O güne kadar
Kömür karasından utanmıyordu
Demir silkinip atmıyordu pasını, omuzlarından
Ve gül gizlemiyordu mahcupluğunu
Bülbülün avazından...
Ne olup bittiyse o günden sonra?
Kömür karasından
Demir pasından
Aslan yarasından
“Gül kızardı hicabından”
Ve bülbül Ah-u zarından
Utanır oldu...
Ki daha o güne kadar
Barut icat edilmemiş
Ve mertlik bozulmamıştı...
Zaman çirkin yüzünü saklarken insanoğlundan!
Herkes ekmeğini bölüşürdü
“Yârin yanağından gayri”
Her şeyini paylaşırdı bir zamanlar
Bir başkasıyla..
Ve insanoğlu
Derdini efkârını dağıtırdı sadece
Dağlara taşlara
Ağaçlara
Kuşlara
Ve bir zeval gelmezdi
Kimseden kimseye!
Ki daha o güne kadar Hiroşima’ya
Atom bombası atılmamıştı
Ve radyasyonun ne demek olduğunu
Çoğu İnsan bilmiyordu
Hele ki çocuklar
Hele ki ağaçlar
Hele ki kuşlar...
O güne kadar
Demirden gövdeleri
Ve demirden kanatlarıyla
Alıcı kuşların
Gök yüzünü istila ettiğini
Hiç kimseler görmemişti...
Ki o günden sonra
Kan renginden
Tanrılar ölümün acımasızlığından
Utanır oldu...
Yedi renkli gök kuşakları bile
Yağmurlar yağmadan çıkamaz oldu
Ortalık yere..
Henüz denizlere indirilmemişti
Destroyerler
Ve ateş topları
Ölüm kusmuyorlardı
İnsanlığın üzerine...
Ki daha sanayi devrimleri bile yapılmamıştı!
O güne kadar
Cengizhanlar Asya steplerinde
At koşturur
Kılıç dokuşturur
Ve Sultan Mehmet Han
Henüz İstanbul’u Bizans’ın elinden
Almaya niyetlenmemişken
Rönesans çıktı ortaya
Bilimde ve sanatta
Çok şey öğretti insanoğluna ancak
İnsan olduğunu unutturdu...
Yazık ettiler insanlığımıza
Yazık ettiler insanlara
Ve insanı insan yapan
O güzelim sevdalara
Fevzi Cahit
Ozanca/İzmir
Kayıt Tarihi : 3.5.2010 20:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!