Nusret mayın gemisi döktü denize mayın
Yıkılsın donanması düşmanın dokunmayın
Koç yiğidin gücünü hiç hafife almayın
Çanakkale geçilmez boşuna aldanmayın
Uyan artık milletim, düşmanı iyi tanı
Al kanlarla yazıldı Çanakkale destanı
Düşman çıkartma yapmış sağ kolumuza
Yiğitler şehit olup serpilmiş yolumuza
Şahlanan akıncılar vurdu omuz omuza
Kim varsa kafa tutan kahraman ordumuza
Ya Rab al cennetine, gül kokulu yatanı
Şehitlerle yazıldı Çanakkale Destanı
Dünyanın tuzu kuru sömürge devletleri,
Yeniden oluşturmuş gene haçlı seferi;
Anzak ile Fransız izler İngilizleri,
Pusuda çelik zırhlı donanma gemileri.
Rabbimiz göstermedi, levendime hüsranı,
Meydanlarda yazıldı Çanakkale Destanı.
Yedi düvel vatanı işgal etmeye geldi,
Bilirdi Fransızlar, Türk dünyaya bedeldi;
Gelmezdi ki, Anzaklar eğer onlar bileydi,
İstanbul ‘a giden yol önce Çanakkale’ydi.
Azgın haksız işgalci düşmanını, hep tanı,
Secdelerde yazıldı Çanakkale destanı.
Seferberlik ilanı yiğitler toplanacak,
Delikanlılar daha okul çağında ancak,
Yırtık urba altında ha dondu ha donacak,
Ayakları çarıksız omuzlarda bir sancak.
Cephanesiz azıksız kurtardılar vatanı,
Cephe cephe yazıldı Çanakkale Destanı.
Kutsal bir dava için civanlar çıktı yaya,
Toplandı on beşliler vatanı savunmaya;
Daha küçücük yaşta, doyamadan dünyaya,
Ya ölüm ya kurtuluş diye şehit olmaya.
Arşa yükseldi, asil milletimin saf kanı,
Bir mahşerde yazıldı Çanakkale destanı.
Siperlerde kaynıyor cehennem ateşi,
Şehit düşüyor topla neferin dördü beşi,
Ne mehtabı gören var, ne ayı, ne güneşi;
Bu kutsal savaşın var mı dünyada eşi.
Uyandır, gafletinden ecdadı unutanı,
İnanarak yazıldı Çanakkale Destanı.
Gelibolu toprağı oldu bir mahşer yeri,
Bir yanda Anzak’ın paralı askerleri,
Bir yanda Mehmetlerin imanlı yürekleri;
Öldü öldü dirildi, ordunun her neferi.
Ey Avrupa bakıp da tanıdın mı “hastanı”,
Hakikatle yazıldı Çanakkale destanı.
Dünyanın yüreği yine dönmüştü taşa,
Böyle girmiştiler İmparatorlar savaşa,
Vatan uğruna yandı er, onbaşı ve paşa;
Şehitlerin ruhları erdi yedi kat arşa.
Unutma! vatan için toprağa düşüp yatanı,
Bozkırlarda yazıldı Çanakkale Destanı.
İki yüz elli bin tane al-beyaz açan çiçek,
Eğilmiş secde olup her şehide çifte renk,
Ruhuna kefen bezi sırma ipeklere denk,
Gelibolu Koyu’nun bulduğu sonsuz ahenk.
Bedrin aslanları yaşamıştı bu şanı,
Yüreklerde yazıldı Çanakkale Destanı.
Çelikten imanıyla kendine siper eşti,
Göğü delen ezanla, Mehmet’im şimşekleşti,
Vurdu arslan pençeyi düşman bağrını deşti,
Nurani bir ufuktan doğdu cihan güneşi,
Bütün dünya tanıdı o yüce kahramanı,
Dirilişle yazıldı Çanakkale Destanı.
Anzak Koyu tepeden mavi suları gören,
Onlar uzak diyardan gelip canını veren,
Bağrımıza yaslanıp rahat huzura eren,
Şimdi torunlarıdır mezarında gül deren.
On Sekiz Mart günü ruhların serbest anı,
Sevdalarla yazıldı Çanakkale Destanı.
Türk’ün karşı konulmaz, o kılıç darbesine,
Müslüman’ın hiçbir güç dayanmaz nefesine;
Kanatlandı melekler Mehmet’imin sesine,
Böyle ulaşıldı şehitlik mertebesine.
Türk’ün büyük zaferi bayrağımın sultanı
Bin yılda bir yazıldı Çanakkale destanı
Kayıt Tarihi : 4.10.2015 22:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!