Azerbaycanı sevenler Mesaj Detayi Antoloji.com

Gönderen: Aybala Uzun
Alan:   Grup:Azerbaycanı sevenler
Tarih: 29.09.2007 23:30
Konu: AZERBAYCAN TARİHİ..3

GACARLAR

Hanlıklar arasında zaten güçlü olmayan birlik ve beraberlik de bozulmaya başlamıştır. Aynı dönemde Aras'ın güneyindeki Tebriz, Erdebil, Urmiye, Merağa, Hoy, Maku ve diğer hanlıklar üzerinde birleştirici unsur gibi görünüp hakimiyet sağlamaya çalışan Gacar Hanedanı Ağa Muhammet Han Arasın kuzeyindeki durumdan istifade ederek emelin! gerçekleştirmek istiyordu. Gacar Şahı önce bölgede saldırılar düzenleyen Gürcü Kralım itaate davet etmiş, istediği cevabı alamayınca da Tiflis'i ele geçirmiştir. Gürcü Kralı Iraklı Ruslardan yardım istemişse de Çar yaklaşan Napolyon tehlikesinden dolayı Gacar Hanedanlığı ile savaşı göze alamamıştır. Ancak 1790 lı yıllarda Ruslar bazı küçük güçlerini Gürcüstana sokarak ülkeyi Rusya'ya ilhak ettiklerin! ilan ettiler. Rus orduları Gürcüstana girerek Kafkaslara yerleşmiş Osmanlı Devleti ve Gacar Hanedanlığının iç problemleriyle uğraşmalarım da fırsat bilen Çarlık yönetimi General Tsitsianov'un komutasındaki yeni güçler ile Kafkaslar da işgal hareketleri başlattı. Rusların süratle ilerleyen cüretkar işgali Azerbaycan Hanlıklarının yanısıra onların güvencesi durumunda olan iki Türk yönetimimi, Osmanlı Devleti ve Gacar Hanedanlığını gafil avlamıştı. Rusların ilk saldırıları 1801 yılında Kazak Sultanlığına, kısa bir süre sonrada Gence Hanlığı üzerine gerçekleşti. Gence kuzeyden Azerbaycan'a uzanan ticaret ve askeri yolların kilit noktası idi. Ruslar 1804'de Gence Hanlığına saldırdığı zaman Cevat Han halkım ve toprağım kahramanca savunmuştur. Rus kuvvetlerinin sayıca ve silah gücünün fazlalığı ve dışardan hiçbir yardım alamaması sonucu şehir işgal edilmiş, Ruslar kendilerim' kahramanca savunan Gence ahalisin! katletmiş, Gence'nin adı da Rus Çariçesinin şerefine Yelizavetpol olarak değiştirilmiştir. (Söz konuşu yıllarda Çarlık yönetimi hayata geçirdiği usta siyasetle Osmanlı Devleti topraklarından, Suriye, Irak, Lübnan ve iran'dan getirttiği ermenileri frevan ve Karabağ başta olmak üzere Azerbaycan topraklarında yerleştirmeye başlamıştır ki, bu siyasetin vahim sonuçları yaklaşık 200 yıldır yaşanıyor) Gence'yi katliamlar yaparak işgal eden Ruslar, Osmanlı Devleti ve Gacarlardan onları tedirgin edecek tepkiler görmeyince işgallerim' devam ettirdiler. Daha önce Derbent, Şamahı,Şirvan ve Baku Hanlıklarıyla ittifak oluşturan Guba Hanı Fethali Han bu birliği koruyamamış, ortaya çıkan karışıklıktan istifade eden Ruslar 1806 yılında Derbent ve Guba Hanlıklarım da işgal ve ilhak etmişlerdir. Gence'den sonra Rus işgaline şiddetli mukavemet gösteren bir diğer hanlık da Baku Hanlığı idi. Ruslar General Zavalişin komutasında Bakü'ye ilk hücumu düzenlemiş, beklemedikleri mukavemet karşısında geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Üç ay sonra Başkomutan Tsitsianov'un komutasında Baku'yu denizden ve karadan kuşatan Rus güçleri Generalin bir Türk fedai tarafından öldürülmesi sonucu tekrar geri çekilmişlerdir. Ancak 1807 yılı başlarında yeniden hücuma geçen Rusların katliamından çekinen ahali Eylül 1807 tarihinde teslim olmuştur. Bundan istifade eden Ruslar şehri işgal ve ilhak etmişlerdir. Baku Hanlığının işgalinden sonra Ruslar güneydeki Lenkeran Hanlığı üzerine saldırdılar. General Katliarevsky komutasındaki Rus güçleri halkın mukavemetine rağmen şehri kuşattı, Lenkeran ahalisi kahramanca savunma yapmasının yanısıra generalin öldürülmesi de başarılmış ancak yeniden saldırıya geçen Ruslar Aralık 1812 tarihinde Lenkeran Hanlığım da işgal ve ilhak ettiler. Rusların, Lenkeran Hanlığının işgalinin ardından bölgede Ruslar ile Gacar Hanedanlığı arasında görüşmeler başladı. Çarlık Rusyası sıcak denizlere inme emellerinin yanısıra sahip olduğu zenginlikleri sömürmek amacıyla tamamen işgal etme planları yaptığı Azerbaycan coğrafyasında bu amacına adım adım yaklaşıyordu. Hanlıklar arasında güçlü ve kalıcı bir işbirliğinin kurulamaması, üstelik hanlıklar arasında zaman zaman yaşanan çatışmalar veya birbirlerine karşı üstünlük sağlamaya yönelik girişimler Rusların işini kolaylaştırmış Aras'ın kuzeyinde önemli ölçüde işgal gerçekleştiren Rusya karşısında Azerbaycan genelinde hakimiyet iddiasında olan Gacar Hanedanlığı çaresiz kalmış ve iki güç arasında 12 Ekim 1813 tarihinde Cülustan Anlaşması imzalanmıştır.

AZERBAYCAN BÖLÜNÜYOR

Rusların, Arasın kuzeyindeki Azerbaycan arazisinde 1801 yılında Kazak Sultanlığım işgali ile başlayan istila ve bölgedeki savaşlar Gülüstan Anlaşması ile sona ererken söz konuşu anlaşma Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün bölünüp parçalanmasının adeta habercisi oluyordu.

GÜLÜSTAN ANLAŞMASININ ŞARTLARI

1. Gacar Hanedanlığı, Rusya'nın Kafkaslarda işgal ettiği toprakları Çarlığın bir parçası olarak tanıyacak.
2. Bu topraklar Kafkasların Dağıstan bölgesinden Arpaçay-Aras Nehri'ne kadar uzanan Azerbaycan'ın kuzeyi, Gürcüstan bölgelerini de içine alan geniş bir coğrafyayı kapsar.
3. Yukarıda belirtilen bölgelerde yalnız Şah değil, ondan sonra gelecek Şehzadeler de Rusya'nın hakimiyetini tanıyacak.
4. Hazar Denizi'nde ticaret yapan Rus tüccarları Gacariarın, Gacar Tüccarları da Rusların hakimiyetindeki limanları serbest kullanabilecekler.
5. Alınan savaş esirleri karşılıklı olarak serbest bırakılacaklar.
6. Her iki ülke birbirlerinin başkentlerine yeni elçiler göndermek suretiyle dostluklarım bildirecekler.
7. Her iki ülke tüccarları birbirlerinin topraklarında ticari faaliyette bulunacak ve bu tüccarların güvenliği sağlanacak.

Ruslar, Gülustan Anlaşmasının sağladığı rahatlıkla 1803'den beri çeşitli entrikalarla yanlarına çekmeye çalıştıkları ancak bir türlü başaramadıkları Seki Hanlığına yöneldiler. 1818'de Kafkasya Genel Valiliğine atanan Ermeni General Yermelov'un komutasındaki Rus birlikleri Şeki'ye saldırı başlatmış, halkın şiddetli mukavemetine rağmen Hanlık arazisi işgal edilmiştir. Rus birliklerinin Seki Hanlığından sonra işgal ettiği hanlık ise Şamahı-Şirvan Hanlığı'dır. 1820 yılma kadar Rus baskı ve entrikalarına karşı koyan Mustafa Han hiçbir yardım sağlanamayınca Rus ordularına mukavemet göstermeden Gacarlara sığınmak zorunda kalmış, kısa bir süre sonra da Ruslar Şamahı-Şirvan Hanlığını işgal etmişlerdir. Rusların sırada işgal etmeye çalıştıkları hanlık Azerbaycan'da Rus işgalleri başladığında Osmanlı Devleti'nden ilk yardım tatebinde bulunan Karabağ Hanlığı idi. İbrahim Han gözlediği yardımı alamayınca Gacar Hanedanı Ağa Muhammed Şah ile irtibat kurmuş, onunla birlikte Ruslara karşı savaşmış ancak Muhammet Şah'ın savaştan çekilmesi üzerine Rus nüfuzunu kabul ederek vergi ödemek zorunda kalmıştı. İbrahim Han bir aralık Gacar Şahı Fethali Han'dan yardım istemiş bundan haberdar olan Ruslar Hanın evini basarak bütün ailesin! katletmişlerdir. Evde bulunmayan oğlu Mehdi Gulu'yu Han ilan eden Ruslar onun öldürüleceği endişesiyle Gacarlara sığınması üzerine Karabağ Hanlığını da işgal ettiler. Rus orduları, Karabağ Hanlığından sonra 1825'de Nahçıvan Hanlığına saldırmış, şehir ahalisinin şiddetli direnişine rağmen silah ve sayıca üstün olan Ruslar aynı yıl Nahçıvan'a kısa bir süre sonra da İrevan Hanlığına şiddetli saldırılar düzenlemiştir. Hüseyinali Hanın komutasındaki İrevan ahalisinin direnişi de başarılı olamayınca her iki hanlık arazisi Rus işgaline maruz kalmıştır. Rus birliklerinin Aras'ın kuzeyindeki Azerbaycan arazi-sinde işgal ettikleri son hanlık ise Zakatala veya llisu Sultanlığı'dır. Bu 20 yılı aşkın işgal süresince Azerbaycan'da meydana gelen bir diğer önemli olayda Gacariarın Ruslara savaş açması idi ki, bu savaş ilanı ile birlikte Azerbaycan'ın felaketi hazırlanıyordu. Azerbaycan'ın Aras Nehri'nin kuzeyindeki topraklarının birbirinin ardı sıra Rus işgaline düşmesin! kabullenemeyen Gacar Hanedanlığı diğer hanlıkların da tahrikleri ve yardımları ile Rus ordularının İrevan ve Nahçıvan Hanlıklarının arazilerine saldırmaları üzerine savaş ilan etti.
Abbas Mirze'nin komutasındaki Gacar ordusunun Aras'ın kuzey istikametine geçmesi sonucu savaş daha da şiddetlenmiş, İrevan kalesinde Rus ordularına karşı şiddetli direniş gösterilmişse de sonuç diğer hanlıkların maruz kaldığı akibetle aynı olmuştur. Ruslar, İrevan'ın işgalinden sonra Aras nehrini güney istikametinde geçerek Karadağ, Maku ve Hoy Hanlıklarım da işgal ederek Tebriz'e kadar geldiler. Bunun üzerine de Gacar Hanedanlığı ile Ruslar arasında Azerbaycan'ın bölünmesi gibi bir felaketi yaratan Türkmençay Anlaşması imzalandı. Azerbaycan coğrafyasının üzerinde yaşayan halkı ile birlikte resmen bölünmesi anlamı taşıyan 21 Şubat 1828 tarihli Türkmençay Anlaşması, Gülüstan Anlaşmasının yanısıra şu şartları içeriyordu

TÜRKMENÇAY ANLAŞMASININ ŞARTLARI

1. Rusya, Gülüstan Anlaşması ile elde ettiği toprakların yanı sıra Nahçıvan ve İrevan Hanlıklarınin arazilerini de kendi kontrolüne alacak.
2. Her iki tarafın tüccarları vergi vermeden ilgili ülkelerde serbest ticaret yapabilecekler.
3. Hazar'da her türlü kontrol Rusların elinde olacak.
4. Savaş esirleri karşılıklı olarak serbest bırakılacaklar.
5. Taraflar mevcut sınırları tanıyacak ve birbirlerine karşı düşmanca tavır içine girmeyecekler.

Türkmençay Anlaşması, Azerbaycan tarihinde Azerbaycan Türklerinin en büyük felaketi olarak yer aldı. Türkmençay Anlaşması ile Azerbaycan Aras nehri sınır tespit edilip Kuzey ve Güney Azerbaycan olarak iki ayrı bölgeye bölündü.

GÜNEY AZERBAYCAN

Aras'ın güneyinde yer alan Hanlıklar, Afşar Hanedanlığının yıkıfmasını takiben bir süre bağımsız hanlıklar olarak varlıklarım devam ettirmişlerdir. Kuzey de Rus işgallerinin başladığı 19.yüzyıl başlarında bağımsızlıklarım koruyan Güney Hanlıkları Hoy Hanı Ahmed'in sağlamaya çalıştığı birlik etrafında birleşmişler, hatta Hoy Haninin, Guba Hanı Fethali Han ile birlik sağlama yönünde çabaları olmuştur. Ancak Güney Hanlıkları da bilinen sebepler ve çeşitli entrikalardan dolayı çok arzu edilen birliği kuramamış ve bölgede yaptığı savaşlar sonucu büyük güç kazanan Gacar hükümdarı Ağa Muhammet şah'ın 1785 yılında bölge hakimiyetin! büyük çoğunlukla sağlaması ve Tahran'ı merkez seçmesiyle onun şahlığım tanıdılar. Güney Azerbaycan'da 1785 yılından itibaren 20.yüzyıl baş-larına kadar Gacar hakimiyeti yaşanır. Ağa Muhammet Şah'ın hakimiyetim' gerek Tebriz Ham Hudadad ve Hoy Hanı Caferoğlu Han, Urmiye Hanı Mahmudgulu Han gerekse Maku Hanı Settar Han kabul ettiyse de Ağa Muhammed Şah'ın 1785'de iran içlerinde Isfahan'da Şahlığım ilan eden Almurad Zend'i mağlüb etmesiyle Gacar hanedanlığı bölgede mutlak hakim olmuştur. Gacar Hanedanlığı Ağa Muhammet Şah'ın 1797 yıfında Şuşa'da öldürülüşüne kadar bölgede mutfak güç olarak devam etmiş, onun ölümünden sonra gerek Fethali Han gerekse Abbas Mirze Han döneminde bölgede karışıklıklar yaşanmıştır. Ga-carların son dönemlerinde de yaşanılan sıkıntılar yalnız Güney Azerbaycan'da değil genelde iran'da hakim olmuş kültürel, sosyal ve ekonomik problemler bölgede yenilikçi akınların güçlenip, halk arasında rağbet bulmasım sağlamıştır. Bu akımlar genel hatlarıyla Meşrutiyet hareketleri olarak tanımlanmaktadır.

Güney Azerbaycan Türklerinin özgürlük adına yürüttükleri bütün mücadeleler genelde İran Halklarının yönlendirilmesi gibi bir karakter taşımış ve özgürlük mücadelesi bütünüyle İran'ı kapsar bir harekete dönüşmüştür, İran yakın tarihinde bu örnekler sıkça görülmüştür.

Güney Azerbaycan'da meşrutiyet Hareketleri olarak tanımlanan Özgürlük mücadelesinde Şeyh Cemalettin Afgan! île arkadaşlarının 1892'de kurduğu İttihad-ı İslami Partisi önemli rol oynamıştır. Bu partinin liderlerinden Mirza Rıza Kirmani, genel olarak İran Halklarına zulüm ve açlığı yaşatan, insan haklarım her fırsatta ezen Nasirettin Şah'ı 1896'da öldürmüştür, İran'da 1897-1903 yılları arasında faaliyet gösteren Maarif-i Encümen yenilik hareketlerinin hazırlığım yapan bir kuruluş olarak tanınmıştır. Maarif-i Encümen İran genelinde hürriyetçi, demokratik ve anayasal bir sistemin oluşturulmasını amaç edinmiş, daha sonra inkılap Komitesi ismiyle çalışan kuruluş, aydın din adamlarının kurmuş olduğu (1905) Gizli Encümen Teşkilatı ile birlikte faaliyetlerin! devam ettirmiştir. Aynı tarihlerde Rusya'da hayata geçirilen 1905 İhtilalinin de İran üzerinde etkileri olmuştur. Çarlık yönetiminin ülke dışına askeri müdahalede bulunma gücünü kaybetmesi İran'ı geçici de olsa rahatlatmış, bu durum ülke genelinde faaliyet gösteren Meşrutiyetçilerin çalışmalarım kolaylaştırmıştır. Gacar idaresine karşı gösterilen tepkiler güçlenmiş, gösteri ve grevler yönetimi zor durumda bırakmıştır. Tebriz'de başlatılan Hürriyet yürüyüşü etkisin! göstermiş 5 Ağustos 1906 tarihinde Meclisin oluşturulması ve Meşrutiyetin ilanı sağlanmıştır. Kabul edilen karar gereği 60 kişi Tahran'dan olmak üzere 150 kişiden oluşacak Meclis için seçim yapılmış 7 Eylül 1907 tarihinde Milli Şura Meclisi teşekkül ederek çalışmalarına başlamıştır. Meclisin ele aldığı ilk konu Anayasa hazırlamak olmuştur. Tebriz'den gelen milletvekilleri sayesinde Meclis aktif bir çalışma süreci göstermiş, ahalinin Meclise güveni sağlanmış, Meclis ülke genelinde yegane ümit kapışı olmuştur. Bu süreçte Rusya taraftarı olarak tanınan Atabek Azam, Rusya casusu Şapşal'ın ısrarları sonucu tekrar Sadrazam görevine atanmış, Meclise nifak sokmayı başaran Sadrazam bu hain tutumuyla Meclisi ikiye bölmüştür. Bu ihaneti affetmeyen Tebrizli Ağahan Serraf, Sadrazamı 1907 yılında Meclisten çıkarken ortadan kaldırmış, ancak Rusların desteğin! sağlayan Tahran Şahlık yönetimi 1908 yılında Meclisi top ateşine tutarak dağıtmıştır. Bu hareketi kabullenmeyen Settar Han önderliğindeki Güney Azerbaycan Türkleri Tebriz'de Meşrutiyet hareketlerin! başlattılar. Settar Han ile Bağır Hanın önderliğinde yürütülen Meşrutiyet hareketleri Tebriz ve çevresinde etkili olmuş, Tahran yönetimi bu ilk teşebbüsü önce kabul etmiş ancak kısa bir süre sonra kanla bastırmıştır. Hareketin önderleri Settar Han ile Bağır Han kanlı çarpışmaların ardından bir süre çeşitli yerlerde sürgün hayatı yaşamışlar daha sonra ise çeşitli şekillerde hayatlarım kaybetmiştirler. Güney Azerbaycan Türklerinin Tebriz'de başlattıkları Meşrutiyet Hareketlerinin ilki kanla bastırılmış ancak bu ideal ortadan kaldırılamamıştır. Settar Han'ın ya-mnda da yer alan Şeyh Muhammet Hıyabani bir Türk mücahidi olarak başladığı mücadelesin) ', Meşrutiyet hareketin! devam ettirmiştir. Hıyabani 1918 de mensubu bulunduğu Demokrat Partinin ikinci kongresin! toplayarak önemli kararlar aldı. Bu kararların sonucudur ki, Güney Azerbaycan'da 7 Nisan 1920 tarihinde Azadistan Devleti kuruldu. Ancak eli kanlı Tahran yönetimi bölgede kendileri için tehlike gördükleri her olayda birlikte hareket ettiği işgalci Ruslar ile işbirliği yaparak şeyh Muhammet Hıyabani'nin başlattığı özgürlük hareketin! de Settar Han'ın önderliğindeki Meşrutiyet Hareketinde yaşandığı gibi kanla bastırdı. Tahran yönetimine karşı özgürlük mücahitleriyle birlikte canı pahasına savaşan Şeyh Muhammet Hıyabani 11 Eylül 1920 günü idam edildi. Dış güçlerinde desteği ile 1925'de Tahran'da Yönetimi ele geçiren Rıza Şah, ilk icraatlarından biri olarak İran'da resmi dilin farsça olduğunu karar altına almış ve İran'da yaşayan halklar arasında nüfus açısından da ilk sırada yer alan Türklerin ana dillerinde konuşmaları ve eğitim öğrenim görmelerini yasaklamıştır.

Pehlevi Hanedanlığının İran genelinde uyguladığı diktatörlük, Tebriz'de 1945 yılında gerekli reaksiyonu yarattı.Tahran Meclisine Tebriz üyesi olarak seçilen Mir Cafer Pişeveri, Şahlık yönetiminin bin bir entrikası sonucu seçimle elde ettiği milletvekilliğinden mahrum oluyordu. Pişeveri bu haksızlığa karşı Tebriz'e dönerek Azerbaycan Demokrat Partisi'nin ilk kurultayım topladı. Kısa sürede Güney Azerbaycan Türklerinin büyük sevgi ve ilgisin! kazanan Pişeveri, Partinin ikinci kurultayında alınan karar gereği Halk Kurultayım gerçekleştirmiştir. Halk Kurultayında Güney Azerbaycan'ın çeşitli bölgelerinden katılan 744 delegenin de kararıyla Azerbaycan Muhtar Hükümeti ilan edildi. 21 Azer / 12 Aralık 1945 tarihinde kurulan Azerbaycan Muhtar Hükümeti kısa sürede Güney Azerbaycan da önemli işler başardı. Bölgede konuşma dilinin yanı sıra eğitim öğrenim dilinin de Türkçe olduğu kararlaştırılmış ve Tebriz Üniversitesi kurularak Türkçe'nin Üniversite düzeyinde eğitim dili olması sağlanmıştır. Bölgede ekonomik kalkınmanın sağlanması buna paralel olarak kültürel ve sosyal hayatın geliştirilmesi yönünde de önemli işler başaran Azerbaycan Muhtar Hükümeti işgalci fars yönetimince Meşrutiyet önderleri Settar Han ve Şeyh Muhammet Hıyabani'nin başlattığı hareketlerde olduğu gibi tehlike olarak görülmüş ve hükümetin kuruluşunun 1. yılında Tebriz ve Urmiye başta olmak üzere Güney Azerbaycan'a giren fars orduları Azerbaycan Muhtar Hükümeti'ni ortadan kaldırırken vatanım savunan yirmi bini aşkın Azerbaycan Türkünü de şehit ediyordu. Mir Cafer Pişeveri ise çaresizlik içinde Sovyet işgalindeki Kuzey Azerbaycan'a sığınıyordu. Mir Cafer Pişeveri, Azerbaycan halkının son ümit kapısı olarak Türkiye'yi görmesini bağışlamayan Stalin'in emri ile Temmuz 1947'de kaza süsü verilerek öldürülmekten kurtulamadı.

KUZEY AZERBAYCAN

Çarlık yönetimi 1828 yılında resmen bölerek işgal ettiği Kuzey Azerbaycan'da Hanlık sistemine 1840'a kadar müdahale etmedi. Çarlık yönetimi bölgede işgali tamamen gerçekleştirmiş olmasına rağmen hakimiyeti tam olarak sağlayamamıştı. Transkafkas'ın çoğunluk halkım oluşturan Türkler, Azerbaycan dışında Dağıstan ve Kuzey Kafkasya da da Rus ordularına karşı uzun yıllar savaştılar, aralıklarla isyanlar yaşandı. Çarlık yönetimi işgal ettiği diğer bölgelere oranla Kuzey Azerbaycan'da daha esnek o ölçüde de sinsi politikalar uygulamış, yerli ahali arasındaki huzursuzlukları çözerken bölgeye getirip yerleştirdiği gayri Türkler (Ermeniler başta olmak üzere) ile Türk ahali arasında düşmanlık yaratıyor ve kendisine yönelecek düşmanlığı önlüyordu. Kuzey Azerbaycan'da yönetimde de uzun yıllar bölge insanları görevlendirildi. 1840'dan itibaren yönetim sistemi ve yöneticiler değiştirilmeye başlandı. Önce Hanlık sistemine son verilerek hanlar uzaklaştırıldı. Bakü'de Hanlık sisteminin yerine 'Hazar Sahil Bölgesi' adı altında yeni bir yönetim şekli oluşturuldu. 'il' (Oblast) adı ile oluşturulan yeni sistemin yönetimi önce Tiflis de bulunan bir komutana verilmiş daha sonra Kafkasya Çar Naibi ünvanına sahip, bir genel valiye (Gurbernatır) bırakılmıştır. 1845 yılında ise tüm yetki doğrudan Çarı temsil eden genel valiye verildi. Dönemin ünlü siyasetçisi Mihail Vorontsov da Kafkasya'nın ilk Genel Valisi olarak atandı. Bu süreçte Kuzey Azerbaycan üç büyük yönetim bölgesine, Gubernia adı verilen idari bölgelere bölündü.

Gence'nin değiştirilen adıyla bölgede Yelizavetpol Gubernia'sı, Baku Gubernia'sı ve İrevan Gubernia'sı oluşturuldu. Her üç gubernia'nın ilk yöneticileri Gubernatır denilen valilerdir ki, onlarda genellikle Ruslardan seçilmiştir. Çarlık yönetiminin işgal ettiği pek çok bölgede olduğu gibi Kuzey Azerbaycan'da da uyguladığı bu sistem bazı değişiklikler ile 1917 yılma kadar devam etti.

İrevan hanlığı arazisinde oluşturulan İrevan Gubernia'sı bölgeye zamanla Osmanlı Devleti, İran ve Orta Doğu ülkelerinden getirilen Ermenilerin yerleştirilmesi sonucu adeta Azerbaycan'dan soyutlanmıştır. Bölgede Ermenilerin çoğunluk sağlayabilmeleri için göçler devam ettirilmiş, bölgede yaşayan Türklerin, Türkiye ile Azerbaycan'ın diğer bölgelerine göç etmeleri teşvik edilmiş ve yöneticilerin Ermenilerden seçilmesi veya onların korunması gibi imkanlar sağlanmıştır. İraven Gubernia'sında Rus yöneticilerin uyguladığı siyaset zamanla bölgenin Ermenilerle meskun bir yapıya dönüşmesi sonucunu doğurmuştur. Bu siyasetlerin sonucudur ki, Aras Nehri'nin kuzeyindeki Azerbaycan toprakları fiilen Doğu ve Batı Azerbaycan olarak iki bölgeye ayrılmıştır. Doğu Azerbaycan'ın (Baku başta olmak üzere) çeşitli bölgelerinde dağınık halde yaşayan Ermeniler çeşitli sebeplerle batı Azerbaycan'a (irevan ve çevresine) yerleştirilmiş ve Çarlık Rusyası dağılıp Bolşevik sistemi kuruluncaya kadar geçen sürede batı Azerbaycan topraklarında Ermenistan Devleti kurdurulmuştur. Kuzey Azerbaycan'da 19. yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak 20. yüzyıl başlarına kadar devam eden Çar işgal yönetimi 19.yüzyıl ortalarına kadar sosyal ve kültürel hayatta önemli bir değişiklik yaratamamıştır. Bölgenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini işgalin başladığı ilk yıllardan itibaren sömürmeye başlayan Çarlık yönetimi aynı süreçte Azerbaycan Türklerini geleneklerinden, adet ananelerinden uzaklaştırmak amacıyla ciddi bir asimilasyon politikası uygulamış ancak bunda pek başarılı olamamıştır, 19.yüzyılın ikinci yarısından başlayarak özellikle Güney Kafkasya demiryolunun yapılması ve petrolün artık enerji maddesi olarak kullanımı ile Baku de gelişen sanayi ve ticaret Kuzey Azerbaycan'ın sosyal, kültürel ve ekonomik hayatında önemli değişiklikler yarattı. Ekonomik hayatın gelişmesi sosyal ve kültürel hayatın aynı zamanda eğitim-öğrenimin de gelişip yaygınlaşmasına imkan sağladı. 19.yüzyılın sonlarına doğru Azerbaycan'da özellikle Bakü'de Çarlık Rusyasının işgalindeki diğer bölgelerle kıyaslanmayacak ölçüde ticaret ve sanayinin gelişimi yaşandı. Bu gelişmelere sahne olan Azerbaycan'ın petrolü başta olmak üzere diğer kaynaklarının büyük miktarının sömürülmesi de devam etti. Bakü'de sanayinin gelişmesi ekonomik hayatta rahatlık sağlarken sosyal ve kültürel alanlarda ciddi bir tehlike yaratıyordu. Baku, Rusya'dan, İran'dan hatta Orta Doğu ve Uzak Doğu ülkelerinden gelen işçilerin yerleşiminden dolayı kozmopolit bir yapıya bürünüyor ve bu durum da Azerbaycan Türklerinin milli kimlik ve kültürleri üzerinde olumsuz etkiler yaratıyordu. Ermenilerin, Bakü'de yönetimde etkin rol oynamaları ve Azerbaycan'ın diğer bölgelerinde (Dağlık Karabağ gibi) hak iddialarında bulunmaları (Rusların tahrikleri bu siyasette önemli rol oynamıştır) ve Rusya genelinde yaşanan ekonomik problemler Çarlık yönetimine 17 ve 18.yüzyıldaki gücünden çok şey kaybettirmiştir. Aynı süreçte Çarlığın işgalinde bulunan topraklarda milliyetçilik duyguları güçlenmiş, toplumlar kendi vatanlarında özgür yaşamı sağlamak için mücadele başlatmıştırlar. Çarlık işgalindeki topraklarda kültürel özgürlük yönünde başlayan istiklal hareketlerinin önderleri arasında Azerbaycan Türkleri ve Kazan, Kırım Türkleri ön sıralarda yer aldılar.

Söz konuşu dönemde, Azerbaycan'da Mirze Fethali Ahuntzade, Kasım Bey Zakir, Ali Bey Hüseyinzade, Ahmet Ağaoğlu gibi ilim ve fikir adamları Mehmet Emin Resulzade, Ali Merdan Topçubaşı, Yusuf Bey Nesipbeyli ve Fethali Han Hoylu gibi siyaset adamları Çarlık işgalindeki diğer Türk Halklarının temsilcileri ile birlikte düzenlenen kurultaylarda Rusya esiri Türklerin bağımsızlık mücadelesini başlattılar. Çarlık Rusyasının 1905 yılında Japonya ile yapılan savaştaki mağlubiyeti ve ülke genelinde her geçen gün ağırlaşan ekonomik şartların da sağladığı fırsattan yararlanan Azerbaycan Türkleri 20.yüzyıl başlarından itibaren aktif şekilde yürüttükleri bağımsızlık mücadelesini çeşitli evrelerden sonra 1918 de başarıya ulaştırdılar.