(H) ak Teala öyle kurmuş,
B(U) devran böyle döner,
Hu(D) aleyhisselamdır,
Ad kavminde peygamber.
O
Adem
Soyundan,
Ad kavminin,
Islahı için
Seçilen bir nebi.
Bu kavim hem çok zengin,
Hem de çok güçlü kuvvetli!
Hud ehl-i takva çok da dürüst,
Yoksullara bol sadaka verir.
Fakir fukarayı, her dem gözetir,
Peygamber zincirinde, nurdan bir halka!
Kararan gönüllerde, aydınlık! .....
…Ad kavminin yurduydu, ta Yemen’e dayanan,
…Nuh kavminin soyuydu, Ad kavminde uyanan.
……………….Şimdi hepsi de yalan, bir ömrün garip kuşu.
…Ad, Semud Lut milleti, daha böyle nicesi,
…Zindan oldu onlara, gündüzüyle gecesi,
………………..Çile elem ve keder, bu da ömrün yokuşu.
………….Mala mülke güvenen, servete boyun eğen,
..………..Putlara gönül verip, Yaratan’a bile söven,
…………………Hepsi de oldu helak, bu da devrin batışı.
Hud’un kavmi:
….On, yada on üç kavimden oluşan,
……..Üç, dört bin kişilik, bir topluluk,
……….Ad dilini konuşur
………..Bir millet bu kavim.
………….Arazileri verimli,
……….…..Nimeti bol mu bol,
……………..Bağ ve bahçeleri,
……………….Çok mu çok sulak,
…………………Sürü sürü
…………………..Davarı
………………….. Vardı.
…………………….Zengin
……………………….Bir
…………………………Kavim
………………………… İdi.
………………………...Boylu boslu,
………………………Yakışıklı,
………………….Güçlü kuvvetli,
………………Ama inatçı bir zorbanın emrinde,
……………Putlara boyun eğen,……
…………Büyüklük taslayan
………Halkına zulüm eden,
…….Azgın bir millet! .. (Fussilet 15)
Feleğin insafı yok, derde bin dert bağlatır,
Azgınlar bahçesinde, nice güller dağlatır,
Ehl-i küfre bir anda, tufan bora gönderip,
Helak eder onları, anasını ağlatır.
Yüce Allah,
Sapıtan bu kavme,
Kardeşleri Hud’u,
Peygamber olarak gönderdi.
Hud aleyhisselam kavmine:
“.--Ey
Kavmim!
Allah tek!
Ondan başka
ilâh yoktur O’nu inkâr etmeyin,
Ona inanın, putlara tapmayın”
Diye uyardı….(Araf 65)
Kavmi ona;
--“Sen beyinsizin birisin,
……..Bizden ne farkın var,
………..Sen de yiyor içiyor,
……………Bizim gibi yaşıyorsun! ... “dediler.
Hud:
Kavmine dedi ki;
“……Ben size, Allah’tan aldığım emirleri,
………..Tebliğ etmekle görevlendirildim.
……………Bana inanıp dediğimi
…………….Eğer ki yapmazsanız
……………..Sizi büyük bir
……………… Felaket
…Bekliyor! ....
Düşünsenize,
Nuh kavmine ne oldu?
Siz ondan sonra,
Yurt kurdunuz hem şimdi,
Hükümdarsınız.
Hem bol rızık buldunuz.
Nimet buldunuz.
Bütün bunları size,,
Veren Allah’a….
Neden inanmıyorsunuz.?
Yakında başınıza,
Büyük bir felâket gelecek,
Haberiniz olsun! ...
Diye uyardı.
………..Dediler ki;
………………….--Ey Hud!
…………………Doğru söylüyorsan,
………………Tehdit ettiğin azabı,
…………..Haydi getir başımıza….
……….Biz sana inanmıyoruz,
……Senin Allah’ına da! ....Hud(51-53)
Hud A.S.
--“Taptığınız putlardan,
…….Bir deliliniz yok!
……….Böyle olduğu halde,
…………İnkâr ve ısrarınızda direniyorsunuz.
…………..Ben bekliyorum,
……………..Sizde bekleyin”dedi. (Araf 66-71)
……………….Ben sizden bir ücrette istemiyorum.
…………………Benim mükâfatımı Allah verir.
……………Hak şahinine,
……………….Kanat takılır bela,
…………………..Yüz aynasına,
…………………..Azaptır parlak cila.
……………….Böyle bahçenin,
……………İnkâr gülü nergisi,
…………Kasırga gününde,
…….Sanma sürülür safa.
…..Vah ki eyvah ki,
……….Cananı ağyâr kıldı.
…………….Sonsuz afâk’ı,
……………….Sevdiğine dar kıldı.
………………..Üstüne gökten,
…………….Felâketler yağdırıp.
…………Çile çektirip,
……Günlerini zar kıldı.
…Kâr etmedi kavmine,
…………Bunca uyarı ikaz,
…………-“Biz de yaşar ölürüz,
……………….Hayat orada biter,
……………Asla geri gelmeyiz.”Dediler.
Bunun üzerine;
Hud!
--“Ya Rabbi! ..
…….Sana sığındım, sana güvendim.
………..Bana yardım et,
…………..Kurtar bu zalimlerin elinden.
……………..Diye niyaz eyledi.”
…….Nebiler ve resuller, iki cihan serveri,
…………..Hidayet ışığıdır, kavmine peygamberi,
………………Peygamberi hak bilip, onu rehber edene,
…………………...Lutf eder güzelliği, Hem kendine yar kılar.
……….Yaratana kör bakan, bela yağdırır başa,
…………….Nice felâket bulur, vurur başını taşa,
……………….Demirden zırh içinde, savaşmaya gidene,
………………….İpek gömlek giymeyi, elbet ona zor kılar! ..
Umulmadık zamanda,
Belalar yağdı,
Bu kavmin tepesine..
Topunu birden,
Kasırga bulutuyla,
Vurdu Yüce Yaratan!
Azap meclisi,
Kuruldu bir anda,
Azgınlık yapan millet,
Böylece cezalandırıldı.
Rabbim öyle diyordu!
--“ Günahlar güruhunu,
Böyle cezalandırırız. (Ahkaf 24-26)
Öyle bir kasırgaydı ki:
……Tutunmak mümkün değil,
……..Önünde kimse duramıyordu,
……….Kül gibi savruluyor,
………….Kökünden sökülen,
……………Kütükler gibi,
……………..Yanarak kavruluyor.
…………..Bu felaket yedi gece,
…………Sekiz gündüz devam etti.
………En sonunda duruldu.
…….Hud peygambere inananlar,
……………..Bu tufandan kurtuldu.
Peygamberlik bağının, gizledi ay yüzünü,
Kasırga bulutları, ölüm yağdırdı yazık!
İkbal bahçelerinin, hem bahar hem güzünü,
Kin dikeniyle vurup, kırdı boğdurdu yazık.
Rivayet edilir ki:
Hud aleyhisselam,
Kendine inananlarla,
Mekke’ye geldi.
Hacc vazifesini ifa etti.
Yaratan’ına hamd-ü sena eyledi.
Dört yüz altmış dört yaşına ulaştı,
Hak’kın rahmetine kavuştu.
*
Bulutların birbiriyle çarpışması
Ortasında şimşeklerin çakması
Yıldırımın boz toprağa düşmesi
Maddenin kıyameti değil de nedir?
Nedir söyle can gülüm, nedir?
Nuh’da, Hud’ da esen tufan
Göklerin çökmesi yerlere
Dağların yürümesi, fışkırması suların
Ebabil kuşlarının taş yağdırması
Ve çökmesi yer kabuğunun, kırılıp tuz buz olması
Sadece insanın insan olması
Kâmil insan olması için değil de nedir?
Nedir söyle can gülüm nedir?
*
İşte yine burada bitti,
Bitti söz.
Ocaklar söndü,
Eridi yanan köz.
………Yine geldi selâm, sabah sırası,
……………….Çok açıldı başlangıçla arası,
……………………..Söylenecek son söz artık burası,
…………………………….Dinleyin dostlarım beni dinleyin.
………………………………Ey saba yeli,
………………………….Başın alıp nereye,
…………………..Gidersin böyle?
……………..Eğer yolun düşerse,
……….Kutsal toprağa,
….Adem’den son resule,
Selamım söyle! ...
Kayıt Tarihi : 6.7.2010 15:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI-2010 projelerinden

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!