Atlılar, atlılar
Batıda Hazar Denizi’nde kılıcını yıkayan,
Doğuda Altay Dağları’nı eriten atlılar…
Seccadesi güneyin en güneyinde,
Yeşil çimenler içinde Tibet yaylalarında
Nal sesleri Çin Seddinde, iz iz
Kartal kanatlılar biz değil miyiz?
O yırtacak sen söküğü dikecen,
Elinle yaptın boyunla çekecen,
Ne etseler mutlak boyun bükecen,
Analıktır kötü olur dediler.
*****
Ben istedim huzurlu mutlu hane,
Devamını Oku
Elinle yaptın boyunla çekecen,
Ne etseler mutlak boyun bükecen,
Analıktır kötü olur dediler.
*****
Ben istedim huzurlu mutlu hane,
bir türk destanı okudum dizelerinizde..çoşkuyu özlemi yansıtan..bazen şahlanan bir duygu..bazen yerini burukluk alan bir hüzün.kızının ismiyle haykırarak bu ırkın devamını arzulayan bir dua..tebrikler üstad..dalında harikabirşiir..başarılarınızın devamını dilerim..
Hamasi duygularla örülmüş,anlamlı şiirnizi kutluyorum.
selam ve saygılarımla
TÜRK / İYE gibi TÜRK / İSTAN
Al kana boyanmış Türk bayrağına benzer, gök kana boyanmış bir bayrak dalgalanıyor, tutsak illerde…
Mavi zeminli, ay – yıldızlı Türk bayrağı…
İsyan edercesine asi göklere, asi fırtınalara…
Özgürlüğe, bağımsızlığa hasret, selam dururcasına…
Karındaşlarımız adına, kalplerimizde hürriyete özlem dalgalanmaları gibi…
***
DOĞU TÜRKİSTAN
(SİNCAN UYGUR ÖZERK BÖLGESİ)
Türkistan / Uyguriye…
Orta Asya’nın acılı, sıkıntılı doğu bölümü…
Bir ortaçağ Uygur el yazmasında 'Uygurların Ülkesi' anlamına gelen, 'Uygur Έli'
Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti; 12 Kasım 1933 tarihinde ilan edilir. 6 Şubat 1934 yılında yıkılır.
12 Kasım 1944 yılında tekrar kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti beş yıl sonra 20 Ekim 1949 yılında tekrar yıkılır.
Böylece tekrar Çin’e bağlanır.
Doğu Türkistan halkı da o zamandan beri Çin işgaline karşı direnmektedir.
*
AZAPAY: Ailenin hüsranlı günlerinde doğan kızı…
Azap ay’ı gibi, günleri gibi…
*
Dilaver Cebeci, yanık yüreğiyle şöyle seslenir:
“Nerdesin Azapay, kara yerde misin, mavi gökte misin, yerle gök arasında bir kızıl çilede misin? Ulu yurdumuzun dağlarında çiçekler yirmi iki kez ölüp yirmi iki kez dirildi. Ve birkaç yüz yıllık ölüm uykusundan bir daha ölmemecesine dirildik.
Hani bir er gelip; ‘’ÇIK EY YÜZBİN MIZRAĞIMIZ!’’ demişti ya. Ne yüz bin mızrağı; beş yüz bin sine de cümle pusatlardan güçlü beş yüz bin yürek vuruyor şimdi.
Yıl 1951 değil Azapay. Sen iyi bilirsin ki; bir yerde bir gök bayrak düşse, başka bir yerde bir albayrak kalkar. Ha al bayrak, ha gök bayrak.
Yani kıyamet kopana dek bizim bayraklarımız inmez.
…
***
ŞİİRE GELİNCE:
Gülce Buluşma:
Yeni bir şiir türü.
Edebiyatımızda yeni bir oluşumun uyguladığı bir şiir türü.
Hece ile serbest ayrılığına, gayrılığına çözüm getiren bir edebi tür.
Hece ile serbestin özgürce birleşimi.
Dünle bugünün bütünleşmesi gibi…
Şiirin birinci bölümünde Türkistan’ın coğrafyası çizilmiş.
Yiğitçe bir eda ile epik ve lirik bir üslup kullanılmış.
Destansı ve coşkulu…
2. bölümün hemen başından itibaren 11’li heceye geçilmiş.
“Bıldır aynaların dilindeydin sen
Baharı solmayan gözlerin vardı
Eni boyu şaşmış dipsiz bir zaman
Aynalara ilmik ilmik dolardı
...Dolardı da karagözlüm dolardı
...Büklüm büklüm saçlarını yolardı
..........Kirpiğinin pırpırından çağ geçer
..........Parmağının gölgesinden dağ göçer
..........Ceylan gözler beğ içinden beğ seçer
..........Bilmez misin Azapay'ım de hele?”
…
Yine aynı lirizmi fazlasıyla bu heceyle yazılmış olan bölümde de görmekteyiz.
İçtenliğin adeta zirve yaptığı yer olmuş.
Türkistan’nın hüsran ayında doğan kızına, Azapay’a bir sesleniş var.
Muhteşem bir yürek sesi…
*
De hele, nicedir halin?
Haberlerini alamaz oldum,
Neden neden? ...
Yukarıdaki verdiğim kısa bir serbestçe arayıştan ve sitem den sonra, 11’li heceye tekrar dönüş var şiirde.
Bu sefer de arayışın şekli serbestten heceye dönmüş.
”Kara yerde misin, mavi gökte mi?
Nerdesin Azapay, balam nerdesin?
Kanayan çilede kor yürekte mi?
Mum titremesinde ağlıyor sesin,”
*
Şiirin tamamına bakarsak, hem eski Türkçe kelimelerle geçmişi yaşama ve yaşatma arzusunu, hem de Türkiye Anadolu Türkçesi’yle, Anadolu Türkçesiyle bu günü yaşama, yaşatma ve kaynaştırma arzusu olduğunu açıkça görmekteyiz.
Bu yönüyle de bir özlemin, bir idealin yansımaları görünmekte şiirde.
…
İkinci bölümün son levhalarında tutsaklığın gerçek yüzü çok başarılı bir şekilde anlatılmış.
Yürekleri titreten, gözleri nemlendiren bir üslupla, anlayış ve özlemle…
Ne sabah namazında, ne Cuma namazının kılınma şartlarında Türkistan’ımızın doğusu…
Ne güvercin kanadında, ne zeytin dalında hürriyet…
*
Geçmişin liderleri, atalarımızın gözleri meluldür, mahzundur, rüyalarımızda bile…
Selamlarımız erişmez, Türklükle çarpan yüreklere!..
Hürriyete sevdalı, milletine sevdalı tutsak illere!...
Martı kanatları gibi Azapay düşer ellere…
Nerdesin Azapay?
Neden sessizsin, selamıma küskünsün Azapay?
NEDEN?..
*
Elbet o gün doğacak…
*
ÇOK MUHTEŞEM BİR ŞİİR.
Konusuyla, işlenişiyle, epik ve lirik özellikleriyle çok muhteşem bir şiir.
Mustafa Ceylan kardeşimin çalışmalarının takipçisiyim.
Edebiyatımıza, şiir dünyamıza katkılarını takdirle karşılıyorum.
Birleştirici, bütünleştirici yanını da asla görmezden gelemeyiz, yabana atamayız.
Kaleminle, düşüncelerinle, bütünleştirici yanınla ve edebi çalışmalarınla gerçekten takdire şayan bir kardeşlimiz, sayın CEYLAN.
Helal olsun.
Yüreğinden öpüyorum.
Sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Hep sağlıklı ol, hep yaz kardeşim…
Yüreğine, kalemine, emeğine sağlık.
Dostça ve sağlıcakla kal…
Hikmet Çiftçi
30 Ocak 2013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
(GÜLCE-Buluşma) Azapay(*)
Atlılar, atlılar
Batıda Hazar Denizi’nde kılıcını yıkayan,
Doğuda Altay Dağları’nı eriten atlılar…
Seccadesi güneyin en güneyinde,
Yeşil çimenler içinde Tibet yaylalarında
Nal sesleri Çin Seddinde, iz iz
Kartal kanatlılar biz değil miyiz?
O halde bu kahpe, bu kancık zamana
Neden karşı duramaz oldum?
Neden neden?
Biz değil miyiz güneşten ok, ülküden yay olup da
Tanrı Dağları’ndan Taklamakan Çölüne uzanan
Biz değil miyiz Azapay?
Bilgeler bilgesi Kaşgarlı Mahmut’un lügât’ından
Renk tayfına isim veren
İnsanlara il, şehirlere dil veren…
Hazreti Türkistan’dan
Karanlığa kandil,
Ağlayan gözlere mendil,
Sevgi bahçelerine gül veren
Biz değil miyiz Azapay?
Öyleyse neden konuşulan bu dilden
Yazılan bu alfabeden anlamaz oldum?
Neden neden?
Ah le yâr, vah le yâr
Vatan kan ağlar..
Çungarya Steplerinden Tarım Irmağına
Asrın zulmü yağar sarı öfkeden
Babaocağına,
Ata yurduna.
Sen ağlarsın,
Ben yanarım buralarda Azapay…
Kör oluyorum köhneleşen zamana
Susan rotatiflere, güç’e;
Öfkem kınından çıktı gayri
Yana tüte kor oluyorum…
Ateş çıngılarda hasreti Kaşgar'ın
Duman duman içimin yokuşları
Dipsiz ocaklarda akkor oluyorum...
Biliyorum, çaresizsin
Urumçi'nin yollarında nicedir.
Biliyorum sarı ölüm fırtınası esiyor…
Haberlerini alıyorum ulam ulam
Dualarımı salıyorum göğe avuç avuç
Temmuz sıcağı gün öğlesinde
Üşüyorum Azapay üşüyorum, ısınamaz oldum,
Neden neden? ...
-II-
Bıldır aynaların dilindeydin sen
Baharı solmayan gözlerin vardı
Eni boyu şaşmış dipsiz bir zaman
Aynalara ilmik ilmik dolardı
...Dolardı da karagözlüm dolardı
...Büklüm büklüm saçlarını yolardı
..........Kirpiğinin pırpırından çağ geçer
..........Parmağının gölgesinden dağ göçer
..........Ceylan gözler beğ içinden beğ seçer
..........Bilmez misin Azapay'ım de hele?
De hele, nicedir halin?
Haberlerini alamaz oldum,
Neden neden? ...
Kara yerde misin, mavi gökte mi?
Nerdesin Azapay, balam nerdesin?
Kanayan çilede kor yürekte mi?
Mum titremesinde ağlıyor sesin,
Şimdi güvercin taklasında oyuncak zeytin dalları
Şimdi polis düdüğü, palet sesinde bebek emziği
Kurşunlarda kan bilyesi,
Ezanlı seherlerim çığlık çığlığa
Söyle be Azapay, söyle
Bu neyin nesi?
Sabah namazlarımı kılamaz oldum…
Neden neden? ..
Satuk Buğra Han, Yusuf Has Hacip
Rüyâlarımda her gece, melil, mahzun garip..
Deden Osman Batur’un gözleri eklenir gecelerime
Gök mavisi selâmımı götürmez, götüremez
Düşer martı kanatları ellerime
Sana güzelim Azapay sana
Yürek yürek selâmımı sunamaz oldum
Neden neden?
Mustafa CEYLAN
-,-
(*) Azapay,
Doğu Türkistan'ın bağımsızlık kahramanı Osman Batur'un kızı olup, şiirimiz GÜLCE YENİ NAZIM TÜRÜ BULUŞMA TARZI bir şiirdir.
Mustafa Ceylan
İşte şiir, işte şair, işte duygu, ve bu yogun duygular, alip götürüyor bizi ana vatan Türkistan'a dogru...
Tebriklerimle; Ceylan hoca'm nice başarilara imza atmaniz dilegi ile...
Güldeste şiir grubumuzda paylaşiyorum...Teşekkürler..
Söyle Azapay söyle çokmu kocadı kurtlar,
Çakallaramı kaldı şimdi güzelim yurtlar
Dede Korkut Masalları kadar anlamlı ve hoş olmuş. Şair şiiri öylesine taze öylesine güzel ve akıcı bir dille anlatımı mükemmel bir şekilde bizlere sunmuş. Okurken onur duydum. okurken zevk aldım.Derin bir anlayış ve derin bir zorlu ve gerçek araştırma sonunda ortaya çıkan değerli bir eser olmuş. Harika bir anlatım,ustaca yazım. Tam puan atı ant.Kutluyorum. 30.01.2013 Ankara
Geçmişten günümüze gelirken atalarımızın unutulmaya yüz tuttuğunun üzüntüsü içinde şair.Ve çok kederleniyor.Çok güzel dile getirmişsiniz.Çalışmanızı kutlarım..Acizane tebrik ediyorum.Usta kaleme saygılarımla..
'en çok atları sevdim
bir de seni
sana götürdü
atların yelesi beni..'
dedim, kutlayarak...bir de dedim ki;böyle yazılır işte kızlara şiir:)))başka bir şey daha diyorum ama:borcunuz vardı bana şair...unuttum sanmayın sakın emi!:))
saygı ve sevgiler Antalya'ya...
İlk dinlediğimde bu şiiri Kayseri'de çok beğenmiştim. Kaleminiz daim ola Ceylan Hoca'm. Kutladım günün şiirini
Oy, oy...müthiş demek bile bu şiirin değerini ifade etmekten çok aciz...Hayranlıkla okunacak, dersler alınacak bir eser...Kıymetli hocamın hangi eseri böyle şaheser değil ki?...Saygılarımla kutluyorum..Güneri Yıldız
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta