Kapı çaldı,
Gelen, geçmişimdi!
İçeri buyur ettim soğukkanlılıkla,
Otur, dedim usulca…
Oturdu,
Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
Devamını Oku
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
Bilir misin Gökhan Can,
Benim yasaklı kelimelerim vardır;
Cevap vermek istemediğim!
Cevap verebilmek için milyon yıl düşünmem gereken...
Korktuğum!
Yutkunduğum kelimeler!
Ve cevap verme zorunlu ise, hep yalan söylediğim...
Mesela ben...
"Nasılsın, iyi misin" sorusundan hep nefret ettim!
Beni yalana ilk teşvik eden o olduğu için...
Ama artık yasak değil...
İçinde yasağın kalkmadığı isimler de var elbette...
Ve sen...
Hayatımın en berbat zamanında çıktın karşıma...
Konuştukça, tanıdıkça daha çok sevdim seni...
O dönem siteye girdiğimde sayfasına uğradığım tek kişi oldun...
Sonra fark ettim ki, bu fasaryada da güzel şeyler olabiliyor, güzel insanlar gelebiliyormuş...
En güzel yanında, yazmanın verdiği o heyecanla "oradan oraya koşturmamandı"...
Nedendir bilmem, çok sevdim bu "olgun" halini...
Seninle çalışmak, paylaşmak çok güzeldi...
Sen şiire şiir yazdığını sandın belki...
Ama... Sen sadece şiir yazmadın!
Çocukluğum, gençliğim olarak konuştun benimle...
Umudu yeşerttin!
Unutmak diye bir şey olmadığını...
Bıraktığın yerden devam edilebileceğini gösterdin...
Lütfen, hep kendin kal!
Çünkü; "kendin olabilmek, kendin kalabilmek çok zor bu alemde..."
Senin son cümlen, benim ilk cümlem oldu artık...
"Başlayalım mı, ne dersin?"
Sevgilerimle...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta