1954 - 22 Haziran 2007..
Bugün aramızdan ayrılışının ikinci yıldönümü… Bu kadar erken gitmekle iyi mi ettin kötü mü, bilemiyorum Sevim! Niyeydi bu aceleciliğin? Yaşanacak onca şey varken, bir anda sırtını dönerek her şeye… Hayallerine, sevgiye, aşka dair özlemlerine. Tanrı nın hep iyi kullarını erkenden yanına aldığını düşünürdüm... Aklım karıştı, yanılmışım! Artık iyileri de kötüleri de zamansız alabiliyormuş...
Güzel dost, can arkadaşım; buralara bahar geldi... Her yer yeşillendi, cıvıl cıvıl, bir görsen! Oralarda aynı mı? Sahi, neden bilmediğin bir dünyaya gittin, bir başına..? Şart mıydı oradaki cennete koşman..Buradaki yetmedi mi? Nasıl bir cennet ki, bunca sevenini, sevdiğini bırakıp gidebildin? Bir başına ne yaparsın, ne edersin oralarda...Yoksa gizli sevenlerin mi var..?
Sevim, bazen öyle çekilmez oluyor dünya, öyle nefessiz kalıyorum ki...Nereye baksam kir pasak...Nereye elimi uzatsam yalan riya! ..İnsan korku ile yaşayabilir mi..Yaşam, korkulur hale geldi..Ömür mü geçer böyle? . Artık bir adım, bir saat sonra ya da akşamdan sabaha, ne olacağı belirsiz hayatlar...! Sıkı bir dişlinin dişleri arasında kalmış gibiyim! Ne insan insanlığıyla kaldı ne yaşam yaşamlığıyla, ne de dostlar dostluğuyla... Yoruldum be can, yoruldum! Zaman zaman yanına gelmeyi düşünmedim değil hani..Ah be Sevim, ah be iki gözüm! ..Kızıma kıyamam ki! O henüz yavrucak... Bir başına bırakılamayacak kadar ana kuzusu..
Sen gittin;
Devran döner
Âlem döner
Dost döner..
Gittin;
Fevrim döner
Serim döner
Fır döner..
Gittin ya;
Gül susar
Ben kusarım içime..
Barbaros parkı da öksüz kaldı. O gün bugün gitmedim, gidemedim bir daha... Gitsem de, aynı tadı alamam ki... İçimden gelmiyor, ayaklarım götürmüyor beni oraya!
Bazen grup paylaşımlarımızdaki esprilerini özlüyorum. Mesela, sabahları grup paylaşımlarımızda: İnci bacı, aç bakalım şu kirli çıkın bohçanı... Bakalım, neler var bugün! diye takılan arkadaşları... Ardından senin bohçadan sıcağı üstünde şiirler çıkarışın, sabah günaydınları... Hem bana söylediğin, yapmaya söz verdiğin onca söz vardı... Niye sözünde durmadın Sevim? Sen sözünün eri biriyken, niye verdiğin sözleri yerine getiremeden gittin? Sen ki, iliklerine kadar seven kadın, niye..? Biliyor musun can, senin kadar sevdiğim bir iki dostu da kaybettim gıyabında! Öyle çetrefilli beyinler, öyle hasta ruhlar var ki yanımızda yöremizde, göremediğimiz! İşte bu ruhsuz benlikler temiz dostlukların yaşamasına tahammül edemiyor, mutlaka acıtacak bir gerekçe buluyor, batırıyorlar eğreti dikenlerini, kanatarak...Adam gibi adam, onurlu dostluklar, sevgiler emek ister, özen, özveri ister derdik, sohbetlerimizde seninle. Şimdi sensiz kaldığım bu evrende, söylediklerimizin arkasında, çabasındayım ama...İşte o ama lar ömür törpüsü..!
Bir gelsen..Geliversen;
Gül dirilir..
Düğün eder şebnemler, tan vakti
Sevim diye..
Dalsız ağaç, yapraksız dal olur mu can? ...
Nur içinde yatasın gülüm...
Refika Doğan - 22 Haziran 2009
Refika DoğanKayıt Tarihi : 25.6.2009 05:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Can kardeşim, dostum, arkadaşım; merhum Sevim Erdoğan Tezel' e...

Gül susar
Ben kusarım içime..
Vefa budur işte...
Hiç unutmamak sevdiklerini...
Bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum Sevim için...
Mekanı cennet olsun.
Dostu unutmayan yüreğe
Teşekkür ve sevgilerimle
Devran döner
Âlem döner
Dost döner..
Gittin;
Fevrim döner
Serim döner
Fır döner..
Gittin ya;
Gül susar
Ben kusarım içime..
Bir gelsen..Geliversen;
Gül dirilir..
Düğün eder şebnemler, tan vakti
Sevim diye..
Dalsız ağaç, yapraksız dal olur mu can? ...
Nur içinde yatasın gülüm...
**Dostluk,vefa, bence ölümü yenmiş.Dostu unutmayan güzel yüreğinizi kutlarım,saygılarımla..
TÜM YORUMLAR (9)