YENİNİN YENİSİ OLMAK-2
'YENİLİK ANLAYIŞIMIZ'
Mustafa CEYLAN
Şiirimizde yenilik,eskiyi inkâr etmek hiç değildir! Şiir tarihimizin altın zincirinin halkalarını kabul etmeyen,onlardan aşk-hız ve ilham alamayan bir zihniyet, yeniliğe de adım atamaz. Köksüz ağaç olamayacağı gibi, köksüz şiir ve şiirde yenilik de olmaz, olamaz. Şiir gökdelenlerini sağlam temeller üzerinde yükseltmeliyiz.
Mazinin havasını, enerjisini, tekniğini âti'ye, geleceğe; bugünü de harmanlayarak sunabilen şair başarılıdır ve yenilikçidir.
Şiirimizin kilometre taşları olan ozanlarımızı, edebi akımların lider kadrolarını,hamur yoğurma-şiir yazma teknik ve söylemlerini bilmek ve onları daha da geliştirmeye biz yenilik diyoruz. Bazıları buna 'restorasyon'-'yeniden düzenleme-süsleme' diyebilirler. Varsın ne derlerse desinler. Ama, yeni sesler ve yeni imzaların, geleceğe kalmalarının yegâne yollarından birisi de bu değil midir?
Dün, internet yoktu, elektronik-bilgisayar hızı yoktu, hattâ matbaa yoktu, bunca şiir radyosu, televizyon yoktu. Dün, Anadolu'nun bir kasabasında, âşıklar kahvehanesinde veya Toroslar'ın tepesinde çalınıp söylenen bir ezgi, ağızdan kulağa, telden tele, bir uçtan bir uca Anadolu'yu ve Türk dünyasına ulaşabiliyordu.Bugünün teknolojik imkânlarını, şairlerimizin çok iyi değerlendirmesini arzu etmekteyiz.
Yenilik, zamana yenik düşmemeli. Çağların tunçtan sinesini delip geçebilmeli.
Madem ki, şiire çoğu şairimiz 'söylenmemişi söylemek sanatı' diye tarifler getirmektedir.
Madem ki, Orhan Veli, Ankara hipodromu gişesinde karşılaştığı Ahmet Tufan Şentürk'e (siz bunca zamandır, dört bacaklı, düzgün masaya alıştınız; ben sizin önünüze üçgen bir masa koydum. Siz bugüne kadar evinize ana giriş kapısından girmeye alışmıştınız, ben aynı eve başka yerlerden de, bacadan da, açık pençereden de girilebileceğini ispat ettim) demiştir.
Biz, bunca teknik imkânlar elimizin altında iken, niye alışılmışın kalıplarını kırmayalım?
Necip Fazıl Üstadımız da, 'Çile' isimli eserinde 'poetika'sını anlatırken kalıp kırılmasını, kalıbın dar alanından çıkılmasını gerektiğini vurgulamamış mıdır?
Bence, kalıbı kırmak; geleneksel HECE-ARUZ şiirimizin ÖLÇÜ adını verdiğimiz KALIPLARI nı inkâr etmek değildir. Aksine; onlardan istifade ederek, ileriye doğru hamle yapmaktır.
ARUZ' u, Arap ve Fars patentinden çıkartarak Türk Dili'nin engin okyanusunda dalgalar araştırmak, bizim, günümüz şairlerinin baş görevi olmalıdır. TÜRK ARUZ'u özlemini çekmekteyim şahsen ben. Dilciler ve üniversitelerimizin edebiyat fakültesi kürsülerinden bunu bekler, bunu özlerim. Evet, TÜRK ARUZU... Bu sahada, İbrahim Alâattin GÖVSA dahil, çoğu şairimizin önemli çalışmaları da olmuştur. Yapılan bu çalışmaları ileriye taşıyacak dilciler ve edebiyatçılar nerdesiniz? Aruz'un o meşhur kalıpları ve mazmunlarını dilimiz, harsımız, kültürümüze göre, yeniden düzenleyecek uzmanlar çıkmazsa; elimizden geldiğince bunu biz ortaya koyacağız.
Milli veznimiz HECE' de de; yeni atılımlar doğuracak yeni nazım türleri ve tekniklerini de bir bir ortaya atacağız.
Şimdi, sözümüzün burasında, bir ÖNERİ GÜLÜMÜZÜ atalım olur mu?
İşte önerim:
ÖNERİ-2
2) Nitekim 'ÇAPRAZLAMA' adını verdiğimiz yeni nazım türü önerimiz bu çalışmamızdan sadece birisidir. (antoloji com 'da bu şiirlerim arasında Çaprazlama başlıklı şiirime bakabilirsiniz)
Biliyorsunuz ki, İslamiyet öncesi Türk şiirinde KAFİYE, MISRANIN BAŞ TARAFINDA İDİ. Daha sonra mısranın ORTASINA geldi. islamiyet'i kabulümüzden sonra, KAFİYELERİMİZ MISRA SONLARINA geçti. Sanki, orada çakılıp kaldı. ÇAPRAZLAMA ile biz şahsen bu kalıbı değiştirmeye çalıştık.
Yenilik, sadece şiirin fiziksel yapısında değil; öz'ünde de olmalıdır. İMGE'lere boğulmuş, ANLAŞILMAZ şiir yerine, GELENEKSEL ŞİİRİMİZİN nefesini günümüzle çiçekleyip, gül kokulu nefesleri iletmeliyiz gelecek nesillere. Şiirin ANLAM ve TEMA'sı üzerinde de hamleler gerçekleştirmemiz şarttır.
....DEVAM EDECEK....
Saygılarımla.
Mustafa CEYLAN
Kayıt Tarihi : 2.6.2008 22:04:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mustafa Ceylan](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/06/02/gulce-yeninin-de-yenisi-olmak-2.jpg)
Kim ne kazanmış derim; dildeki aslın silip
Gam çekerim has dilim, güldeki faslın bilip.
Bülbüle gülden azap, gönlüme yârdan cefa
Derdime dert ekletir; dilde kayıp bin defa.
Çok göresim geldi der, yâr kulağın çınlatan
Mektubu azcık yakar, hayli meram anlatan.
Öz dilimin katlidir, geçmişe tırpan vuran
Dil türeten cehlimiz, kendini sırttan vuran.
Cevrederek yaktı yâr; gör neyi teşkil eder
Öz dili dilden atan; gönlünü meşgul eder.
Bab ba ba der, dillenen, yavru beden dil söker
Türk’lüğü dilden vuran, ilk bebeden dil söker.
Gör ki sefil 'nikbinim' hürriyetin düşlüyor
Türk olarak, Türk’lüğün; zürriyetin dişliyor...
Sultan Yürük
Vezin:
Müfte’ilün / Fâilün / Müfte’ilün / Fâilün
( - . . - ) ( - . - ) ( - . . - ) ( - . - )
Yazınızını feyz alarak okudum, kutlarım sizi Mustafa bey kardeşim.
Yazdıklarınızın bir çoğu kendi duygularımdı çünkü.
İnşallah diğer yazı ve şiirlerinizi de takip edeceğim.
Yazınızı okuyunca bu şiirim aklıma geldi ve sizinle de paylaşmak istedim.
NOT:
Şiirimi tetkik etmenizi ve görüşlerinizi de almayı arzularım. Lütfederseniz sevinirim.
Esenlikler ve başarılarınızın devamını diliyorum efendim.
Saygımla selamlar... Sultan Yürük
TÜM YORUMLAR (2)