Gül Arda Şiirleri - Şair Gül Arda

Gül Arda

Boş sokaklarda küçük bir kız yürüyordu.Sırtındaki çantanın ağır olduğu belliydi.Onu birkaç metre geriden takip eden onaltı-onyedi yaşlarındaki genç bu küçük kıza yetişmek istercesine adımlarını sıklaştırdı.Ona doğru yaklaştı.Hafifçe eğilip küçük kızın yüzüne baktı.Küçük kız, kendisine bakan bu genç adamı görünce, korktu önce.Ama hemen sonra o da bu genç adama baktı ve gülümsedi.Biraz hiç konuşmadan yürüdüler yan yana.Sonra bir ara adını sordu genç adam küçük kıza.”Tuğçe”dedi küçük kız usulca.Hüzün vardı gözlerinde.Mevsim kış,hava soğuk olduğu için yüzü yarıya kadar atkıyla kapalıydı küçük kızın.Ama yine de belliydi.Hüzün vardı gözlerinde ve dudaklarında nedenini bilmediği çarpık bir gülümseme.Az ileride soğuktan titreyen ve kayıtsızca sağa-sola koşturan bir köpek gördü ve “Kardeşlerini arıyor herhalde”dedi küçük Tuğçe. ”Neden annesini değil,sahibini değil de kardeşlerini? ”diye aklından geçirdi,ama sorgulamadı genç adam.”Evet”dedi sonra -biraz da geçiştirmek istercesine-“Evet,herhalde.”Sonra evinin nerede olduğunu sordu küçük kıza.”Daha çok var”dedi küçük Tuğçe. “Çantanı almamı ister misin? ”diye sorulduğunda ise,gözleri “Evet”diyordu ki,ağzı “Hayır”dedi “Teşekkür ederim.”Sonra o da genç adama sordu nerede yaşadığını.Bir an durup düşündü genç adam.Nerede yaşıyordu? Kimdi? Nasıl biriydi? Hiç bir şey hatırlayamıyordu.Şuursuzca dolaşırken rast gelmişti bu küçük kıza.Daha da kötüsü, hala şuursuzca dolaşıyordu aslında.Ve bu küçük kızı evine kadar bırakmak istiyordu nedense.Küçük kızın durumu anlamasını istemedi.O da küçük Tuğçe’ ya “Daha çok var”dedi.Kaç kardeş olduklarını sordu sonra.”Üç kardeştik”dedi küçük Tuğçe.”Kardeşlerine ne oldu? ”diye sorulduğunda ise,gözleri buğulandı,titrek bir sesle:”Artık yoklar”dedi, “Öldüler! ”Bu üzücü cevaptan sonra bir şeyler hatırlamaya başladı genç adam:Onun da bir kızkardeşi vardı.Ve şimdi, telaşlı köpeği gördüğü zaman, küçük Tuğçe’nin neden hemen aklına”Kardeşlerini aradığının” geldiğini anlamıştı.Çünkü kendisinin aklına da hemen kendi kardeşi gelmişti.Ve bacaklarında bir acı hissetti o an.Gözlerini açtı sonra!
Bacaklarının üzerinde gerçekten de bir ağırlık vardı.Enkaz altında kalmıştı çünkü.Tarih 17 Ağustos 1999’du,büyük bir deprem olmuştu,evleri yıkılmıştı ve o enkaz altında kalmıştı.Bunun gerçek olup olmadığını anlamak için gözlerini kapattı bir daha ve kapattığı an küçük Tuğçe geldi gözlerinin önüne.Küçük kızkardeşi Tuğçe! Hüzün vardı gözlerinde yine.Ve dudaklarında nedenini bilmediği o çarpık gülümseme.Gözlerini açtı sonra ve “Yardım edin,buradayım! ”diye bağırdı birileri duyar umuduyla.Bir kaç zaman sonra bulundu ekipler tarafından.Ağır yaralıydı,ama yaşayacaktı.
Onu hayata bağlayan,Küçük kızkardeşi Tuğçe’nin hayali olmuştu.He bir de,aslında kardeşlerini değil de,enkaz altında kendisini arayan köpeğin,Kurtarma ekiplerinin köpeğinin hayali…

Devamını Oku
Gül Arda

İntibah'ı okudunuz mu? Namık Kemal'in İntibah`ını? Ben okudum.Çamlıca'yı ilk kez onun gözleriyle gördüm ve şöyle dedim:Bir şehir bu kadar mı güzel olur? Çamlıca bir cennetti onun tasvirleriyle,Çamlıca Suyu Ab-ı hayat tabir-i caiz ise...Yeşilin her tonunu görmüştü orada Namık Kemal.Bende gördüm onunla beraber binbir çeşit yeşilini.Ve biraz aşağıya bakınca da mavisini.Ve mavisindeki Kız kulesini...Peki Kız kulesine ilk kez kaç yaşında aşık oldunuz? Bakın farkındaysanız aşık mısınız diye sormuyorum bile,çünkü biliyorum,mutlaka aşıksınız.Ya da en azından hayran...Eğer hayran bile değilseniz bu güzelliğe,bir göz doktoruna danışın derim naçizane...Ben beş yaşlarında falandım ilk aşık olduğumda.Onu ilk görüşüm,yada ilk kez bu kadar dikkatli bakışım bu zamanlara rastlar çünkü.İlk görüşte aşk yani benimkisi.Gerçi pek çok şair ve yazar ondan bir kadın diye bahsediyorken,bir kızın ona aşığım demesi,size ne kadar normal gelir bilmiyorum ama,ben ona da Turgay Fişekçi'nin gözüyle bakıyorum. “Bir anne”diyor Turgay Fişekçi ona “Sanatta Kızkulesi”adlı şiirinde.
Bir annedir Kızkulesi
Elinde fırından yeni çıkmış
Yanmış şeker ve un kokan bir kekle
Yanımıza gelir akşamüstleri...
İşte ben bu yüzden aşığım ona.İçine şiirimi koyuyorum; onun dediği gibi.Müziğimi,gizli sözlerimi,özgürlüğümü,herşeyimi.Çünkü biliyorum,kucağında hepsine yer var gökkentlerde olmayan kadar.

Devamını Oku
Gül Arda

“Vatanını özlemez mi? ”diye düşünülmeksizin koparılır dokuz boğumluk kamış,sazlıktan,”vatanından”.Sonra birinci boğumu yarım,diğer yedi boğumu tam açılır kızgın şişle.Acır da bırakırlar son boğumu kendine.Mevlana’nın Mesnevi’si 26 bin beyittir; neyin altı ön yüzde,bir arka yüzde deliklerinin arası 26’da bir.Şiş kızar yine delikleri açmak için.Gerçi kamış da kızar ama,sabreder ney olup neyzenin eline gidene kadar.Ucuna da fildişi başpare takarlar.Bir de bilirler ağlar derdinden ney,çatlar ağlamaktan.Ağlamasına bir şey yapamazlar da,çatlamasın diye iki ucuna gümüş bilezik geçirirler; parazvane derler adına.Sonra neyzen,alır eline,ortak olur neyin derdine.

Devamını Oku
Gül Arda

TATLI RÜYALAR

Gece kafamı kaldırıp gökyüzüne baktığım an,seni görür gibi oldum. “Ölenlerin yıldızı kayar”derler,ama seninki hâla oradaydı.Hatta sen oradaydın…Nereden biliyorsun deme.Oradaki en parlak ve en güzel yıldızın senin yıldızın olduğunu biliyorum.Gözkırptın oradan bana gülerek.Bakmak istemedim,gözlerimi yumdum önce; ama biliyordum.Sen o her zamanki inatçılığınla ve muzip gülüşünle oradaydın.İnatla gözkırptın iki-üç kez.Sonunda ikna ettin beni gökyüzüne ve sana bakmaya.Gülüyordun halâ.Zaten her zaman ışık vardı gözlerinde.Ve dudaklarında seni asla terk etmeyen bir gülümseme.Sen gülünce,ben de gülerdim her zaman.Ancak bu kez gülemiyordum.Korkuyordum çünkü.Güneşin doğacağından,ışığıyla seni kıskandıracağından,daha da önemlisi,seni kaybedeceğimden korkuyordum.Durup düşündüm bir an.Güneşin doğmasına daha çok vardı.Yanına gelmek,elini tutmak istedim,yüzün asıldı.Sonra güneş doğdu,ve seni kaybettim.Seni ikinci kez kaybettim! İkinci kez,yaşlarla doldu gözlerim.
Ama,uyanıp etrafıma baktım ki,hepsi rüyaymış.Sen ölmemişsin ve ben seni ne ilk,ne de ikinci kez kaybetmemişim.Hatta yanında uyuyakalmışım.Gülme! Bizler de rüya görürüz bazen.Gerçi bu rüya değil,olsa olsa kâbus olur.
Gitmek zorundaydım artık.Çok isterdim kalmayı yanında,inan bana.Sonra küçük bir öpücük kondurdum yanağına.Sonra da geri döndüm gökyüzündeki yerime usulca…Çünkü,biliyorsun,gökyüzünde olan; bendim aslında…

Devamını Oku
Gül Arda

Her çiçek güzeldir elbet. “Allah özene bezene yaratmış”derler ya hani,işte öyledir çiçekler.Allah her birini özenle yaratmış,dünyayı güzelleştirmekle görevlendirmiştir. “Bu çürümüş kemiklere kim can verecek? ”inkârının ve yoktan var oluşun en açık göstergesidir,her karakışta çıplak kalan ağaçların her baharda yeniden canlanması,rengarenk süslenmesi.İşte peygamber efendimiz de böyle bir karakıştan sonra,bu güzeller güzeli Nisan ayında dünyaya gelmiştir; dünyayı güzelleştirmekle görevlendirilen bahar çiçekleri misali.Ama “gül”farkıyla.Dedim ya başta,her çiçek güzeldir dünyada.Ama güller,bir başka güzeldir.İç içe geçmiş o güzel yaprakların her biri,o mübarek insanda bütün o güzel huyların ve davranışların bir araya toplandığının göstergesidir bence.Ne kadar güzel geliyor değil mi düşününce?
Görünüşüyle,kokusuyla,kısacası her şeyiyle farklıdır gül diğer çiçeklerden.Peygamberimiz de öyledir işte.Biz Hz.Muhammed’in ümmetiyiz,her İlahi dini,her peygamberi severiz elbet; her çiçeği sevdiğimiz gibi.Ama iyi biliriz güllerin kıymetini,güzelliğini.İşte bu yüzden belki de,şaşmamak gerek peygamberimizin en sevdiği çiçeğin “gül”oluşuna.Ve tabi simgesinin de.Ne der Su Kasidesi’nde “O’nun bir gül olduğunu ve bin tane gül bahçesine gül verilse onun gibi bir gül daha açılmayacağını”anlatmak için Fuzûli,
Suya versün bağban gülzari zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek verse bin gülzare su
Bu sözden sonra,biliyorum ki her şey boş söyleyeceğim,ama yine de söyleyeceğim.Belki Fuzûli gibi bir Su Kasidesi yazamayacağım.Belki de Süleyman Çelebi gibi bir Mevlid daha,farkını anlatmak için.Ama söyleyeceğim kendimce bir şeyler.Ve şükür edeceğim her zaman yaptığım gibi Yüce Allah’a,bir kez daha.Bana bu güzel peygamberin ümmetinden olmayı nasip ettiği ve her zaman şükredecek aklı verdiği için…

Devamını Oku