Geçiyor acımadan şu zalim zaman
Artık genç değilim. Anladım seni.
Haklısın yüzünü dönüp gitmekle
Eskisi gibi bakmadın. Anladım seni.
Soluyor elbet yüzüm sen yoksun diye
Aşk şerbetini tatmayan derviş olur mu.
Kabul görüp bir tekkeye varır mı..
Diller zikir çekse bile kalp uyanır mı.
Aşk ile yanmayana zikir verilmez.
Önce aşık ol da öyle gel derler..
Sensiz tadı kalmadı artık bu şehrin
İhtimallerimi de aldın çekip giderken
Belki bir sokakta köşe başında
Çıkardın karşıma hiç habersizin.
Sanki hava hep gri renksiz neşesiz
Herşey zamanla biter gidermiş.
Elbet bu sevdaya da ömür biçilmiş
Karşılıksız bunca yıl kim kimi sevmiş.
Zayi oldu ömrüm deyiver gitsin.
Bir kibrit çak biriken onca takvime
Başka bir beşerde yok bu meziyet
Yılanı deliğine sokmaz dillerin
Keyfiyetin yerinde olursa şayet
Bal olur şerbet olur akar dillerin.
Nerede tuttun aklında bunca kelamı
Sen hiç kalkma..ben kendim de giderim...
Biliyorum zaten kapının yerini..
Bilirim zaten zahmet etmezsin..
Bir elveda dahi yorar ağzını..
Artık bu sevdaya bir çizgi çektim.
Sonbaharı gelmiş aciz ömrümün
Ben daha baharlar yaşayacaktım.
Çiçekler açardım belki rengarenk
Dallarımı kökünden kırmayacaktın.
Sandım ki ilerde güzel günler var.
Ben senin gönül evinin bir köşesinde
Yabancı misali yer bulamazken..
Sen benim gönlümün tam ortasında
Kurulmuş o tahta oturamazsın..
Ellere gösterdin gülen yüzünü
Kaç defa kırılıp sana küstüm de
Sonrasında affedip tekrar sarıldım.
Bilmezsin kaç defa sabahlara dek
Omuzuna yaslanıp sana dert yandım.
Bazan konuştun seni dinledim
Bugün bunca sevdama sırtını döndün
Yarın zerresini dahi bulurum sanma
Herdaim kalamam vefa görmeden
Bu gidemez, peşimde pervane sanma.
Sabır taşı dediğin birgün kırılır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!