Gül yaprağına yaprağını veren senin sözlerindeyim.Böyle kırmızı konuştukça içimdeki tılsımlar büyüyor. Sen şen bir gülün dalı oluyorsun.Yüreğinde can olan, aşka kan olan bir günlerin iskeleti gibi
Aşkın ten olmasını bekliyoruz. Aşkın gül bayramındayız. Güller,kokular aşklar arasındayız.
-Dikeni kutsi bir batışa hazır.Kanayan ve arayan bendim oysa.
Ruhumun dehlizdeydi y’adın.İmkansızlığın imlerinde derlendin.
Sezgilerim seni işaretli özlemin k’alem ucuyla.Ve yaşanmak çemberini açtı. “Çemberimde gül oya, yar gelir doya doya.” Çemberini açtı kaçınılmazlık.Çember daraldı.Kimsesiz günlerin güncesi olduk.
-Bir bulunuş armonisi armasını uzattı.Aromalı içecek gibi içimli haz girdi istençlerimize.
-Gülen gözlerinin şeninde güller akraşır. Böyle aşka çağıran atasözlerin ortasında utanırım ben dedin.
-Yaşamak çığ gibi düşmüşse yaşanması gereken ömrümüze.Çıkmalıyız bu imkansız gidişin altında. Biraz kendimize gizemli sözler, yollar, ol vakiler çizerek gitmeleyiz senden sen’e.
-Ben zaten oradayım.
Günlerin en alaz suskularında uyandırdın sevilerin.Yaralı bir bülbülü çağırdı gül bahçen. Renkli renkli güllerin vardı.Her rengi senin güzel dünyanı tümlüyordu. Kokularının toptancısı olarak geldim.
-Hayallerin çözdüğü bulmacının her cevabı gibi akıp gitti yakınlaşmalar.
Umutlar ummanın en derinlerine saklandı.Saklı kalmış düşlerimizi de alarak. Önce tılsımı olan bir arayış ıslandı.Önce ruhunu efsunlara veren içsel mazim uslanıp ıslandı permalarında.
Işıksız soyundu gözlerim. Görmek istedi çıplaklık bütün istediklerimizi.
- Bir fısıltı kendine şarkılar yazdı.Bizi okudu özümüzün telinden.
Derinden bir sesti.
Şenlenip gül oluyor, Gülşen olup bahtımın ortasında açılıyordu.
-Güneşten öncelerini tılsıma emanet eden bir yakınlaşmanın geleceğiz.Elenmiş,içlenmiş, sevilere kodlanmış; ama zararı olmayacak güncüllere hazırdı hazların istedikleri.
-Bir günleri gül rengine boyayan yaşamın dinamikleriydik. Pay ve payda bölmeye, artmaya, yarınları sağlamaya hazırdı.
-İşlemimiz,doğru bir yöntemle yazılıyordu sevginin kareli defterinde.
Yarına ya da yarine sarılmış bir geleceğin öğrencisi gibiydik.Öğreniyoruz birbirimizi. Daha seni tanımanın anaokulundayım.
-Sevgi oyuncaklarınla oynuyorum.Ağzımda sevginin emziği.
-Gün be gün büyüyorum. Alabora olmuş bir geçmişten sonra, hep mavi denizler istemenin hakkını arayan Hakk’ıyım.
-Guslünü suyun içinde yapamayan Yunus gibi çırpınıyor umudum.
Sahiline atıyor kader. Tılsımdan sular, sulardan tılsımlar şenleniyor.
-Şen bir şem gibi eriyor sözlerin gözlerimde. Seni tanımanın tazısı gibi peşindeyim. Sense ürkek bir ceylan gibi kaçıyorsun şiirsel dağlarımda.
Bir günlerin seheri çehresini gösteriyor.Ben geldim, korkmasın yaşamak.
-Hüzünler kiralık bile değil.Bedava verdim, geçmişimle misket oynayan kaderin kedersiz çocuğuna.Şimdi sen zamanı.
-Haydi, bu bilge yatağını ser ay dolunayken. Haydi düşle beni en istediğin halimle.
ve.
Dokunuşun kim bilir şiir öteleri özetleyecek. İç ahenk, dış görünüşe kafiye olacak,kurşun geçirmez bir sanatın dilinde karışacağız huzurun da istediği bizli günlere.
-Yanık bir türkü belki eskimişlerimizi çalacak; ama yıldırım gelip yılgılarımızı vuracak.
-Bu gidişin gökkuşağı varken, bu önyargıları atmalısınız diyecek.
Renk renk yaşamak varken.Her renge binlerce yaşamak umudu yüklenmiş.
-Siz,artık size ait olmayan siyah bir renge meftun olma alışkanlığınızı bırakmalısınız.
Bu acının namlusunda başka baharlar yok. İlkbahar gibi yeni bir mevsim olmaya oğullanma zamanı.
-Sıradağlar gibi yüreğinizde sıralanmış, sırlanmış, söz öbeklerini, göz bebeklerini ihmal edemezsiniz.
-Kor gelmişse içinizdeki buzullara. Yaşamak size farz kılınmıştır.
Bu düşün düşüşü olmayacak. Kalkıp kalkanlarınızı giyme vakti.
-Onca önyargı düşmanı arasında korunarak yaşamaya da yaşamayı öğretin.
-Toplayın kardeşçe yaşamayı unutmayan herkesi. Çıkarcıları çıkarma işleminden muaf tutun. Yalnız kendine toptancı olan hedonistleri
Toplamanın topuyla vurun. Çarpılsın bütün istedikleriniz
-Bir kere bir siz bu güzel gidişin en güzel bir’isiniz bir.
Şimde sen pay ol. O payda. Duysun duygular, işitsin içteki her şey, koklasın her güzel koku, hissetsin haz ve algı.Bölüşün şimdi.
-Bu kavuşmanın sağlaması var; ama ağlaması yok.Bitmesin işlem.
-Hep güzelliklerin doğrusunda, doğru açılarınızı , doğruya doğurkan içinizdeki temiz algılar olsun.
-Şimdi işte şimdi tılsım gelsin. Gül olsun.Şen olsun. Gül devrimi yaşasın gülüşleriniz ve başlasın başa başa yaşacağınız her şey.
Kayıt Tarihi : 17.8.2011 15:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hayrettin Taylan](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/08/17/gul-ve-sendi-sende-kalakalisimin-tilsimi-2.jpg)
Bir günlerin seheri çehresini gösteriyor.Ben geldim, korkmasın yaşamak.
-Hüzünler kiralık bile değil.Bedava verdim, geçmişimle misket oynayan kaderin kedersiz çocuğuna.Şimdi sen zamanı.
-Haydi, bu bilge yatağını ser ay dolunayken. Haydi düşle beni en istediğin halimle..
bu satırları okuyup da size dönmeyen sevgiliye sevgili demem ben :)
TÜM YORUMLAR (1)