Gözyaşım 77 yaşında Şiiri - İhsan Saka

İhsan Saka
34

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Gözyaşım 77 yaşında

Zamansız bir mekânda, ışıldayan gökyüzüne diktim gözlerimi. İlkin derin bir iç çektim.
Sonra dilimde şu cümleler döküldü;
" Gökler ve yıldızlar yeryüzündeki zulmü görüyorlar mı?
Veyahut bize ağlıyorlar mı?
Acaba dedim sonra,
Acaba, yağan yağmurlar göklerin gözyaşları olabilir mi?
Ya da kayan yıldızlar, yıldızların birer damla gözyaşı olabilir mi?
Belki de yıldızların, bulutların ardına saklanmaları, bu insanların işledikleri günahlarından utanç duydukları içindir?"
Bu cümleler yorgun bir ruhtan dökülen ve yıpranmış bir bedenin ağırlığıyla da yedi arşın toprağa gömülen cümlelerdi.
Benim mücadelelem ben daha doğmadan başlamıştı. Her geçen gün biraz daha fazla duyuyordum bomba seslerini. Ve geliştiğim her gün bir çığlık beni biraz daha büyütüyordu.
Ve doğduğumda ise ilkin annemin göğsüne sonra da yerdeki taşlara uzatmıştım ellerimi.

Bir anne,yaşamı bir çocuğa sahip olduğunda anlıyor yaşamak olduğunu. Ve anneler insanlık ağacının gövdesini oluştururlar.
Kökleri merhametleri, dalları sevgileri ve yaprakları da çocuklarıdır.
Babalar ise bu gövdenin koruyucu kabuklarıdır.
Bu insanlık ağacının toprağıdır, yağmurudur.

Gökyüzünde her sonbahar olduğunda, bir anne büyüyen bir yaprağını yeryüzüne düşürür.
O yaprak toprağa karışıp, yeniden bir insan olarak doğduğunda, ya zulmeden oluyor ya da zulmedilen.
Sonra babalar merhamet yağmurlarını kesmek istediklerinde, anneler ağlayarak gözyaşlarıyla yeryüzünü sularlar. Evet bu, yaşamın Kendisidir.
Ve yaşamak, bir annenin ve bir babanın sevgisine muhtaç olmaktır,
Bir annenin ve bir babanın merhametiyle ıslanmaktır.
Ama şimdi ise ne bir annem vardı ne de bir babam.

Yeryüzüne düşen her çürük yaprak, zulmeden olmayı seçmişlerdi.
Ve bugün, tam 77 yıldır bu çürük yapraklar kanla besleniyorlar. Ve hâlen de doymuş değiller.
Kimi anneler gözyaşı dökmeyi haram kıldılar kendilerine. Ve kimi babalar da bulut olmayı bıraktılar. Onun içindir ki yeryüzündeki her çürük yaprak gittikçe kararmaya ve çürümeye mahkum oldular.
Ama bazı anneler gizli gizli ağlıyorlardı ve her ağladıklarında minik birer yeşil yaprak döküp yeryüzüne düşürürlerdi.

Burası zamanın ötesinde, her bir tuğlası acılarla yoğrulmuş, her karış toprağı gözyaşıyla sulanmış, kutsaldan öte, metanın ve fiziğin ruhani birleştiği soluksuz bir mekân.
Kâbe nasıl insanlık ağacının beyni ise
Kudüs de bu ağacın kalbidir.
Ve her kalpte çok kan akar.
Kana susayan ve kanla beslenen her çürük yaprak bu kalbi bıçaklar.
Ben de bu kalpte doğdum.
Yaşım 23 , gözyaşım ise 77 yaşında.
Annem gökyüzünden yeşil yapraklar indirmek için uzun bir yolculuğa çıktı.
Babam ise bulutların hüznüne yağmur olabilmek için oraya, gökyüzüne doğru sefere koyuldu.
Ve ben, bir başıma Burak Duvarı'nın önünde durmaktayım.
Gözlerim gökyüzünde, anne ve babama bakmaktayım.
Ben daha minik bir bebekken Kalbim Aksa'ya verilmişti.
Elimde bir taş, gözümde babamın hıçkırık damlaları, minik bir iki yaş.
Annem saçlarıma düşen bir sonbahar yaprağı.
Evet yaşım 23,
Ve gözyaşım da 77 yaşında.

İhsan Saka
Kayıt Tarihi : 20.12.2023 14:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!