Gülün tam ortasında ağlıyorum
Her akşam sokak ortasında öldükçe
Önümü arkamı bilmiyorum
Azaldığını duyup duyup karanlıkta
Beni ayakta tutan gözlerinin
Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Devamını Oku
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Cemal Süreyya demek yeterlidir bence
Bu üsmi söyleyince
O gelir aklıma
Şiirleri kadar samimi
Şiirleri kadar yakın insana
Cemal kiKazım Demir
Gözlerin azalması: Sevgilinin bakışlarından günden güne mahrum kalış...
Ellerin beyazlığından korkmak: Bir azize kadar saf, tertemiz bir insan karşısında kendisini zayıf ve kirli hissetmek, onu tamamen kaybetmek korkmak.
Ellerin istasyonda tren olması: Sevgilinin bir istasyonda veda etmesi ve kavuşma ümidinin de bir istasyonda bekleyişe kalması...
Bazen istasyonu bulamayan bir adam olmak: Sevgiliye hangi istasyonda ve ne zaman kavuşacağını bilememek, ona kavuşma yollarını bulamamak, aşkına dönmek...
Zurna ucunda çingene: Çalgılı çengili ortamda yetinmek zorunda bırakıldığı sıradan kadınlar, kızlar...
Bir gülün sokağa düşmesi: Bir genç kızın sokağa düşmesi...
Avunmak ya da yardım amacıyla şairin onu tutup kaldırması, ekmek gibi kutsal bir nesneyi öpüp başa koyarcasına ona saygınlığını hissettirme ve kadınlık şerefini iade etme çabası...
Gülün tam ortasında ağlamak: Gülün tam ortasında olan ya arıdır, ya da kelebek... Erkekler için kelebek benzetmesi pek uygun olmadığından ve bu gibi âlemlerde kelebeklik yapılmadığından, olsa olsa arılık yapılabilir. 'Arı, bal alacağı çiçeği bilir.' derler. Bunun yanı sıra, gül bülbül olayı da var. Fakat bülbül, gülün ortasında yer almaz. Dalına konar. Ona uzakça bir yerden ilan-ı aşk eder. Şairimiz, kadının kızın rahatça bulunabileceği bir yerde, hiç bir sıkıntısı yok ama kaçan trenin peşinden bakmakta ve ellerinden ayrılan beyaz elleri tekrar tutabileceği istasyonu bulamamanın acısını çekmekte...
Alakası yok. Aksine; yaşadığını sanmakta olduğu bir âlemdeki sıkıntısı... Ne âlemi diyorlar o âleme? Şöyle çalgılı çengili...
Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer antolojidir vesselam. :))
Gözlerin azalması, ellerin beyazlığından korkmak, ellerin istasyonda tren olması, bazen istasyonu bulamayan bir adam olmak, zurna ucunda çingene, bir gülün sokağa düşmesi...
Önemli olan bu saydıklarım. Bakalım bu deyimlerin anlamlarını kimler bulabilecek!
Çok kolay aslında...
Gülün tam ortasında olan ne? Neden orada? Neden başka çiçek değil de gül? O, sözcüklerle oynamayı seven bir şair.
Neden belli bir gül değil de herhangi bir gül?
Haydi arkadaşlar okula!..
Şairin, çocuğuna nasihatidir; hani 'Senin teg nâzenîne nâzenîn işler münasiptir' der. Bu söz, 'Zarif insanlardan zarif işler beklenir' demenin şiircesidir.
Çevrenizde görürsünüz, bazı kişiler vardır, nazenin ve zarif işler yaparak toplumda bir yer edinir, adını belli eder. Ondan beklenen her vazifeyi bu çerçevenin içinde görür, ona göre düzen ve tertip alır, ona göre tavır geliştirir. Ruhunda zarafet olan insanlar kavga gürültü ile uğraşmaz, küfür yahut kişisel haklara saldırı olmadıktan sonra kimin ne dediğini hesap etmez, işine bakar, enerjisini iyi şeyler yapmaya harcar. Yaptığı iş için kimseyle cebelleşmez, didişmeye harcayacağı zamanı yoktur, işinin her safhasında iyiyi ve güzeli hedefler. Çünkü bu minvalde yapılan işler kendiliğinden zarafet kazanır, insanlığın hayrına olur ve iş sahibi ayrıca zarafet kaygısı taşımaz. Ulaşılmak istenen güzel işler, biraz da kişiye mahsus seciye ile, ahlak ile, tabiat ile bütünleşir ve onun kimliğini yansıtır. Eskiler 'Zarafet zekânın tellalıdır' derler ki doğrudur. Çünkü zarif insan mesaisini neye harcayacağını bilen, her işinde zarif davranan insandır. İ.Pala
Onur Ablamız hoş geldin sefalar getirdin.Umarım O nazik kalbini kıran olmaz bir daha.Sevindim:)
O üslubun var ya, nasıl gizlersin bilmem. Herkes gitse, sen asla yok olmazsın. Batmaz taş gibi. Kendin gider, sonra arkandan: 'Hey! Nereye? ' dersin. Dersin de kim inanır, kim inanmaz? İsimler değişir, resimler değişir, yaşlar başlar değişir, sen var ya sen... Sen asla değişmezsin. Muzipliğin sembolü adının kısası! Hay, çok yaşayası, kahrolmayası!
Bence; Muzo muziplik peşinde arkadaşlar! Mahsuscuktan kaybolacak sonra da evrim (!) geçirip başka bir unvan ve başka bir profille aramıza dönüp sulu şakalarına devam edecek! Malum bu şu sıralar sitede ve sayfada epeyce moda!
Mısraların önünde şaire ve şiire söz ilikleyip hürmetle okumak düşer bize..
Bu şiir ile ilgili 75 tane yorum bulunmakta