Gül Dalı Sen/sizli
ağıtlar birleşir meclislerde, gözyaşları yeniden
uç beylerin fermanları okunur vatan toprağında
umutlarla sırtımızı yasladığımız koca çınardan
yiğitliğin tanımı yazılır, ölüm kucaklanır artık
çilesi çekilmiş ömrün soğuk yanı gizlendi sende
ağırbaşlılığın başköşemizde, vakur duruşunla
koşarak sana doğru gelen vuslat bergüzar
kekik kokularına sarıldı usulca, yol alır artık
bakiye taşınan çabanın efsanesi okunur tarihte
bereketi toplayan şafak, gebedir doğan güneşe
mermer serinliğinde ardıç gölgelik dindirir ağrını
hanelerde evlat acısı çok, anne ağıtları var artık
süngü yemiş cesaretin salınır dost yüreklere
bengi su ile beslediğin can evin, dergah önünde
sevgileri beleyen sıcak elin uzanır gül dalına
meşakkatli bu yolda, ana sütün helaldir artık
gözden akan sicim yaş olsa da dinmez acı
umuda düş, mahşere yolculuk olur bu son gidiş
nazenin hafifliği üzerinde görev aşkıyla
kırık ellerimiz senden sonra hüzün toplar artık
meskendir şehidime her koyak, saklı zamanda
nerede bir höyük görülse yasta dağlarım
sinelerde mayalanır kor ateş zemheri ayazda
bu topraklara yiğitliğin mührü vurulur artık
sözün bittiği yerde kelimeler düğümlü boğazda
kavgalardan geldiğimiz gün, düğünümüzdür
otağını kuran erenler doruklardan duyurur sesini
zamana meydan okuyan dava, mirastır artık
gün dayanma, gün çalışma günü cenk meydanında
feryat, yürek mahzenini boğar geç kalınmışlık da
avucumuzdan kayan ömür eriyen kar suyunda
milyonlarca alperen yeniden doğar, seninle artık
İlkay Coşkun
30.07.2012
Kayıt Tarihi : 30.3.2015 12:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!