(GÜLCE-Buluşma) Azapay(*) Şiiri - Yorumlar

Mustafa Ceylan
658

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

Atlılar, atlılar
Batıda Hazar Denizi’nde kılıcını yıkayan,
Doğuda Altay Dağları’nı eriten atlılar…
Seccadesi güneyin en güneyinde,
Yeşil çimenler içinde Tibet yaylalarında
Nal sesleri Çin Seddinde, iz iz
Kartal kanatlılar biz değil miyiz?

Tamamını Oku
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 30.01.2025 - 06:15

    Geçen yıl da günün şiiri seçilen bu şiire biz o zaman gereken ilmi yorumu yapmışız ve dediklerimizin aynen arkasındayız vesselam.

    Cevap Yaz
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi 30.01.2024 - 14:05

    OSMAN BATUR İSLAMOĞLU
    Hürriyet kahramanı…
    Vatan ve millet sevdalısı…
    Yaptığı muhteşem ve korkutucu mücadelesi, Rusların ve Çinlilerin baskısı ve düzenli birlikleri karşısında maalesef esir düşen cesur bir Türk yiğidi.
    Halkı ona, bu cesareti için, korkusuzluğu için, bu yiğitliği için “BATUR” ismini, şanını, ünvanını uygun görmüş, öyle tanımış ve anılmış, öylece bayraklaştırmıştır.
    .
    Yüzyıllar öncesinde Çin Seddi’nde bayraklaşan bir hürriyet kahramanı daha vardır ki, dillere destan olmuş, şiirlere, marşlara konu olup gönüllere, ruhlara işlenmiştir.
    40 çerisiyle Çinlilere kök söktüren, hürriyet için bayrak açan ve korkusuzca mücadele ederek canını hiçe sayan bu yiğit Göktürk Kağanı’nın oğlu “KÜRŞAT”tır. Adı dillerde, gönüllerde olan bu yiğidi de unutmak mümkün değildir.
    Hürriyet ateşini yakmaktır önemli olan. Maalesef kalabalık Çin ordusu Kürşat’ı esir etmiş ve sonrasında idam edilmiştir (539). Kendi başaramamış olsa da sonrasında Doğru Göktürk Devleti bağımsızlığını kazanacaktır.
    Türk milleti, tarih boyunca hep bayraklaşmış kahramanların unutulmaz hikâyeleriyle doludur. İşte bunlardan biridir Osman İslamoğlu’nun (BATUR) mücadelesi.
    Yine Çinliler, yine eziyetler, işkenceler, esir edip köleleştirmeye çalışmalar…
    Osman Batur’un gencecik dört evladını katledip derin kuyulara atmışlardır Çinliler.
    Osman Batur’u yakalayıp esir alınca kulaklarını, ellerini kesip şehirlerde gezdirmişlerdir.
    Bu haldeyken bile Batur, URUMÇİ sokaklarında dolaştırılırken dahi "Ben ölürüm lakin dünya durdukça benim milletim cihada devem edecek!" diye bağırmaktan geri durmaz”.
    Osman Batur, “ALLAHU EKBER!" deyince üzerine kurşun yağdırılarak şehit edilmiş, dizlerinin üzerine çökerek secde vaziyetinde ruhunu teslim etmiştir (1951).
    Kızı Azapay köle edilip fabrikalarda çalıştırılmış.
    İçimiz titrese de, yüreğimiz yansa da…
    Ne gam!..
    Tarihin, zamanın unutamayacağı bir diğer Türk kahraman Şeyh Şamil’in mücadelesi, Kuzey Kafkasya Türk milletinin en azından bir bölümünün hürriyetine kavuşmasına, diğer bir kısmının özerkliği noktasında başarıya ulaşmasına vesile olmuştur. Bugün Kuzey Azerbaycan bağımsız ve hürdür.
    Yakılan hürriyet ateşi elbet bir gün güneş gibi doğacaktır Doğu Türkistan’a ve diğer Türk bölgelerine, ülkelerine, vatanlarına…
    Her şey Türk için, Türk tarafından…

    Şiire gelince.
    “Azapay” şiiri bir tarih penceresi aralamış Türk milleti için, Türk gençleri için.
    Unutan, aldırış etmeyen, günübirlik yaşayan günümüz gençlerine hürriyet güneşinin parlak ışıklarıyla gözleri kamaştıracak, gönülleri aydınlatacak bir pencere.
    Bizlere ve çocuklarımıza dayatılan Tommiks, Teksas, Zagor, Betmen, Süpermen, Örümcek Adam gibi aslı astarı olmayan, uydurma, sahte kahramanlarla kendi kültürlerini zerk eden Batı medeniyeti, maalesef bizi geçmişimizden, tarihimizden, gerçek kahramanlarımızdan, destanlarımızdan, hikâyelerimizden uzaklaştırıp kısmen de olsa koparmayı başarmış.
    Bizden olmayan ideolojiler, kendi kahramanlarını yaratmış, gençlerimize örnek, idol yapılmış.
    Çeguvar, Lenin, Mao, Kastro vs…
    Kim bunlar?
    Benim tarihim, benim kahramanlarım varken… Hem de yüzlercesi…
    Değerli ve rahmetli Mustafa Ceylan Bey gibi nice duyarlı kardeşimiz işte bunu, işte bizi, işte tarihimizi, işte kültürümüzü, kısaca bizi bize anlatıyor bu muhteşem ve mükemmel eserinde.
    Bunu yüreğinde duymayan, hissetmeyen, geçmişine sahip çıkamayan soysuzlar bilemezler, anlayamazlar, kavrayamazlar.
    Zaten onlardan da böyle bir anlayış bekleyemeyiz.
    Kan meselesi, can meselesi…
    Hürriyet aşkı ve vatan meselesi…

    Tekrar rahmetle yâd ediyorum değerli Mustafa Ceylan Beyi.
    Dualarım sizin içindir.
    Fikrimiz, zikrimiz, idealimiz, ruhumuz bu millet içindir.
    Canımız, kanımız ebediyen var olacak olan vatanımız, hürriyetimiz, istikbalimiz ve Türk milleti içindir.
    Vatan ve hürriyet için canlarını feda eden bütün şehitlerimizin ruhları şâd, mekânları cennet olsun.
    Böylesi eşsiz eserleri dile getirenlerden de Allah razı olsun.
    Saygı ve dualarımla…
    .
    Hikmet Çiftçi
    30 Ocak 2024

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 30.01.2024 - 09:08

    Zaman suç işlemez, ancak Allah'ın emrini işler. Suç işleyenler o zamanda yaşayan bedbaht beşerdir. Zira, bir hadis-i kudsi'de, " SAKIN ZAMANA TA'N ETMEYİN(SÖVMEYİN, ONU LANETLEMEYİN)! ZİRA ZAMAN, BENİM ( BENİM EMRİME TABİ BİR KULUMDUR)." buyrulur.

    Hazret tabiri ancak Allah-c.c- için kullanılır. Çünkü o kelimenin manası, "BİR ŞEYİ ANDIĞIN ZAMAN, HEMEN ORADA HAZIR OLAN" demektir. Bir başka manasıyla da, "BULUNDUĞU YERİ MUCİZE YA DA KERAMETİYLE YEŞİLLENDİREN" demektir.

    Karanlığa kandil veren ancak Allah'tır ki onun kandili de Kur'an'dır. Kim o Kur'an'a mana meal harfiyen uymayı terk ederse, hem bu dünyada hem de öbür alemde, Allah'ın gazabına ve de azabına duçar olur.

    Ağlayanlara mendil gönderen de Allah'tır. Zira kullarını güldüren de ağlatan da Allah'tır. O, imtihan gereği olarak, bazen ağlatır bazen de güldürür.

    Bizler, ne zaman ki, son hak kitap olan Kur'an'a ve Resululah-s.a.v-' e hayatımızı harfiyen uydurma gayreti içerisine girersek, izn-i ilahi ile ağlayan o gözler yeniden gülecektir şair bey.

    Hayırlı sınavlar.

    Cevap Yaz
  • Metanet Yazıcı
    Metanet Yazıcı 30.06.2015 - 22:41

    İdrak temelinde kök salan bilgi ağacının haşmetli dalları, fikri urba ile donanır...
    Saygılarımla /M.YAZICI

    Cevap Yaz
  • Nurgül Yenigün
    Nurgül Yenigün 04.02.2013 - 16:08

    Satuk Buğra Han, Yusuf Has Hacip
    Rüyâlarımda her gece, melil, mahzun garip..
    Deden Osman Batur’un gözleri eklenir gecelerime
    Gök mavisi selâmımı götürmez, götüremez
    Düşer martı kanatları ellerime
    Sana güzelim Azapay sana
    Yürek yürek selâmımı sunamaz oldum
    Neden neden?

    tebrikler deger kalem

    Cevap Yaz
  • Mustafa Ceylan
    Mustafa Ceylan 02.02.2013 - 01:05

    Şahsıma ve şiirime dostlarımın göstermiş olduğu ilgiye ve sözlerine çok teşekkür ediyor, kalbî selâm ve saygılarımı sunuyorum hepsine...

    Mustafa CEYLAN
    ANTALYA

    Cevap Yaz
  • Refika Doğan
    Refika Doğan 01.02.2013 - 01:32

    Şiir, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde uzaklardaki ata ( şehit düşen merhum Osman Batur) kızı Azapay’ a seslenerek;

    tarihi, kültürel, coğrafik, sosyolojik tasvir ve tanımlarla bölgenin (dünün) fotoğrafını çekmekte, bir baştan bir başa yay çizen bir pergel gibi. Ve yitirilen bu yurtların, bölgelerin nedenselliği üzerinde sorgulamalarla yanıt aramakta…

    Bugün bu durumlara neden ve nasıl düşüldüğünün yanıtı aranmakta… Belli ki bir yüzleşme, bir iç döküş, bir isyan, çekilen acı söz konusu burada. Ata yurduna, ata topraklarına duyulan özlemle atanın içinde bulunduğu ruhiyat dile getirilmekte.

    “Dipsiz ocaklarda akkor oluyorum...
    Biliyorum, çaresizsin
    Urumçi'nin yollarında nicedir.
    Biliyorum sarı ölüm fırtınası esiyor…
    Haberlerini alıyorum ulam ulam
    Dualarımı salıyorum göğe avuç avuç
    Temmuz sıcağı gün öğlesinde
    Üşüyorum Azapay üşüyorum, ısınamaz oldum,
    Neden neden? ... “


    Toprağın altından Azapay’ a seslenen atanın bu dizelerdeki yürek çığlığı, ıstırabı, bir şey yapamamanın yakan kavuran acısı çok etkileyici doğrusu.

    İkinci bölümde ise ata, kızı Azapay’ ın geçen yıla kadar ki durumu (maddi / manevi) ile bugünkü durumu arasındaki değişikliğe, koşullara, yitirilen gençliğe, güzelliğe, karşılaştırmalı değerlendirme ile vurgu yapmakta;
    “Bıldır aynaların dilindeydin sen
    Baharı solmayan gözlerin vardı
    Eni boyu şaşmış dipsiz bir zaman
    Aynalara ilmik ilmik dolardı
    ...Dolardı da karagözlüm dolardı
    ...Büklüm büklüm saçlarını yolardı
    ..........Kirpiğinin pırpırından çağ geçer
    ..........Parmağının gölgesinden dağ göçer
    ..........Ceylan gözler beğ içinden beğ seçer
    ..........Bilmez misin Azapay'ım de hele?
    De hele, nicedir halin?
    Haberlerini alamaz oldum,
    Neden neden? ... “

    Daha geçen yıla kadar güzelliğiyle aynaların dilinde olduğunu;
    Baharı yani diriliği, yaşam ışığı solmayan gözleriyle, zamanın aynalara ilmik ilmik dolanışını betimlemekte… Azapay’ ı n bugününü -içinde bulunduğu hali- merak etmekte, sormakta…


    “Satuk Buğra Han, Yusuf Has Hacip
    Rüyâlarımda her gece, melil, mahzun garip..
    Deden Osman Batur’un gözleri eklenir gecelerime
    Gök mavisi selâmımı götürmez, götüremez
    Düşer martı kanatları ellerime
    Sana güzelim Azapay sana
    Yürek yürek selâmımı sunamaz oldum
    Neden neden? “

    Finaldeki sesleniş ise yerle bir etmekte insan yüreğini!
    Dışarıdaki hayatı ve sevdiklerinin (dava arkadaşları ve ailesinin) nerede nasıl olduklarına dair bilinmezlikler, karanlıklar yakıp kavurmakta yüreğini atanın; yerin altında…
    Ve son selâmlar martı kanatlarında…

    Adil olmayan ve dayanaksız bir hak gaspının; yerinden yurdundan gerekçesiz sürülen ve katledilen bir toplumun; üzerinde tüten ıstırap dumanı hiç dinmeyen bir coğrafyanın içler acısı, yürek dağlayıcı öyküsüdür “AZAPAY”…

    Ve ne yazık ki bugün ucuz ÇİN mallarına hücumla, bellek zayıflığımızın, tutarsızlığımızın ve günübirlik yaşam anlayışımızın fotoğrafını çizerek, yarının nesillerine silik(!) bir hatıra bırakacak olan da biziz!

    Şiir sadece bir tarihi anlatmıyor; aynı coğrafyanın farklı bölgelerinden toplumların, kültürlerin düşürüldüğü haksızlıkların Gülce başlıklarında zarif ve sade bir dil, akan bir ırmak çağıltısıyla ifade edilebileceğinin; önyargıları kırarak şiire yeni pencereler açılabileceğinin; bu pencerelerden şiir çıtasının yükseltilebileceğinin işaretini de vermekte!

    Gerek başlangıçtaki girizgâh dizeleri, gerek ikinci bölümdeki hem serbest hem hece dizelerine ve bu dizelerdeki duygu ve düşüncelerin kısa ama özlü ifadesiyle sözün estetiğine bittim!

    Güçlü ve usta kaleme saygıyla birlikte; bu emek dolu anlamlı çalışmayı güne düşüren saygıdeğer Antoloji Seçki Kurulu' na teşekkür ediyorum...

    'Gerçek Dostlar Birliği Grubu'

    Cevap Yaz
  • Metanet Yazıcı
    Metanet Yazıcı 31.01.2013 - 03:46

    (GÜLCE-Buluşma) Azapay(*)
    Okudum...
    Okudum ve kalakaldım; elim şakağımda, suskun... Ne kadar kaldım öyle bilemem amma titrek sesimle sordum neden! Neden! Neden!? İçimde isyan dalgaları...
    Ah! Ahhh...
    Neden'lerimiz farklı olsa da anlayabiliyorum az buçuk, şairin hayıflanmasını; neden, neden diye sorgulamasını...
    Herkes 'boyu' ölçüsünde dertlenir... Dertlenebilen yürek ne yüce bir yürektir! Hiç bilenle, bilmeyen bir olur mu? Hüzün damlıyor her mısrası; yüreğini dökmüş, şair; destan, destan... Ciltleri dolduracak konu, bir şiire nâkşedilmiş; sanatta ustalık denen şey bu olsa gerek... Nesiller boyu okunacak bir belge şiir, ne mutlu...
    Çok şeyler yazmak geliyor içimden lâkin haddimi aşmaktan korkarım...

    Sayın Mustafa Ceylan Hoca'mın affına sığınırım, olmuşsa bir sürçülisân'ım...
    En derin saygılarımla...

    Metanet Yazıcı

    Cevap Yaz
  • Yener Sezgi
    Yener Sezgi 31.01.2013 - 01:33

    Mustafa hocam tarihsel içeriği, destansı anlatımı ile ahenk içinde, emek vermiş olduğunuz güzel bir çalışma.

    Emeğiniz daim olsun. Gelecek nesillere unutulmayacak bir eser bırakmış olacaksınız. Bu şiirinizin içinde zamanla unutulmaya yüz tutan, bazı kelime ve isimlerin yerini sağlamlaştırmış oldunuz.
    Sizi yürekten kutluyorum.Selam ve saygılarımla

    Sayfanızı bir türlü açamadım ve tebrik etmekte geciktim. Kusura bakmayın.

    Cevap Yaz
  • Muhittin Alaca
    Muhittin Alaca 31.01.2013 - 00:34

    Tebrikler değerli üstad. Yoğun emek verilerek yazılmış bir tarihsel çalışma. Özü, sözü güzel bir şiirdi. Emeğiniz zayi olmasın. Selamlar.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta