Kuşlar öksüzdü
Sular karanlık
Vakit akşamı vuruyordu
Gideceksin değil mi dedim
“Bunda ne var
İnsanlar hep gider
Bu kadar
Bu kader”
Der gibi baktı, uzunca
Tıpkı bir ayrılığı anlatır gibiydi
Mektuba eklenen son satır gibiydi
Gözlerim doluyordu
Az kaldı ağlıyordum
O konuşmuyordu, dinliyordu
Saçları hala sarıydı
Bakarken gözlerinin mavisiyle bakıyordu
Bu haliyle yüreğimi deşen akkordu
Bir şey söylemiyordu
Suskun abideler gibiydi
Soluk ve sessiz
Suskun abideler gibi hissiz
Anlatıyordum, dinliyordu
Belki beni değil
Belki de beni
Herkesi dinlediği gibi
Vakit akşamdı artık
Sular karanlık
Yaşanan yaşanmıştı
Sadece bir anlık
Bulunduğumuz mekan insan kaynıyordu
Yazıhaneler doluydu
Işıklar yeni yeni yanıyordu
Karanlığa isyan
Onlardan geliyordu
Yan yana sarı arabalar dizilmişti
Altımızda en az iki kat daha vardı
Arabalar ve binalar karanlığa üzülmüştü
Bense her şeyi unutmuştum
Onu dinliyordum biraz
Biraz da korkmuştum
O zaman saçlarına kına yakmamıştı daha
Uzatmamıştı bu kadar
Belki daha güzeldi
Hiçbir hareketi naz değildi
Birden eğildi
Yere düşen kalbimi aldı
Taşlara çaldı
Sonrasını
Ne öksüz kuşlar biliyor, ne ben
Ne de kararmış sular
Akşamı çoktan unutmuştuk
O da bizi
Işıklarsa yalnız sızı
Yorulmuştuk
(25 Haziran 1999
saat akşamı vuruyor
gökte uçurtmalar uyuyor)
Kayıt Tarihi : 16.10.2003 17:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!