Medet Allahım
Rüzğar sevinsin bulut sevinsin
Mezarında dedem sevinsin
Medet Allah'ım
Zamanın yetimi gönlüm gül …
..
On yıl öncesinden adım atıldı,
Uluslararası konuk katıldı,
Gelen turistlere gül tanıtıldı,
Halı,gül festival var Isparta'da.
Her türden sanatcı mikrafon alır,
Şarkılar,türküler hatıra kalır,
..
Çok aradım gülüstanda gül seni
Gül ki açsın yanağında gül beni
Hazan uğramasın gülen gül yanağına
Seviyorsan gülünü göremezsin dikeni
Duymazki sesimi o kaf dağının ardında
Güzellerin güzeli gülüstanlar yurdunda
..
Hadi gül gözlerinle gül
Giden vefasıza verme gül
Yanağında süzülen yaşı sil
Sevdaya susar konuşmaz dil
Hadi gül gözlerinle gül
Öpülmez yanağındaki, izi sil
..
Sürgüne mi yolladın,sahte gülüşlerini
Kapattığın gözlerin,kar toplamış üstüne
Sevdamızı sarardın kırılan dişlerinle
Gül dedin de gül açtı yüreğimin üstüne
Ellerinle açarken,dudakların yarıldı
..
Uzun bir günün gecesinde adaçayı kokuyor zaman. Nerden aklıma esti başladım yazmaya, bir köy meydanında sulardan köprüler kuruyorum kendime, geçtikçe ıslanıyorum kederli anlara takıyorum tokaları. Keçi kulağı oluyor anlarım. Ya o ağaçlardan düşen gülümseyişler onlara ne demeli. Bak yine ayarsız cümlelere gidiyorum. Melekler gülüyorlar mıdır bana yukardan. Gecede yüzlerce yıldız yok, olsa valla verirdim. Parlak bir ay var sadece, etrafında da birkaç tane yıldız, o kadar. Bulutları hafifçe serpiştirmişler gökyüzüne. İyi bir ressam olsaydı yıldızlarımı daha çok serperdi yoksa bulutları mı?
Yine satırlar kayıyor yan yan. Paragrafları olmayan cümleler kuruyorum uzun ve noktalama işaretlerinden yoksun. Oturup koklasan, nefesini içine çeksen, sadece hava alabileceğin. Sıradan bir durum olsa, kafayı kapatıp gitmek en iyisi derdim. Yok öyle sıradanlık, her şeyi terk edip gelmişiz kendimize, bırakıp gitmekte olmuyor. Koyuyor, hem de çok fenasından arkana bakmadan gidişlerindeki dönemediğin anların toplamı. Kaç eder her bir adımın fırtınası. Sormadım, düşünmedim sayılır mı böylesi gidişlerde adımlar. Deli derler adama değil mi? yazı yazmak zor zanaat. Memleket meselelerine girersen değil de, böyle boş ve amaçsız yazınca zor oluyor deli misin? Gecenin bu saatinde oturup amaçsız bir yazı yazıyorsun (saat 22.28) o kadar geç bir saatte değil ki, neden geç dedim anlamadım.
Çiçeklerin arasındayım aslında, onları yazsam ne kadar uzun yazabilirim. Mesela şu limoni selvi yada Japon gülü yok onlarda değil bitkilerden de çok anlamadığım ortaya çıktı. Halbuki onlarca çiçek var karşımda, aha iki tanesini ben dikmiştim, bak onları rahatça söyleyebilirim. Gül. Konuyu devam ettirecek güzel bir kaynak buldum; gül. Bak, şimdi ayın önüne bulutlar girmeye başladı, şu ressama ne dedimse yapıyor, şimdi yağmurda yağdırır kim bilir. Nerde kalmıştık? Gülde. Evet, bakalım neler biliyoruz gül hakkında, kopya çekmek serbest mi? gül bir çiçek adı akla ilk gelen bu, sonra gülmek fiilinin kök hücresi. -Gülsene, deyip birilerini gülmeye teşvik ederiz. –Gülme, diyerekten gülmemesi için kısıtlamaya gideriz. Gülme, gülmek, gülmekten katılmak, katıla katıla gülmek. Hem olumlu hem de olumsuz bir durum söz konusu, güzel bir şey değil midir gülmek, o zaman neden engelleriz anlamam. Bir cenazede gül götürülebilir gülmek götürülemez gülme götürülür. Güldüm ben götüremediğim gülmeleri de yanıma alarak. Şimdi ikimizde aç, bitap kapıdayız, almadılar bizi yemeğe. Ben yemeksiz, gül ise susuz kaldı. Aylardan da yaz. Tabi, akılsız başın cezasını gül çekiyor. Birde akıl çekiyor, tabi başa giremeyip açıkta kaldığı için bu durum başın hoşuna gidiyor mu dersiniz? Bence gidiyor, en azından derdi tasası yok, taşıyacak bir aklı yok.. ne gam, ne keder salla gitsin dünyanın derdini. Bende isterim onlardan dolu dolu diyesi geliyor insanın şimdi. Akılsız bir baş akıllı bir başı döver mi? sanırım bu sorunun cevabı, koskocaman bir evet. Baksana, dünyaya akılsızlar hakim olmuş bir şekilde, oh hem içinde bir şey yok hem de her şeyin var. Olmasa da hakkın varmış gibi davranıp olanları alabiliyorsun.
Gül demiştik nereye geldik, bir süre suda beklediğinde neden soluyor gül. Bir öykü vardı “gülün suya aşkı” diye, sanırım doyuyor bir süre sonra gül ve tokluktan kuruyor. İnsanoğlu da öyle değil mi, doyunca kuruyor insan olan yanları. Hepsi böyle değil tabi, öyle olsaydı her yanı su alır götürürdü. Suya doymadan, kendini dışarı atabilmek var işin içinde. İnsanlık nerde kaldı dostlar. Bir gül dik, bülbül gelsin aşık olsun, sonra bülbülü yakala ve sat. İşte sana gelecek, sonra otur öykü yaz roman yaz ver yayınevine, adın çıksın yazara.
..
Bazen Zaman Su olur Akar gider avuçlarımdan bazen de katran gibi bulaşıp kalır bedenime. Her an çırpınır kalbim hasretinle ama bir türlü izin vermez uçup yanına gelmeme zaman. Şu kocaman Dünyada yapayalnızım sultanım bir başımayım, sensizim ve benim yalnızlığım yalnızca sensin. Sen rüzgarla konuş, durma sevgili, Rüzgar getirir bana kokunu uzaklarda da olsan konuş sevgili sesini getirir bana yıldızlar ve gece. Alışamadım bir türlü sensizliğe dayanamıyorum artık hasretin ağır yüküne bak görüyor musun ellerim eskisinden daha çok titriyor, yüreğimde kocaman bir sevda alışamadım sensizliğe sevgili. Yıldızlara sor, Gecelere sor sevgili onlar kaç kez beni gözü yaşlı yakaladılar ve kaç gece yokluğunda buram buram öfke olup günlerce bu şehrin gecelerinde kasırgalar estirdim. Ben ne bilinmedik bir hikayedeyim beyaz atlı prensim ne de ne de imkansız bir masalın baş kahramanıyım. Öyle bir boşlukta asılıyım ki; çaresizim, umarsızım aklımda bir tek sen ne yöne baksam sen varsın öyle bir işlemişsin ki iliklerime ilmek ilmek; her anımı dolu dizgin yaşıyorum hayallerinle. Eylül rüzgarlarında, ve yine bir eylül akşamında sevdim seni zaten bir eylül rüzgarıydı kokunu bana getiren. Bir eylül rüzgarı sadeliğindeydin seni ilk gördüğüm anda ve bir bardak su kadar berraktın. Gülüşün vardı gülleri kıskandıran ve gözlerin; içerisinde gizemlerin oldu gözlerin. Ben senin en çok gözlerini sevdim. zaten gözlerin değil mi beni her gece uykusuz bırakan sabahlara kadar hayallerimden çıkmayan. İçersinde her zaman düşmeye hazır bir damla gözyaşı olan gözlerin. Sen gül yalnızca gül; eylül akşamlarının hırçınlığına rağmen gül eylül rüzgarlarına doğru gül gül ki benimde güller açsın bahçelerimde umutlarım tekrara yeşersin, ağaçlarım çiçek açsın gülüşünü gönder bana eylül rüzgarlarıyla. Kokunu gönder bana ölümü kıskandıracak konu gönder bana gönder ki huzur bulayım gönder ki yaşama sımsıkı bağlanayım. Gönder ister kokunu, ister gülüşlünü gönder bana gönder ki kanatlanıp geleyim yanına yağmura çamura fırtınaya rağmen geleyim ellerimdeki cam kırıklarına inat sımsıkı sarayım seni. Uçurumları sevenlerin kanatları olurmuş kanatlarım yok tu ama ben yinede seviyorum uçurumları. Eylül rüzgarlarının sert sert estiği nice şiirleri sana seslendiğim uçurumları seviyorum ben. Aslında ben içinde bir damda sen olan her şeyi seviyorum. Bir parça gülsün gülüşünle yeni açmış bir goncasın topraksın, havasın, yağmursun, eylülsün sen her şeysin her şeyde bir parça sen bende seni sevdikçe yaşamayı yaşamayı sevdikçe de seni seviyorum sensin benim yaşama kaynağım. Sen benim üzerime yakışan en güzel elbisemsin yıllardır üzerimden hiç çıkartmadan yıllarca üzerimde saklamak istediğim. İyilik meleğimsin zor günlerimde sıkıntılarımda bana huzur veren içimi sevinçle dolduran iyilik meleğimsin seni seviyorum iyi ki varsın.
..
Sen gül sen gül ağlama
Göz yaşın hüznün kalsın bana
Sen gül sen gül ağlama
Gülmeler sana gözyaşı bana
Ölümdür ayrılık sonudur yaşam
Gören gözdür dersen biter
..
Gül ve Isparta
Gülden gül reçeli yaparlar Isparta’da
Gül kokar sokakları…
Hem ticaret hem gönül işidir gül.
Bir demet güle bir aşkı alırlar.
Bir aşkı bir güle satarlar.
..
Meydanda at oynadı gül boy çelebi
Şad oynar şad oynadı gül boy çelebi
Gülnaz durduğu damı avadan olsun
Göz kırpar kaş oynadı gül boy çelebi
Boyuv beyrağ direği gül boy çelebi
Yeddi kızın dileği gül boy çelebi
..
Gül mezarın başında
Gül mezarın başındayım
Gül açsın gül kokuları...
Gül mezarın başındayım
Gah otururum hayalimde ilim sofrasına ve derim:
..
Burası güllerin dünyası
Burada gül yenilir,
Gül içilir,
Gül konuşulur,
Gül giyilir..
Gül sevgidir,
..
Dağlarda gül, bağda gül
Bahçelerde açan gül
Siz hep bir yana durun
Özümdedir gerçek “GÜL”
11.04.1996 Perşembe.
..
Bayram gelip elime elimize
Name düşüp dilime dilimize
Gönlüm gülür elim gülür gülür gözel civan
Çalar tarı çalar sazı gülür eller gülü
Her yan gül çiçeh gül çiçeh
..
Evvel bülbül idim gül bahçesinde, gül dalında,
Şimdi papağan oldum kaldım da en sonunda,
Bülbül de olsam papağan da olsam sonunda,
Dilim hep adın söyleyecek, adınla, ünleyecek.
Garip bülbül gibi, konamadım, kırılan dallara,
..
Güller içinde gül olasın,
Her HU deyişte HAK’ka varasın,
Divane olup, her dem dönesin,
Dikenler içinde, daim bana gül.
Gönüller içinde gül olasın,
Kalpten kalbe koku salasın,
..
Dil döküp yar sana yalvarayım mı?
Naz edip elimden hep kaçıyorsun
Tutup ince belden ben sarayım mı
Güldükçe gül gibi gül açıyorsun
Seninle hayata hiç doyulmuyor
..
Gül kokar,
Yandıkça sevda ateşi,
Dumanı gül kokar,
Derdim gülleri,deste deste,
O yar hepsinden de güzel kokar.
Gül verir,
..
Gül gülmeyen kaderim
Yeter bitsin artık kederim
Sana ne yaptım ne eyledim
Aklımı aldın beni mecnun eyledin
Sevmek sevilmek, yanlızca hayallerde kaldı
İçimi kocaman acılar sardı
..
Artık alıştım sevinçle hüznü bir arada yaşamaya
Artık alıştım bıraktığım gülü dikeninden ayırmaya
Artık alıştım gülü gülle soldurmaya
Gül, ne olur solma
Solarsan adın bende kalır gül
Dikenin ömrüme batar
Ömrüm sensiz yol katar
..