GÜL MUHAMMEDİN MÜJDESİ
SULTAN MEHMEDİN SEVDASI
ÜMMEDİ MUHAMMEDİN MEDİNESİ
AZİZ İSTANBUL
Ufuk Peygamber, yol açıyor ümmete
Asırlar selam duruyor müjdeyi saadete
Kutlu Nebi Fethin meşalesini yakıyor
Mütebessim çehre, Kostantiniyye’ye bakıyor
Müjde kıvılcımı ümmetin yüreğine düşüyor
Asırlarca ümmet yüreğinde kor taşıyor
Sade müjdemi, ufuk insan hedef gösteriyor
Kostantiniyye muhakkak Feth edilecek diyor
Onu Feth edecek kumandan ne güzel kumandan
Ama hiç bahsetmiyor Feth edileceği zamandan
O kumandanın Askeri ne güzel Asker
Bu güzelliğe taliptir ümmetinden her nefer
Bunun için kaç kumandan düzenledi kaç sefer
Ama bir türlü onlara nasip olmadı zafer
Ey aziz şehir Peygamber müjdesi ümmeti sana aşık kıldı
Doksanlık piri faniler deniz aşırı yalınayak sana geldi
Milyonlar koştu peşinde ey nazlı dilber
Bütün insanlık bir tarafa, sana aşıktı gül Peygamber
Hangi güzelliğin aşık kıldı Muhammedi
Ümmetine dünyada sade İstanbul dedi
Ey Peygamber sevgilisi şehir söyle neden susuyorsun
Konuşmak için Fatihini mi bekliyorsun
Asırlar geçiyor tayyip belde Fatihi bekliyor
O da sabırsızlanıyor ah üstüne ah ekliyor
Her doğan güneşle yüzü aydınlanıyor
Hava karardığında yalnızlığa dalıyor
İnanıyor Fatihim bir gün gelecek
Asırlardır konuşmayan dili çözülecek
Üzülme Fatihin yalancı çıkarmaz seni
Yalancı çıkarmaz sana aşık olanı, seni müjdeleyeni
O da bekliyor senin gibi zamanı
Yetiştiriyor Fatihini Osmanlı Hanedanı
Fatihin vuslat aşkından zaman eriyor
Baba Murat Han iktidarı Mehmedine veriyor
Mehmet kara sevdalı yüreği adeta yanardağ
Ya ben İstanbul’u alırım ya İstanbul beni kalmam sağ
Gece gündüz demeden tüm imkanları kullanıyor
Secdede Rabbine Fethi mubin için yalvarıyor
Peygamberi mucizeyi benimle tecelli kıl
Onun selamını bekliyor aziz İstanbul
Ordumu, milletimi bu şereften mahrum bırakma
Bu tayyip beldeyi küfür cehenneminde yakma
Bir ak sakalıyla Hoca Şemseddin
Dua, dua yalvarıyor, İlahi Fethi mübin
Bütün ordu son hamleye kalkıyor
Tekbir sedaları gökkübbeyi çalkıyor
Kalın surlar diz çöküyor aşkın önünde
Vuslat kapısı açılıyor Edirnekapı yönünde
Yılların hasretiyle yanan nadide sevgili
Fatihini görünce işte o an çözülüyor dili
Beyaz gelinliğiyle kırmızı duvağıyla gülen çehresi
Gözünde mutluluk parıldıyor dilinde ilk bestesi
Hoş geldin Ey Sevgilimin güzel kumandanı
Asırlarca bekledim bu mutlu anı
Aşkımla erittim yüreğimde zamanı
Ananın ak sütü gibi helaldir sana Fatih unvanı
Eski çağ kapandı sen yeni çağın sultanı
Allah Fethi nasip kıldı sana
Fatih kıldı Mehmedim seni bana
Yürü Ayasofya sana hasrettir
Bütün cihanın senden beklediği adalettir
Bundan böyle benim hayatım İslamiyettir
Düşmanım cananımın düşmanı cahiliyettir
Kostantiniyye artık İstanbul oldu
O da Allah’a teslim kul oldu
Hayret aziz İstanbul’a bir hal oldu
Hep konuşan hiç susmayan dil oldu
O güzel şehir artık konuşuyor
Kendini anlatıyor anlattıkça coşuyor
Konuş İstanbul konuş hakkındır konuşmak senin
Medeniyet anası, sevgi dolu yüreğin
Din, dil, ırk, renk, cinsiyet ayrımı yapmadan
Sade zengine yer olmadın, yüz çevirmedin fukaradan
Bütün güzelliklerini insanlıkla paylaştın
Her yaştan insanla yüreğinle söyleştin
Tek insan mı denizlerle girdin kol kola
Dağa, taşa, toprağa, yaprağa, ağaca dala
Ayrılan kıtaları bile birbirine kavuşturdun
İnsanlık aleminden nice musibetleri savuşturdun
Ey yüce şehir bahçende her renkte güller açmış
Hepsi özgür, korkusuzca kokusunu saçmış
Hristiyan, Yahudi, Müslüman kucak kucağa
Ah şer güçler nifak sokmasa kutlu ocağa
Kilise, Havra, Camii hepsi huzurda
Hoşgörünün mührüdür bu kadim yurda
Hele inci misali göğsüne dizili mabetler
Yüreğine kök salmış tevhidi bekler
Bugün bile insanlığın erişemediği mimarın şaheseri
İmanla sanatın kazandığı ortak zaferi
Bu parlak zafere bütün insanlık hayran
Bütün çağdaş mimarları çırak alır yanına Sinan
Ticaret kalbin, gözbebeğindir sanat
Senin şairlerinle şahlandı edebiyat
Ahlakın, edebin, hayan ve zarafetin
Düşmanı teslim alırdı izzetli nezaketin
Caddenle sokağınla bütün semtlerin
Gönülleri huzurla dolduran meltemlerin
Ey asırların delikanlısı güzelliğinden hiçbir şey kaybetmeden
Bütün insanlık daha çok şey öğrenecek senden
Ey İstanbul sen bize ecdadın emanetisin
Hangi hain var ki sana ihanet etsin
Ama bir şeyi itiraf edeyim sana
Yanlış anlama, sakın ihanet deme buna
Çağdaş şehircilik adına üzerini betonla kapladık
Gecekonduları sırtına gökdelenleri kalbine sapladık
Denizini, havanı, yüreğini kirlettik
Aslında biz sana değil kendimize kötülük ettik
Şimdilerde aklımızı başımıza aldık
Sana karşı hatamızı anladık
Seni dünya şehri yapmak için elele verdik
Bundan böyle tek sevdamız İstanbul dedik
Ey Aziz İstanbul ne olur affet bizi
Affet ki bitsin kalbimizdeki sızı
Canımız, cananımız, her şeyimiz sana feda
Senden başka İstanbulumuz yok bu dünyada
Allahım İstanbul’u bize, bizi İstanbul’a hayırlı kıl
Dünya durdukça bahtın açık olsun Aziz İstanbul
Kayıt Tarihi : 22.4.2006 14:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)