Gül bahçesi…/Öykü Şiiri - Fulya Çelikbilek

Fulya Çelikbilek
68

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Gül bahçesi…/Öykü

Ne kadar çok seviyordu her şeyi ve içinde gezindiği rengarenk çiçekleri olan gönlündeki sevgi bahçelerini.
Her sabah, güneşle gelir, bahçesinden kucak dolusu çiçeklerini toplar, güne dağıtırdı.

Bu gün de gün ışığıyla beraber geldigi gönül bahçesinden, yolda gördüğü ağlayan çocuğa bir çiçek kopardı en güzelinden. Sokağın köşe başında oturan, yılların yaşlatmadığı Mari teyzeyi de unutmamıştı. Yan komşusuna da çiçek götürmeliydi. Oğlu askere yeni gitmişti, daha tazeydi yarası... Bütün sevdiklerine bahçesinden çiçekler topladı ve dağıttı.

Her zaman başka gönüllerde ki sevgi bahçelerini hep merak ederdi. Karar verdi bu gün başka gönüllerde ki sevgi bahçelerini de gezecekti...

Gezdikçe üzüldü... Gezdikçe sevindi...

Gönüller gördü çiçeksiz, gönüller gördü solmuş, gönüller gördü çiçekleri unutulmuş; gönüller gördü kıskandı çiçeklerini...

Geri dönerken yolunu şaşırdı. Bilmediği bir yolda ilerlerken, karşısında bunca zamandır rastlamadığı bir bahçe çıktı. Etrafına bakındığında, sanki bütün yollar bu bahçede birleşiyordu. “Hangi yoldan gelsem, er geç bu bahçeye çıkardım” diye düşündü. Gördüğü manzara diğerlerinden değişikti. Kendi bahçesi gibi her şey yerli yerinde, çiçekler düzenli ve bakımlı değildi. Bahçenin ortasında şimdiye kadar görmediği güzellikte çiçekler vardı. Etrafları dikenli çalılarla sarılmıştı.
Her rengi ayrı bir güzel olan çiçeğe erişmek için dikenli çalıları aşması lazımdı. Bir süre bahçe kapısında durduktan sonra dayanamadı kendisine yabancı olan bu sevgi bahçesindeki çiçekten hiç olmazsa bir tanesini koparmasa bile koklamak arzusu duydu. Bahçe kapısına elini uzattı. Sahibine sormalıydı. Bu çiçek hangi sevginin çiçekleriydi acaba? ...

Tam bahçe kapısını açacaktı ki, yanı başında, yüzü, yılların yorgunluğunu gösteren bir Bekci belirdi. Selam vermesine fırsat vermeden konuşmaya başladı. Sanki soruları anlarcasına “Sen bu bahçeye girmeye mi karar verdin? girmeden önce iyice bir düşün. Çünki bu bahçe sana acı verir, canını yakar. Bu çiçeklerin toprağı serttir, sulaması zordur, ellerini kanatır dikenleri”. Bir an sustu. Sonra iç çekerek devam etti. “Buradan kopardığın çiçeği sevdiklerine veremezsin sende kalır. Sadece sen koklayabilir, sen yaşatabilirsin ellerinde, göz yaşlarınla. Sen büyütebilirsin acılarınla”
Söyleyecekleri bitmiş tam gidiyorken geri döndü. “bu bahçenin içindeki çiçeğin adını da senin vermen lazım bunu da unutma. İyice düşün ve öyle aç bahçenin kapısını” dedi ve kayboldu...

Kararsız kalıp kapıdan uzaklaşmak istedi bir an. Fakat bahçeden gelen nadide çiçek kokuları, onu bahceye çekiyordu. Hele içlerinden bir tanesi o kadar güzeldi ki, her şeye rağmen onu koparmak arzusu üstün çıktı…


İçeri girdi korka korka. Bir an durakladı. “Çiçeklere ulaşmam için bu engelleri aşmam gerekiyor” diye düşündü. Azimliydi 'olsun' dedi kendi kendine “aşarım.“ Attığı her adımda dikenler batıyor, her canı yandığında yüreğinde yaralar açılıyordu. Ne zaman geri dönmek istese, çiçeğin kokusuna ve güzelliğine dayanamayıp dönmekten vazgeçiyordu. Bu açıların içinde; bu sevgi çiçeğinin verdiği mutluluk ister istemez gülümsetti. Evet, onu gülümseten sevgi çiçeğine bundan sonra Gül, gülü bulduğu bu bahçenin ismine de aşk diyecekti...

İçindeki isyanlara dayanamayıp bahçeden gitmek arzusuna kapıldığ ında,
aşk bahçesine gelen yolların, her seferinde birer birer azaldığını gürüyordu. Çok az yolu kalmıştı geriye dönmek için. Batan dikenlerin verdiği acılardan, attığı adımlardan, engelleri aşmaktan da yorulmuştu. Sevgi çiçeğine o kadar yakındı ki artık nerdeyse eline uzatsa tutacaktı…
Tam o anda, bahçenin bekcisi yanına geldi…Üzgün ve kızgın. “Son kez uyarı yorum seni. Yetmedi mi çektiğin acı? Bırak! senin sevgi çiçeğin orada kalsın. Koparma! almak isteme. Tatma! Gül´ün elleri kanatan tadını”.dedi ve soluklandı etrafina söyle bir bakındı. “Bak! Etrafına, senin gibi kokusuna, çekiciliğine dayanamayıp bu bahçeye gelenlerin, gülleri koparanların hallerine bak ve öyle karar ver. Hâlâ koparmak ister misin? ”...

Aşk bahçesinin içinde gezinenlere baktı. Bazılarının ellerinde, daha yeni kopardıkları güller vardı. Bazılarının ise, solgun yüzleriyle beraber gülleri de solmuştu ellerinde. Onlar, gülün güzelliğine kananlardı. Palyaçoluk yapanlar vardı güllerin önünde. Aşk bahçesinden çıkacak yolu kalmayanlar ise, bir köşeye sinmiş, boşluklara bakar olmuşlardi...

Döndü, geriye baktı. Sadece bir yolu kalmıştı artık dönmek ve bu bahçeden çıkabilmek için. İçini acı bir burukluk kapladı. Aşk bahçesi adını verdiği yeni bahçesinde karar anıydı. Ya geri dönecek son şansını kullanacak, ya da burada kalacaktı.
Gül`e ulaşmak, koparmak için çektiği acıları, kor gibi yanan kalbini düşündü. Her şeye rağmen mutluydu…

Elini güle uzattı…

28.04.2006

Fulya Çelikbilek
Kayıt Tarihi : 6.5.2006 16:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fulya Çelikbilek