Zamanın dökülen kumlarını hatırla.
Hani seksenlerden kalma bir mahalemiz vardı.
Yürekleri dağ kadar büyük insanlarımız,
Küçücük odalarda yaşardı.
Pencere önlerindeki bekleyen kızlar,
Türkü söyleyen oğlanlara kaçardı.
Hatırla Gül Yüzlüm
Hani mahalemizin girişinde
Saçı ağrımış bir sahafçı amca beklerdi.
Her gelen gidene hicaz makamında şiirler söylerdi.
"Şiir benim gönlümün ateşidir."derdi.
Dilinde hep Nedim, Fuzuli seslenirdi.
Bir ara senin gelişini görüp,
Aşkın divanını sana söylemişti
Aşkın divanı ilkez böyle ilgimi çekmişti.
Hatırla Gül Yüzlüm
Hani bir ara sokak seni evimin önüne kadar kucaklamıştı.
Kader seni ilk kez o derme çatma evin önünde
Bana kadar yolamıştı.
Bakışlarında yüz bin şairin şiirleri vardı.
Saçlarındaki yıldız
Tüm geceyi kendine hayran bırakmıştı.
Sen fark etmeden dildarım olmuş,
Ben senin güzeliğinin dildadesi kalmıştım.
İşte o gün gül yüzlüm.
Aşkın şuridesi tüm herşeyiyle kalbime yazılmıştı.
Hatırla Gül Yüzlüm.
O mahallenin amiyane taşlı sokağını hatırla. Hani bir ara sokağı geçerken
Gözüne bir çiçek takılmıştı.
Belki senin kadar güzel değil ama,
Beli ki o da güzeliğini senden almıştı.
Uzanıp kucaklamak istemiştin.
Elin çiçeğin yağrağında gezerken,
Çiçek avcunun içinde kalakalmıştı.
Avucunun içi ilkez bir ölüyü kucaklamıştı.
Yüreğin o çiçek için vaveylalar ile yanmıştı.
Hatırlasana Gül Yüzlüm
Hani aşk damla damla yüzüne bulaşmıştı.
Sevda havası kalbinde dürdane olunca,
Ayrılık kelimeleri diline bulaşmıştı.
İşte o zaman sevdiğim
Mahalemiz günler boyu kan ağlamıştı.
Artık şimdi Gül yüzlüm.
Ne sen kaldın ne de ben.
Sokaktaki çiçeğin şimdi taşlara uzandı.
Mahale başındaki sahaf, şiir söylemeyi bıraktı.
Seni görmeyen yıldız, gökten aşağı kaydı.
Ay bile yanmıyor artık.
Oda aşkın ile yandı.
Kayıt Tarihi : 20.9.2022 13:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!