Gül Takvimi Şiiri - Selahattin Durna

Selahattin Durna
66

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Gül Takvimi

Gül Takvimi

-Budadık sürgün verir gayri yeni zamanlar.
Toprağı barıştırdık su ile,
Dikeni barıştırdık gül ile,
Gül takvimindeyiz şimdi,
Gülden önce,gül sonrası,gül ile.-

Durup baktım çocuk;
Sonbahar içimde dökülüverdi.
Siz daha düş ötesi,-deli çocuk,gül bebek-
İstanbul göğsümde kasım çiçeği.

Baktım;
Boğazda İngiliz gemileri.
Yüreğim kocaman bir yumruk,
Yüreğim sıkmış dişlerini:
“Giderler geldikleri gibi.”

Baktım;
Boğazda Fransız gemileri.
Sarayda çıt yok,saray kapamış gözlerini,
Paşalar,hazır ve nâzırlar,meclis-i mebusân,
Dönmüşler yüzlerini düşman donanmasına,
El pençe divan.

Düşe yatmış Halife hazretleri,fal açtırmış,yıldız baktırmış;
Ümmete buyurmuş kendi kara kaderini,
Canını bıraktırmış.
Fetva döktürmüş kara büyücülere,kara kara kitaplardan:
Katlansın Anadolu,
Kaşığında çıkana;
El kaldırmasın düşmana.
Dursun durduğu gibi,
Otursun oturduğu yerde.
Tıkasın Anadolu kulaklarını,
Anadolu yumsun gözlerini,
Anadolu sussun tutsaklığın kirinde.

Mümkün mü çocuk;
Pâyitahtın yazgısı pâyitahta,
Tutsaklık bizim yazgımız değil,
Razı gelmez Anadolu kaşığında çıkana.

Cehennemler gördük;
Yemen,Suriye cephesi,Balkan harbi,Fizan,
Trablus,Cihan harbi…
Yedi düvel geldi üstümüze Çanakkale’de,
Gelibolu’da denizler dolusu kan,
Kanı gördük.
Ölümün bin türlüsünü,kahpesini,fettanını.

Anadolu yorgun evet,bıkmış yangınlardan,bitkin,
Ama can derdine kendinden geçkin değil;
Anadolu yapayalnız bir Vahdettin değil.

Taht devrilir kavuk düşer,ferman tükenir,
Anadolu tükenmez.
Kim demiş boynumuz kıldan ince?
Hükm-ü Hümayun’un keskince kılıcı önüne
Çok uzattık başımızı,yetsin.
Anadolu tutuşur yürek yüreğe,
Anadolu ucuca ekler umudunu,
Deli bir sevdanın boyasına boyanır…

Gitsin Âl-i Osman tarihle ödeşsin.

-2-
Durup baktım çocuk;
Deniz içimde patlayıverdi.
Bir fener alayında siz vardınız,
Yıldızlar kanımda ateş böceği.

Durup baktım,
Dalgalar gider gelir,gider gelir,gider gelir.
Hey gidi Karadeniz
Bir Bandırma vapuru
Boğulsa,kim eksilir?

Anadolu kocaman bir gemi,-dağ dağ,ova ova-
Yakmış can yeleklerini,
Yemin etmiş denizleri boğmaya.
Çünkü,gönlü kırıktır toprağın derin suya.
Zırhlılar bahçemize sokmuştur ellerini,
Yeşil ile mavinin arası bozulmuştur.
Tüten baca,pişen aş,
Tarlada gök ekinin
Önüne durulmuştur.

Cemedilip defteri İsa’nın ve Musa’nın
-Gözüne dursun yediği ekmek,
Dizine dursun yediği ekmek-
Beş yüz yıllık besleme,yaralı bir topraktan
Bin yıllık yangınların
Hesabını sormuştur.

Mülkün bekâsı için memleket haraç-mezat,
“Saltanat can derdinde,saltanat hain,soysuz,”
Can bedeli,
Korkuya kul olmuştur.
Yani çocuk;
Yarını bir milletin
Zincire vurulmuştur.

-3-

Durup baktım çocuk;
Bahar içimde patlayıverdi.
Bir bayram yerinde siz vardınız,
Mayıs kanımda iğde çiçeği.

Baktım,
Samsun kocaman bir uç uç böceği.

Davrandı davranacak deli koca dağlar hey,
Dil verilmiş ad alınmış ırmaklar,
Kan ilen ödenilmiş bedeli bu toprağın,
Can ilen canlar ilen…

Çarığına,çorabına alamız,
Kilimine akımız,karamız düşmüş;
Göçümüz uzak yollardan gelir,
Gönlümüz bu toprakla öpüşmüş.

Adımız bu iklime verildi diye,
Nasıl çiçek açar namlular,görün hele.
Bir yıldız gecesinde coğrafyamız çizilir,
Türkülerle,türkülerle…

Mayıslar’da kan izine düşülmez,
Ne kutsal Kızıl Elma,ne sultan,ne han için.
Menekşeler söyletin telgraf tellerine,
Yedi iklim adımızı öğrensin:
Bu kavga gül kavgası;
Paşalar yakasına karanfil takıp gelsin.

-4-

Durup baktım çocuk;
Susa yatmış yiğitler kalpaklarını giydi.
Gecede gün kokusu,gecede siz vardınız.
Kısraklar eğerlendi.

Baktım;
Cümle tenhalar derildi.

Su yürüdü çocuk telgraf tellerine.
Kırlangıç kanatlar takıp milletin buyruğunda,
Yürüdü telgraf direkleri.

Ateşi,
Işığı,
Ve köpürüp taşan kanı
Taşıdı Antep’ten Edirne’ye.
Aydın’da Efeler’e
Maraş’tan selam geldi:
“Kardeşler, uzatın elinizi! ”

Sivas’ta içilen and,
Ses aldı Toroslar’dan:
Mühr-ü Saltanat göz altındaymış,ne gam;
İmzamız altındadır gayri hüküm;
“Ya İstiklal,ya ölüm! ”

-5-

Durup baktım çocuk;
Bozkırın yüzü açılıverdi.
Elim ayağım çocuk,elim ayağım çocuk.
Kavga,çocuklara uydurdu ayağını;
Çocuklar kavgaya dil verdi,desen verdi.

Baktım,
Dallar buyruğa uydu;
Yollar nisana uydurdu ayağını.
Elim ayağım çiçek,elim ayağım çiçek.
Yüreğim yüksek uçurtmalarda,
Yüreğim huy almış geniş mavilerin huyundan.
Ben Mustafa Kemal,
Umuduyla görkemli,inancıyla muazzam,sevdasıyla kahraman.

Ankara ulu bir dağ,dağların ortasında;
Ankara büyük bir otağ,kutsal bir meydan.
En almışız,boy almışız,yol almışız;
Üç konak ötemiz aydınlık,
Uzak yıldızlardan döl almışız.

Ben Mustafa Kemal,
Yüceler yücesi bir mahşerin ortasında,
Baktım;
Çağları tutmuşuz üç adımda.

-6-
Durup baktım çocuk;
Buğday ovalarında denizlerin telaşı.
Sularda gül duyarlığı-zengin, kalabalık, âsi-
Sularda-mavisine bereket-
Anadolu sevdası.
Baktım:
Afyon ovasında gece,
Gecede gül sağanağı.
Paşalar çekmişler önlerine
Haritasını zifiri karanlığın,
Ağustos’u ezberliyorlar bir güneş takviminden.
-Hesaplı ve uyanık,sessiz ve pürsilah,güvenli ve yakın-
Hitit,Frik,Lidya,Bizans,Selçuklu,Büyük Selçuklu,Osmanlı…
Bekler uygun adımı tarihin bir tepede.
Parmaklarını yıldızlara banıp banıp
Kaç bin yıldır kuşatılan dinginlik,
Vurulur kuş sesiyle mermere.

Çünkü güzel değildir,
Durup durup üflenen bu kıyamet.
Sezar,Büyük İskender,Haçlı Orduları,Timur,Cengiz,Atilla
Ve daha…
Başaklar talan eden istila
Ve atların terkisinde memleket,
Güzel değildir.

7

Durup baktım çocuk;
Gün ağarır Afyon Ovası’nda.
Bayramları peşime takmışım,çocukları peşime takmışım,
Türküleri peşime takmışım.
Düşlerim döner bu toprağa.

Baktım:
Dağlar ardımsıra,ovalar ardımsıra,güneşler ardımsıra:
“-Hadi, uzat işaret parmağını,
Kovalım geceleri
Uzakların arkasına! ”

Bu, sevmek iklimi ölümcesine,
Bu,gül sevdası,bu,…
Ne güzel boyanmışız;
Kelebekler çıldırır içimde.
Kolay mı tutulmak Anadolu’ya?

8

Durup baktım çocuk;
Su yürür Afyon Ovası’na.
Budanır,sürgün verir gayri eski zamanlar.

Baktım:
Bebek kokular sinmiş şifresine tellerin.
Kocatepe,Tınaztepe,Çiğiltepe…
Dağlar inegelmiş, dağlar inegelmiş,büyümüş düşleri Kuvayı Milliye’nin;
Ege’de gül bayramı.

Harmanıdır
Onur ve özverinin.
Islamış ayaklarını Albay Reşat,gül uykulara;
Elleri döner gider
Uzak,derin,yüksek,mavi çekimlerde.
Gözlerinde Çiğiltepe.

Kardeşlerim!
İnanç ve erdemin kardeşleri!
Yol arkadaşları uyanıp silkinişin,
Yeniden yoğruluşu balçığın sevgi ile…

Ben, Mustafa Kemal.
Parmağım uzar gider mevsimlerde:
“-Ordular,koşun hadi!
Toprağı barıştırın denizle,
Barışın Akdeniz’le! “

Yedi iklim adımızı öğrensin:
Bu kavga,gül kavgası;
Menekşeler söyletin telgraf tellerine.

Nisan1985

Selahattin Durna
Kayıt Tarihi : 15.8.2005 22:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Selahattin Durna