Ne çok ister insan
kem gözlerden uzak
yaşamak
ve bulmak yolunu kendiliğinden
bir sonbahar akşamının sisinde.
Ne büyük hayaldir,
pembe bir domuzcuk gibi
düşünmeden yaşamak..
Karın
karanın
ve karamsarın dışında
inceden bir melodi alarak kulağına
ve sana ait hissetmeden yalanı.
Yaşamak,
kelimeleri üst üste koyarak
kelimeleri alt alta koyarak
ve yan yana gelmesine izin vermeden kelimelerin
yaşamak.
GRİYE İNAT III
Bir soru..
Bir soruyla dönecek her şey eski haline
Bir soruyla yeşile çalacak incir yaprakları.
Bir soru..
Bir soru sorarak kendine
ve çabalayarak cevaplar uğruna
kırılacak ışık
maviye dönecek gökyüzü.
Bu bir yapboz mudur?
Nasıl bozulur, nereden başlanır yaratılanı bozmaya?
Bir zamanlar nasıl açardım kanatlarımı
bir dünyayı kavrayacak kadar?
Kaç renkti Nuh’un gemisi.
Ve şimdilerin yapmacık zeytin dalı
hangi tonuydu yeşilin?
Ya o serçe parmağı pembe kendi beyaz güvercinler
nerede, hangi griye hizmet ederler?
Hangi gri piyeslerden uzak tutmalı gri alkışlamaları?
Feda etmeye hazırım tüylerimi
bir kitap ayıracına renk katmaya.
Ya hangi kitap hazır
iyimserlik ile başlattıkları grilikleri
maviden dönme saygınlıklardan uzak tutmaya.
Bir soru..
Bir soruyla sesine imreneceğim yeniden bülbüllerin
beklenmedik ve düşüncesizce başlayıp
arkasında renkler getirebilecek türden ,
gökyüzüne çalan bir soruyla.
Ben bir kargayım.
Bir karga..
Sisli gecedeki kalabalıklar gibi hayatım,
varlar biliyorum..
Fakat ne yana baksam
karanlıktan kötü bir gri.
Yalnızım… hiç olmadığım kadar.
Mızıkamın altıncı deliğini çekiyorum içime
söylerken yalancı ilahileri.
Yedinci delikte bir delilik yapacağım
kanatlarımla yarattığım öfkeden belli.
Gidiyorum
umudun binlerce-onbinlerce-milyonlarca umutsuzu
bir kaşık suda boğduğu,
ve yine umudun bir tek soruyu
koca bir okyanus ortasında hayatta tuttuğu yere.
Gidiyorum
griye ve rüzgara inat
kanatlarımı son bir kez dünyayı kavrayacak kadar açarak.
Yaralarımı ve artakalan hislerimi de katarak arkama,
ve geniz yakan kokusuyla tozlu bir kitabın
gidiyorum gözlerimi kapadığımda düşlediğim
mavi dünyama.
İncir yapraklarıma gidiyorum.
Sen kendi sorunu henüz soramadın diye.
Ben..
Griye inat yaşayan karga.
Griye yaşamaktansa
yaşamamayı seçiyorum.
Vazgeçiyorum
vazgeçiyorum..
Griye İnat III (Alternatif Son)
Vazgeçmeseydi griye inat yaşamaktan karga
ve sen kendine sorabilseydin incir yapraklarına renk verecek soruyu.
Serçe parmağı pembe bir bülbül bırakırdı grileşmiş okyanusa
gagasındaki sarısı sarı papatyayı.
Ve bir anda renklenir papatyanın okyanusa düştüğü yer,
renkli karganın gözünde.
Özüne döner renkli karga..
Ve yıllardır gün yüzü görmeyen yeşili yeşil maydanozu çıkarır yerinden,
çiçek açmıştır maydanoz.
Serçe parmağı pembe kalır bülbülün
ama yüreği,
okyanusun hatırı sayılır kokusunda mavi.
Pembeleşir bizim okyanus mavisi karga,
zamansız bir şiir okur griye inat sesiyle.
Bülbül de eşlik eder yarını olan bir şarkı ile kargaya..
Seslerinin değdiği yerde sarısı sarı papatyalar,
seslerinin değdiği yerde çiçek açan maydanozlar,
griye inat bütün ihtişamı ile gelir bahar.
Değişir griden rüzgarın rengi,
okyanusa mavi,
güneşe sarı,
ormana yeşil eser..
Yaşamak..
Bir kuşun hür olduğu yalanına
inanmak gibi
yaşamak..
Hasan Gölbol
Kayıt Tarihi : 4.3.2018 01:16:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hasan Gölbol](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/03/04/griye-inat-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!