Gül Bahçesinin Son Gülü
Evvel zaman içinde ülkenin bir yerinde
Bir güzel kız yaşarmış kasabanın birinde
Hikâye benim değil, uydurmadım ben serden
Bir hayli zaman önce okumuştum bir yerden
Boyu posu, endamı değil öyle sıradan
Hurilerde ne varsa ona vermiş Yaradan
Öyle güzel ki yüzü aratmazmış goncayı
Adeta kıskandırır gökte güneşi ayı
Onun bu güzelliği destan olmuş dillere
Belki yedi düvelde taht kurmuş gönüllere
Duyan duymayan gençler onun peşine düşmüş
Zengin, tüccar, prensler kasabaya üşüşmüş
Nice delikanlılar sevdasından erirmiş
Kız kimseyi istemez geleni gönderirmiş
Bu şehirde yaşayan bir delikanlı varmış
Kızı göreliberi dünya başına darmış
Zengin falan da değil, sıradan bir yiğitmiş
Kızın güzelliğine onun da aklı gitmiş
Bir şans da o denemiş, gidip kızı istetmiş
Bu gururlu güzel kız, bu genci de reddetmiş
Delikanlı bir zaman küsmüş aşka sevdaya
Şehri terk edip gitmiş uzak bir kasabaya
Bu yeni kasabada kendine bir iş kurmuş
Küçücük bir tezgahta halı kilim dokurmuş
Bir kız bulup evlenmiş, zaman geçmiş aradan
Pek sıkıntısı yokmuş öyle puldan paradan
Derken iki de çocuk, devam ederken hayat
Bir gün yapmak istemiş, birkaç günlük seyehat
Arabasına binmiş, birkaç şehir dolaşmış
Derken eski yurduna kasabaya ulaşmış
Eski tanıdıkları görmüş hasret gidermiş
Bir yandan güzel kızı hayli merak edermiş
Sormuş, bir güzel vardı, kimseyi beğenmezdi
Her geleni reddeder, aşka boyun eğmezdi
Demiş, ona ne oldu? evlendi mi, durur mu?
Gururundan yaptığı köşkünde oturur mu?
Evlendiyse kiminle, acep nasıl birisi
Çok yakışıklı mı? Hangi şehrin prensi
Demişler, evlendi o, bak şu evde yaşıyor
Evlendiği adama herkes bakıp şaşıyor
Bu adam bir gün sabah gitmiş onu görmeye
Evden kimler çıkacak başlamış beklemeye
Biraz sonra aniden ev kapısı açılmış
İçerden dışarıya yaşlı bir adam çıkmış
Şişman göbekli biri, saç kalmamış başında
Kambur çıkmış, nerdeyse kızın iki yaşında
Sormuş orda birine bu mu kızın kocası
Evet ya, o demişler, bir caminin hocası
Adam dayanamamış, gidip kapıyı çalmış
Kadın açmış kapıyı, onu avluya almış
Bir zamanlar aşkından memleketi terk ettim
Aşka sevdaya küstüm, çok uzaklara gittim
Nice delikanlının aklını dağa saldın
Söyle sana ne oldu, sen bu adama kaldın
Söyle bizde olmayan ne buldun bu adamda
Şimdi o yüreciğin ezilmiyor mu gamda
Kız demiş ki adama, ey aşkımın bülbülü
Gir şu gül bahçesine, getir en güzel gülü
Yalnızca bir şartım var, hep ilerleyeceksin
Daima ileriye, geri dönmeyeceksin
Öğren bu hikâyenin günah ve sevabını
Ondan sonra söylerim sorunun cevabını
Adam girmiş bahçeye, bakmış kızıl bir gonca
İlerde bir sarı gül, tam ona uzanınca
Az ilerde bir pembe, bakmaya doyamazsın
Önünde bir başkası, almaya kıyamazsın
Hangisini almalı, şaşırmış şunu, bunu
Hep ileriye gitmiş, gelmiş bahçenin sonu
Bahçenin en sonunda sadece bir gül kalmış
Adam bakmış mecburen bu kalan gülü almış
Artık yolun sonunda adam hayli üzülmüş
Çünkü kopardığı gül, soluk, cılız bir gülmüş
Yaprakları buruşmuş, kokusu çoktan bitmiş
Gülü alıp doğruca kızın yanına gitmiş
Kız bir adama bakmış, bir de bakmış bu güle
Acı bir gülümseme, şu sözler gelmiş dile
Demiş ey güzel adam bana mutluluk haram
İşte bu olay gibi benim bütün maceram
Zaman akan bir ırmak, asla geri gitmiyor
İnan ki son pişmanlık hiçbir fayda etmiyor
Girdim gurur seline, devran hep böyle sandım
Fırsat geri dönmüyor, bilemedim, aldandım
Hep erişmek istedim iyinin iyisine
Sonunda razı oldum gördüğün gibisine.
ALİ UYGUN-GÖNEN
Ali UygunKayıt Tarihi : 16.1.2006 19:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)