SUYA DAMLALAR/FEV
Gül Hırsızı
Cumhuriyetin yıldönümü kutlanmasını yasakladılar. Biz yine de kutladık.
Atayı anmamızı da yasaklar bunlar. Ne zamandan beri söylemiyorlar mı?
“Nedir bu her yıl, her yıl anma? .. Bıktık…”
Biz günde beş vakit ezan-ı Muhammediye’yi dinlemekten bıkmadık.
Kutlu doğum haftasını da kutluyoruz…
Peki bu ülkeyi yoktan var eden, Cumhuriyeti kuran, onun yeşerttiği topraklar üzerinde egemenliğini sürdürenler neden yadsıyorlar kurtarıcılarını?
Olsun, yadsısınlar, yasaklasınlar. Yüreğimizde perçinlenmiş olan sevgisini de söküp alamazlar ya Atamızın.
Bu hafta Atatürk’ü anma haftası. “Kurban bayramı nedeniyle onu da karambole getiririz” diyenlere inat ben daha dünden başladım Atamı anmaya.
Ne yapabilirdim bunun için?
Bir tek gül kopartır, götürür Atamın heykelinin ayak ucuna bırakırdım.
Yarım yamalak bildiğim Fatiha’yı Türkçe okuyarak toprağının, ışığının bol olmasını dilerdim.
Bu amaçla çıktım yola. Önce bir yerden bir gül bulmalıydım. Bir çok gül gördüm bahçelerde. Kıyamadım hiç birini de kopartmaya.
Umutsuzluğuma tanık olan bir ses:
“Hişt hişt! ..” dedi.
Sağa sola baktım, kimseler yok.
“Benim ben! Gül’üm ben. Tam karşındayım,” dedi ses.
Evet, oracıkta bir gül vardı. O muydu konuşan? Konuşan bir gül! Şaşırdım.
“Şaşırma,” dedi. “Gül arıyorsun değil mi? ” diye ekledi sonra.
“Evet,” dedim.
“Ne yapacaksın gülü? ” diye sordu.
Tasarımı anlattım.
“Anladım…” dedi. Demek Atam için arıyorsun.”
“Evet… dedim.
“Öyleyse kopart beni,” dedi.
“Kıyamam,” dedim.
“Kıy kıy…” dedi. “Bir değil bin gül feda olsun atamıza.
Elim titreyerek dalından koparttım gülü.
Kopardığım an öldüğünü sandım onun. Oysa ölmemişti. Konuşuyordu. Çok da keyifliydi üstelik.
Heykelin oraya kadar gülüşerek yol aldık.
Onu heykelin dibine bırakırken:
“Burada yalnızlıktan canın sıkılacak,” dedim.
“Yok sıkılmam. dedi. Hem neden yalnız olayım ki, Atam’ın yanındayım. Kurtarmakla kalmadı, yıllarca bekledi bizi. Şimdi de ben onu beklerim.”
Bir tuhaf oldum.
Canım gülüm!
Gözümden sızan bir damla yaşı gördü. Beni avutmak istedi. İşi şakaya vurdu.
Haydi haydi, git artık buradan, dedi. Sen görevini yaptın. Bak öreceksin, daha bir çok cumhuriyet çocuğu ellerinde güllerle gelecek. Gül bahçesine döndürecekler burayı.”
Arkam sıra takılmaktan da kendini alamadı.
“Gül hırsızı! ”! diye seslendi. Dönüp baktım ona. Gülümsedim. Gül de gülümsüyordu.
*
Onca çalınacak şey varken, bir güle gönül indirmiştim. Biz böyleydik işte. Oysa bu topraklar üzerinde haketmedikleri şeyleri çalan o kadar çok insan vardı ki?
Özgünlükleri çalan…
İnançları çalan…
Yurdumun yer altı yer üstü zenginliklerini talan eden…
Bunları yapanlardan olmadığıma sevindim.
Gül hırsızı olduğuma sevindim.
Kayıt Tarihi : 14.11.2011 16:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!