Sonbaharda geldi bak
Sen yoksun,
Gel be can
Şöyle bir oturalım beraber,
Hem bak sana ellerimle kahve yaparım
Ellerim güldürür belki yüzünü
Nedense kar seni hatırlatıyor bana,
Hani o masumiyet
Gökyüzünden ihtişamla inerken yere
Rüzgarla savrulsa da yerde bütünleşip
Dünyayayı değiştireceğinden emin o salınış
Hep seni getiriyor aklıma
Hala gökyüzünde asılı olur
Yüzüme dokunduğunda
Ellerinle çizdiğin
Ebemkuşağının tüm renkleri..
Kırmızı, yeşil,turuncu rengarenk bir bahar gibi
Oysa sensiz geçen bin yılda
Hani ulu dağlar var ya
Sessiz, heybetli bir yalnızlıkla
Gökyüzüne başını yaslayan
O ulu dağlar
Benim kadim dostlarım…
Hani taşlar var ya
Sesini duyduğum o ilk gün
Adı konulamayan bir sevinç gibiydin
Bir meltem dokunuşu vardı sesinde
Sanki baharı getirmiştin
O çocuksu masumiyetinle
Sonra poyraza döndü sesin
Sözler bir bakışta,
Masumiyet bir hayalde
Ve hepsi
Sonsuz bir boşlukta çırpınırken
Çırpınarak can verirken sevda,
Nasıl da bir nesne bu kadar gerçek
Bir nokta ne kadar yer kaplar
Şu koskoca dünyada?
Belkida başlangıcıdır sonsuzluğun
Kimbilir....
Ya bir yürekte
Nokta kadar yer kaplamamak
Sen miydin?
Gün sabaha varmadan
Yeni günle
Yüzümü güldüren sen miydin?
Başka kim anlar beni sen gibi
Başka kimi sever bu yürek
Sen yar;
Benim çocukluğumsun,
Hani gökyüzüne birlikte resim çizip
Sonra kimsenin göremediği o resimde
Masumca, safça inandığım
Hayallerim gibisin
Adı “Şık”mış
Oturduğumuz yerin
Dostlar yanı başımda,
Yine uzun uzun bakıyorlar gözlerime
Belki anlıyorlar
Bakışları öyle en azından,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!