- Şol gökleri kaldıranın
-Donatarak dolduranın
-Ol! deyince olduranın
-Doksan dokuz adı ile....
Gülbahçe -1- DUA BAHÇESİ
Gaflet uykularından bir uyanıştır dua.
Samimi duygularla Rabbi anıştır dua.
Ne boya badanadır ne makyaj ne de rötuş;
İçten içe alevli hüzzam yanıştır dua.
Ak ellerin göklere usul usul pervazı,
Mağfiret deryasına bir uzanıştır dua.
Ru- siyahız kapında günahkarız efendim,
Titreyen sesimizle bir utanıştır dua.
Gözyaşlarım sel oldu hicranıyla sultanın
Ahmed-i Muhtar ile bizi tanıştır dua.
Zamanı ve mekanı aşmak için kullara
Nazlı güvercin gibi kanatlanıştır dua.
Ey Vefakar Süvari sen daha ne beklersin
Akıncı ceddin gibi bir şahlanıştır dua.
Gülbahçe -2- RAB BAHÇESİ
Gök ekin sararmadan daha öldürme ya Rab
Bu mukaddes vatanı asla böldürme ya Rab
Sadık bahçıvanların gözlerinin nurudur
Kıymet bilmez hoyrata çiçek yoldurma ya Rab
Şu gül-i rana desen habibinin teridir
Muradına ermeden onu soldurma ya Rab
Huzuruna durulan mabedinin içine
Adını anmayacak küffar doldurma ya Rab
Bize güç ver ilahi her engeli aşmaya
Dosta düşmana karşı bize güldürme ya Rab
Sağ elin verdiğini sol elimiz duymasın
Hele gösteriş için namaz kıldırma ya Rab
Vefakar Süvarinin kılıcı sözleridir
Çölde susuz bırakıp onu yıldırma ya Rab
Gülbahçe -3- HAC BAHÇESİ
Hayatı anlamanın başka bir adıdır hac
Şu dünya mutfağının en leziz tadıdır hac
Veysel Karani gibi resulü özleyenin
Rüyalarına giren asil muradıdır hac
Safa Merve arası koşar Hacer anamız
Anasır-ı erbanın özet hayatıdır hac
İbrahim’in putları birer birer yıkışı
Karanlığa sığmayan iman inadıdır hac
Görmedin mi ey insan fil ordusu ne oldu
Ebrehe’nin sonudur ebabil yadıdır hac
Nefsi öldürmek için kafasına atılan
Büyük küçük taşlarla şeytan feryadıdır hac
Söz verdik Rabbimize der Vefakar Süvari
İnsanlık tarihinin büyük biadıdır hac
Gülbahçe -4- GÜÇ BAHÇESİ
Ölmek kolay aşığa yardan ayrı kalmak güç
Yar vefasın görmeden kara toprak olmak güç
Yaşamak güzel şeydir serde aşk ile amma
Vuslat günü görmeden sararıp da solmak güç
Gün gelir ülkeleri silahsız fethedersin
Şahım dilber gönlünü savaşmadan çalmak güç
Bir kez delmişse eğer sultan bakışı kalbi
Hiç boş yere uğraşma çıkmaz artık mızrak güç
Aşk sarhoşu olmuşsan gökte yıldız arama
Yarin ay yüzü gibi görebilmek revnak güç
Farzet ki susuz kaldın bu hayret vadisinde
Seraba dalmak da var çölde kaynak bulmak güç
Ey Vefakar Süvari bu asırda bu çağda
Aradığını bulmak biliriz muhakkak güç
Gülbahçe -5- OD BAHÇESİ
Eyvah düşmeye görsün bir kez şu gönüle od
Daim feryat ettirir zavallı bülbüle od
Naz kendinden geçirir gamze hülyaya salar
Aklı başında olan değdirmez kaküle od
Hicran şarkısı dinler neyin efsun sesinden
Hevaya değer biçip sonra satar yele od
Dirilişin simgesi güneş ile ay ile
Yıkar viraneleri sanmayın zelzele od
Bu yanış öze dönüş bir arınma kurtuluş
Ab-ı hayat iksiri karışınca sele od
En büyük hazinedir sarrafının elinde
Arif olanlar bilir rahmet olur çöle od
Ey Vefakar Süvari İbrahim geldiğinde
Bağrın açıp nebiye dönmedi mi güle od
Gülbahçe -6- ANNE BAHÇESİ
Yine ateşim çıktı her tarafım ter anne
Kaldır karanlıkları yıldızları ser anne
Her kime bağlandıysam beni sırtımdan vurdu
Bal içinde gizlenmiş çok zehirler var anne
Açılmak istiyorum şu engin denizlere
Çıkmalıyım göklere dünya bana dar anne
Belki kırlar güzeldir, köylerimiz neşeli
Şehir paradoksunda yaşaması zor anne
Herkes açıkgöz olmuş hırsından arzusundan
Güzelliklere karşı kainat hep kör anne
İhtiyacım var sana her zamankinden fazla
Yanımda olmasan da düşlerime gir anne
Vefakar Süvari’nin yüreği yaralıdır
Mis kokan ellerinle yaramı sen sar anne
Gülbahçe -7- HEDEF BAHÇESİ
Daha gök daha deniz daha çok ırmak hedef
Türk kağanı buyurdu turana varmak hedef
Özgürlüğün tadına ta ezelden bakmışız
Alnımızda yazılı göklerde bayrak hedef
Yalan dolan ihanet kervanına girmeden
Mertliği namus bilip sözünde durmak hedef
Eleştiri okunu önce bağrına sapla
Yakıp yıkmak hüner mi yarayı sarmak hedef
Eğri olup yay gibi el üstü durmak değil
Yunus gibi azimle eğriyi kırmak hedef
İyi olmak kolaydır tebessüm etmek kolay
Ömer adaletiyle kararı vermek hedef
Vefakar Süvari’nin sözünden ibret alın
Yan gelip yatmak değil on iki vurmak hedef
Gülbahçe -8- KUTADGU BİLİG BAHÇESİ
Ata yadigarısın aziz Kutadgu Bilig
İlklerin kitabısın leziz Kutadgu Bilig
İlk siyasetnamesin ve ilk mesnevi sensin
Aruz seninle başlar filiz Kutadgu Bilig
Has Hacib’in kalemi nurlandırmış gövdeni
Asya kandillerinden bir iz Kutadgu Bilig
Beyit beyit işlenmiş alegorik süslenmiş
Dörtlüklere de vermiş taviz Kutadgu Bilig
Mutluluk iksirini dermiş gül bahçesinden
Çağına rehber olmuş vaiz Kutadgu Bilig
Şimdi tozlu raflarda okunmayı bekliyor
Bir kenara itilmiş veciz Kutadgu Bilig
Bu Vefakar Süvari seni de unutmadı
Yudum yudum içilsen caiz Kutadgu Bilig
Gülbahçe -9- DAĞ BAHÇESİ
Balını bulmak için durmaz gezer arı dağ
Geçti ömrün baharı bulamadık yari dağ
Düşlerim demir attı hazin enginliğine
Can ver damarlarıma kaldır şu efkarı dağ
Kimine cennet mekan kimine zifir zindan
Ferhat gibi yiğidin oldun iftiharı dağ
Şair haddeye sürdü pişsin diye davranış
Yine de erimedi gönlümüzün karı dağ
El yağını sürüyor taze gül yaprağının
Gül bahçesi içinde bize düştü harı dağ
Elem denizlerinde dalgıç olsam yeridir
Aradığım mahinin seraser civarı dağ
Bizde mızrak bulunmaz silaha el sürmeyiz
Vefakar Süvari’nin ceylandır şikarı dağ
Gülbahçe -10- GÜNAH BAHÇESİ
Yoksulu itip kakıp öksüze zulüm günah
Haramın peteğine uzanmaz elim günah
Zihinlerde çürüyüp gün yüzü görmeyecek
Batıla hak diyerek süslenen ilim günah
Koç yiğit delikanlı sırtından vurulursa
Na-merde düğün olan mazluma ölüm günah
Candan seven aşığa bu kadar naz olmaz ki
Buseyle gönlünü al sevindir gülüm günah
Mahşer günü yüzümüz kara çıkarsa ya Rab
Cezama gam yemem de savrulan külüm günah
Kötü söz sahibine aittir bu biline
Yalan, dolan, iftira yakışmaz dilim günah
Ey Vefakar Süvari bir dilim ekmek için
Bunca oynanan oyun çevirilen film günah
Gülbahçe -11- ACI BAHÇESİ
Olursa bir gönülde dil acı, fikir acı
Anla ey insanoğlu büsbütün şehir acı
Felek döneklik edip meşrebine uyarsa
Bilmelisin o zaman yüzdüğün nehir acı
Ateş düştüğü yeri yakar geçer dinlemez
Başa gelir anlarsın nasılmış, nedir acı
Rengarenk görünse de şan şöhrete aldanma
Vakit geldi sanılan yalancı fecir acı
Korkuların ecele olmaz ki hiç faydası
Tavında dövülecek kızgın bir demir acı
Güvendiğin dağlara kar yağar birer birer
Sen şerbet zannedersin oysa ki zehir acı
Aklını kullanmayıp tedbirini almazsan
Ey Vefakar Süvari tir tir titretir acı
Gülbahçe -12 - SÜVARİ BAHÇESİ
Tan ağardı üstüne gafil olma süvari
Tam karşında duruyor kızıl elma süvari
Bir millet ardından dua okur zafere
Halkının göz bebeği kıble-nüma süvari
Yiğidin güreş tutar cirit atar ok atar
Aşığının elinde var bağlama süvari
Beyaz ata binmiştir beyazlar giyinmiştir
Abdestini almıştır bugün Cuma süvari
Cenk sözünü duyunca kanatlanır kuş gibi
Üçgen vücut pos bıyık tam karizma süvari
Tuna’dan Viyana’ya at koşturur şen şakrak
Kılıç elde oldukça düşmez gama süvari
Vefakar Süvarinin hüneri söz meydanı
Kalemi şimşek çakar ağlar sema süvari
Gülbahçe -13- VİRAJ BAHÇESİ
Dünya geniş olsa da mekanımız dar viraj
Bir yüzü merhametli bir yüzü gaddar viraj
Çeldiricisi çoktur tuzağı eksik olmaz
Parlak ışıklar ile süslenmiş murdar viraj
Kazanması kolaysa kaybetmesi zor mu
Şan şöhret düz yolda lakin itibar viraj
Doğruluk ince çizgi yürümeyi bilene
Dünya yuvarlak değil bilin manidar viraj
Eyüp nebi her derde sabır iksiri içmiş
Ders almak isteyene ondan yadigar viraj
Var edenin adıyla başlayan her meşgale
Ne kadar kış görünse sonu ilk bahar viraj
Ey Vefakar süvari ne alır ne satarsın
Karşında marifetli hilekar tüccar viraj
Gülbahçe -14- TOPRAK BAHÇESİ
Ali Şükrü Pisteloğlu’na
Sırrına hayran kaldım gül toprak gülşen toprak
Nasıl şükretsek sana verimli ruşen toprak
Vücudumun mayası seninle harman olmuş
Kardeşimiz çiğdemin gülün menekşen toprak
Bilirim günahın yok sen de emir kulusun
Hançer vurup bağrıma kalbimi deşen toprak
Adın çıkmış bir kere kara toprak demişler
Kim bilir hangimize acın endişen toprak
Sevdiklerini bir bir yanına çağırırsın
Gül bulmuş bülbül gibi evin barkın şen toprak
İnsanlığın korkusu ham kaba softalardır
Kainat bilgesisin güneşte pişen toprak
Her canlı tadacaktır ölümü der Lem-yezel
Vefakar Süvari’ye ayır bir köşen toprak
Gülbahçe -15- BÜLBÜL BAHÇESİ
Şeb-i hicran ah edip yari andın mı bülbül
Neden feryat edersin yoksa yandın mı bülbül
Sen ki sadık aşıksın kapısında beklersin
Bir gün olsun buseyle hiç uyandın mı bülbül
O şeker dudaklının işveli nağmesine
Vuslat teranesine sen de kandın mı bülbül
Gece verdiği sözü gündüz hatırlamadı
Bade içmişim dedi sen inandın mı bülbül
Madem böyle zor işi kendine sanat seçtin
Baştan ayağa değin aşk boyandın mı bülbül
Davut gibi sesini tüm cihana duyurdun
Dağ delen Ferhat gibi hiç sınandın mı bülbül
Bahar geldi nihayet açıldı gül goncası
Vefakar Süvari’nin gözü aydın mı bülbül
Gülbahçe 16 - ÖLÜM BAHÇESİ
Süreya’dan işittim her ölüm erken ölüm
Aslını kurcaladım vuslata yelken ölüm
Şair-i azam Hamit Fatıma’nın ardından
Makber olup çağlamış ilhama etken ölüm
Baki’nin musallası Cahit’e şöhret olmuş
Padişah tahtı gibi gözlerde tüten ölüm
Şurda bir garip ölmüş ılık suyla yıkanmış
Yunus’un dizesinde yırtık bir kefen ölüm
Mevlana şeb-i arus demiş bu hakikate
Neyi öz vatanına hasretle çeken ölüm
Üstad bayramlığını giyip bekleyen çocuk
Tahta ata binecek bayrama mesken ölüm
Vefakar Süvari’nin bahçesinde gezenler
Gördüler işittiler nasıl üretken ölüm
GÜLBAHÇE 17 -VATAN BAHÇESİ-
Ölçek hudut tanımaz engin gönüldür vatan
Rüzgarda dalgalanan nazlı kaküldür vatan
Karıncaya topraktır güvercine aşiyan
Derd-nak olmuş şakıyan bülbüle güldür vatan
Rayihası doldurur şevk ile gönülleri
Cana can bağışlayan reyhan sümbüldür vatan
Ayrık otlar türemiş bağında bahçesinde
Ondan böyle hüzünlü ondan meluldür vatan
Fabrikada çalışan işçinin alın teri
Çiftçinin tarlasında kutlu mahsüldür vatan
Ne nutukla kurulur ne haritaya sığar
İmanlı yüreklerde tam teşekküldür vatan
Ey Vefakar Süvari Oğuzdan arta kalan
Edep erkan gözeten kadim usüldür vatan
Gülbahçe -18- O BAHÇESİ
En güzel çiçekleri yetiştiren bağban O
Kainatın içinde biz katreyiz umman O
El-pençe divan durup huzurunda beş vakit
El- aman dileyeni bağışlayan sultan O
Nasıl telaş sarmasın gönüller titremesin
Haneye konuk olan en şerefli mihman O
Her ne kadar günahlar işlemiş olsak dahi
Müjdeler olsun bize hem Rahim hem Rahman O
Esir olduk aşkına mübtelayız rahına
Tabibel- kulub olan tüm dertlere derman O
Şifa var yollarında huzur var dergahında
Zül- celal-i vel-ikram şanı büyük Yezdan O
Ey vefakar süvari doğruluk vadisinde
Herkesin ram olduğu tek geçerli ferman O
Gülbahçe -19- MÖSYÖ BAHÇESİ
Sen sözünü söyledin dinledik ton ton mösyö
Diyorsun ki: bu halkın... kafası bidon mösyö
Ezberlediğin türkü nakaratı hatalı
Tüm kainat anladı düşmedi jeton mösyö
Patronun talimatı köşende duvar tablon
Askerin postal sesi plağında fon mösyö
Dersini çalışmışsın resimli kitaplardan
Nasıl da yutuverdin aç gözlü piton mösyö
Sesini yükselterek kestiğin her düşünce
Bugün sana kesecek ufaktan racon mösyö
Küçümseyen gözlerle yaldızlı uçuşların
Kallavi görünse de sözlerin karbon mösyö
Der vefakar süvari sendeki zihniyete
Halkımız karar verdi çekecek sifon mösyö
Kayıt Tarihi : 13.9.2010 08:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
5 SORUDA GÜL BAHÇE 1- GÜLBAHÇE NEDİR? CEVAP: Gülbahçe 29 harfin alfabetik sıra ile yer aldığı 29 ayrı bahçenin birleşmesinden oluşan manzum bir eserdir. Alfabetik sıra dizlerin sonunda redif olan sözcüğün son harfine göre uyarlanmıştır. 2- BAHÇE NEDİR? CEVAP: Tamamı 7 beyitten oluşan, beyitleri gazel gibi kafiyelenen ancak aruz ölçüsü yerine 77= 14’lü hece ölçüsünün kullanıldığı modern bir nazım biçimidir. 3- GÜLBAHÇE ADI NEREDEN GELİR? CEVAP: Divan şairleri bütün şiirlerini yazdıkları kitaplara divan adını verirlerdi. Bu sebeple bu edebiyata yaygın olarak divan edebiyatı denilmiştir. Divanlar çok sayıda şiirden oluşan hacimli kitaplardır. Lakin bir divan hacmine ulaşamayan eserlere ise küçük divan anlamında divançe adı verilirdi. Gülbahçe adı tadımlık divançelerin modernize oluşudur. 4- GÜLBAHÇENİN GELENEKLE İLŞİKİSİ NEDİR? CEVAP: Hayali ve Yahya Beyler Kanuni Sultan Süleyman döneminde Bağdat seferine gittiklerinde üstad Fuzuli’yi ziyaret edip “ Leyla vü Mecnun Acem’de çoktur ancak bu güzel mesnevinin Türkçesi yoktur gel şu eski bostanı yeniden tazeleyiver “ derler. O da Türk edebiyatının hiç şüphesiz ölümsüz eserlerinden birini vücuda getirir. Bu bağlamda bizim niyetimizde hem halk şiiri geleneğinden hem de divan şiirinden olabildiğince yararlanarak modern şiiri zenginleştirmek gül ile bülbülün vuslatını bu yeşeren “gülbahçesinde” tamama erdirmektir. Bunu gerçekleştirirken hece ölçüsünün kullanılmasına, dilin olabildiğince sadeleştirilmesine ve divan edebiyatının mazmunlarının yanı sıra halk kültürüne yaslanmaya azami derecede özen gösterilmiş, neo- klasik bir yaklaşım izlenilmiştir. 5- NİÇİN VEFAKAR SÜVARİ? CEVAP: Süvari, atlı askerdir. Geçmişte daha çok ani baskınlarda ve vurucu saldırılarda kullanılırdı.Ateşli silahların gelişmesinden önce hedefe büyük bir hızla ulaşan süvari birliklerinin savaşa katılması çoğu kez savaşın akışını değiştirirdi. Bugün süvarilerin yerini, tankların kullanıldığı zırhlı birlikler almıştır. Tarihi çok seviyorum. İlk okuldan itibaren büyük bir zevkle onurlu tarihimizi öğrenme gayreti içerisinde oldum. Ne var ki Osmanlı nın duraklaması ile Milli Mücadele yılları arasında kalan dönemde aynı arzu ve isteği asla duyamadım. Akıncı cedlerimin ihtişamını demir yığınlarının gölgelemesini bir türlü kabul edemedim. Oysa biz “Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu (yen-miş- dik) .
Güzel şiirinizi tam puanla yürekten kutluyorum
Selam ve saygılar dua ile...
bu tek mısra okuyana, şiiri özetliyor.
başka mısra olmasa da o herşeyi anlatıyor..........
TÜM YORUMLAR (119)