Gözyaşlarının Yazamadığı Mektup

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Gözyaşlarının Yazamadığı Mektup

Gözyaşlarının Yazamadığı Mektup

Islak ve akışı göz nurundandı.
Söylemeden akardı damla damla
Silecek el şimdi yok.
Kurumazdı o yaşlar. Bir aşkı kurutmak demekti. O yüzden nemli gözler, hikemli sözlerin kavmindendi.

Ve ilk damla: Sayfa sen ile sayfa ben arasının ıslanmış uslanmışlığına değdi.
Bütün yaşadıklarımı birden ıslattı.Vicdani bendi aştı. Susacak sözlerim de ıslanmıştı.
Gitme diyemediğim her gitme hazan. Kal diyemediğim her kalış volkan.
Vicdan kendi virgüllerini attı.Düştüm cümlenden noktası üstelik yoktu.Sen gözü yaşlı yüklem olarak gidince.

*Ağlamanın arasözleri açıldı.Seni çıkaramadım sonbaharımdan. Yapraklar kapattı yaramın üstünü.Kimse görmedim benden başka.

-Sonrası hiç
-Sonrası hiçten haşlanmış su gibi döküldü üstüme.Zaten yaralıyım.Meryemi merhemin nerde?
Bak yeşil olan her şey boyunlarını bükmüş.Başka güzellere Lord olsam da.Lordlar kamarasında oturup sonsuzluğu görsem de.Islanmış bir sevdanın ortasında kaldım.

Damla iki: İki kere ikinin bir kere senle eşit olduğu hep ıslanmışlık usuna biraz niyet.

Bir kırlangıç şarkısında uyandım.Uçmak istedim,seni gördüğüm ilk yere.Senle ilk özelleri paylaştığımız saklı bahçenin saklısı olmak.
-Saklı kalmışlığı orda saklamak. Kimsenin kimsesizliğinde hiç kimseye adres olmamak.

Nakışlı mendil satan hangi güzel gözyaşlarımı kurutabilir.Yağmuru kıskandıran damlalarımı anlar mı ki gidişin.
-Haydi söyle benim için döktüğün son damlanın zamanı. Ne kadar mesafe oldu ağlamadığın.

*Çiçekler benim için yapraklarını döktüğü hangi bahara bıraktın y’ellerini.

-Gitme diyebilecek kadar kaderim kalmamıştı. Kederlerimle geçindiremezdim seni

Sensizliğe de sonbahar oluyorum, yaprak yaprak dökülüyorum yaşadığımız günler adına.
-Sonbahar sular azalırmış.Tek umudum gözyaşlarım da bu sonbaharda azalsın.

Yaralarımı çimdim. Yara berelerimi sardım senden kalan can havluyla.

Damla üç:
- Üç kere üç sen de dokuz aylıksın.

Son Adem ben sanıyordun. Yanı başımda hazın tatlı elması.Ve ben de yasaklı elmadan yedim.
-Cennetinden kovuldum, üstelik damlaların azabıyla. Cehennemdeki bütün azaplar denkti.

Kapat kapını damlaların susmasın.Cennetin ıslandı.Seni melekler aldı yanına.
Ya ben.
-Son Adem’dim. Ya şimdi.Hangi uzağın, hangi tuzağın, hangi canhıraşın adıyım bilmiyorum.
*Suskun özlemler devşirdim her gidişe.Sen gittikten sonra bir bebek gibi sensizliğin salıncağına atıldım.
-Acılar salladı, ben uyuduğumu sandım bu kara bahtın karası görünenlerde.

-Gitme.
-İşte gitme.
-Bunları diyecek büyüklükte değildim sen giderken .Dedim ya sen ağladıkça büyüdün.Ben ağladıkça bir bebeğe dönüştüm.
-Kal diyemeyen kallavi yüreğin ermişiydim; ama gözyaşların git diyordu. Günahlarımı temizleyecek her damlan beni yazdı.
Vakit gelmişti.Topla damlalarını. Gel ummanıma.
*Umudum tan küresindeyim. Yeni doğmuş bir bebe çığlığı seni çağırıyor.
Sözleri susturan sözlerine, o narin ellerine, bütün gülüşlere dek gülüşüne ,hiçbir dönüşe benzemeyen bana dönüşüne ağlıyor.
-Damla son:
- Kirpiklerin Çin Seddi ve dökülen yalnız ben.Saklı kalmış bir dönüşün bereketinde
Sen hep aşkıma ömürden öteleri tümledin.Metafizik bir sonun sayfa sen ışığındayım.
-İçim aydın.Yüreğim senli yanardağ.Lavlarım akıyor sensizliğe.
Ben de sana benzemişim demek.
Damlaları bütünlemeye bıraktın. Yine senden geçmek için biraz kolay sor bu geri dönüşlerden.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 7.8.2011 23:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan