş.

Gurbetçi Yaşar yörenin insanı oluvermiş,ailecek neşe sevinç ve mutlulukla dolmuşlar, nihayetinde o yörede en güzel ürünün sahip olan kişi daha çok itibar görüyormuş. Ve o kişi başkalarına da gerekli eğitimi veriyormuş. Çalışmalarından Haz duyan Bu aile burada yaşamını sürdürmüşler. Çocukları da burada okumuş ve bu konuda eğitim vermeye başlamışlar, onlarda hedeflerine ulaşmışlar. Sizler de hedefinize ulaşınız İnşallah çocuklar, hepinize tatlı mışıl mışıl uykular, canı gönülden , yürekten sevdiklerimle.
29 -5-2019

Ispartalı Zeki Çelik TÜRKİYE İLESAM il temsilcisi,
GBYŞD, ZEKİCE KÜLTÜR ve SANAT EVİ kurucusu