Bu kaçıncı kış,bahar gelmeden,
Bu kaçıncı yanılış,gönüldür sabreden,
Bu kaçıncı hazan,yaram daha kanarken,
Dostum oldu gözyaşı,kimse bilmeden.
Ellerim semada,gözüm yıldızlar da,
Bu kaçıncı kırılış,kalmadı dalım da,
..
Ne bir veda busesi, ne gözyaşı isterim,
Kimseye görünmeden, sessiz çeker giderim,
Veda sahnelerini, oldum olası sevmem,
Kendim çekip giderken, kimseye hüzün vermem,
..
Mazisi gözyaşı olanın geleceğinden kahkaha beklemesin kimse...
..
Bu nasıl anlayıştır, bu ne biçim insanlık?
İnsanları sinsice öldürmeyi düşlüyor.
Belli ki, benliğini işgal etmiş karanlık
Haklı-haksız fark etmez; saldırmayı düşlüyor!
Başlarsa tutuşturur her yeri, biter hâyır
Kan, gözyaşı, sefalet; deyin savaşa hayır!
..
Merdiven mermerine düşen gözyaşı.
Biliyorum bu yarışı kazanacaksın.
Bre kalp, bre kalp, bre çakıl taşı.
Durursan ne zıkkım kazanacaksın.
Merdiven mermerine düşen gözyaşı.
..
belki de bir çift gözyaşı olmaktı
dileğim o eşsiz ruhundaki
üzüntünle parçalanan,
sevincinle parlayan
bir çift gözyaşı
..
BATININ ÇİRKİN YÜZÜ
Osmanlı ortadan kaldırıldığı günden beri dünya kan ağlıyor. Osmanlı dünyada barışı sağlayan en büyük güçtü. Batı güçlenince Osmanlı’yı önünde en büyük engel olarak gördü. Ve sömürüsünün önündeki engeli kaldırmak için kendi aralarında anlaştı. Rusya’yı da bu palana dahil ederek elbirliğiyle onu ortadan kaldırmayı başardı.
Şimdi dünya kan ağlıyor. Devlet-i Ebed Müddet gitti sömürü imparatorluğu Roma yeniden hortladı ve dünyayı ezim ezim ezmeye başladı. Bu gün Avrupa Birliği Batı Roma’nın doğusudur, Amerika Batı Roma’nın batısı, Rusya Doğu Roma’nın batısı, Çin Doğu Roma’nın batısıdır. İşte doğusuyla batısıyla Roma zulüm Devleti hortlamıştır. Modern çağın en büyük zulümlerini icra etmektedir.
En kötüsü de bu Roma en büyük düşman olarak parçalayıp yok ettiği Osmanlı’yı görmekte, gelecekte de sömürüsüne engel olabilecek muhtemel gücün o topraklardan çıkacağını bilmekte ve onunla savaşını son raddesine kadar sürdürmeye kararlı görünmektedir.
Roma putperesttir, Pagan kültür ve inancının eseridir. Roma kendisine en büyük düşman olarak İslam’ı seçmiştir. Ne Komünizm ne Yahudilik hiç birini gerçek düşman olarak görmemiştir bu yeni Roma. Dünyayı paylaşarak istila etmiştir bu yeni Roma. Dünyayı baştanbaşa sömürge imparatorluğuna döndürmeyi azmetmiştir bu azgın canavar. Bu azgın canavar Rönesans ve reformlarla hortladı yeniden. Hristiyanlığı ve Yahudiliği bünyesinde eriterek kendine kattı. Tek dönüştüremediği son din İslam’dır. Bunu da denedi çok kere ama başaramadı. Şimdi onu yok etmeyi planlıyor.
..
Sen coşkun yüreğimin kabar kabar sevdası,
Kapadım gözlerimi, açmam sonsuza kadar.
Gözümden dökülecek ilk gözyaşı damlası;
Seni kaybeder isem, haram bana dünyalar,
Sel olup çağlasam da, tufan senden sonrası.
Bil ki ey billur sevdam! ..Yalan senden sonrası,
..
Genellikle Bektaşinilini ve
Melami şiirlerinde geçeniler:
Zamanı iyi değerlendirilin,
Fırsatları kaçırılınmayın anlanılamına.
Aldatılınma, hile.
Kibir, gurur, büyünülüklük.
Kokunulu. Kuyumcu ve
..
Ayrılığın acısı, nasıl koyar bir bilsen,
Yürek işleyen demir, atarken paslanır mı?
Ne olurdu karşıma geçipte hergün gülsen;
-Benim bu deli gönlüm, hiç sensiz uslanır mı?
-Ben gözyaşı dökerken, yanağın ıslanır mı?
Gözüm görmedi seni biliyorsun çoktandır,
..
Benim için gözyaşı dökme,
Değmez.
Ben senin için Fırat kadar gözyaşı dökeyim,
Sana AZ.
Ölürsem... Ölüp gidersem haber vermeden,
Herkes ne derse desin...
Sen biraz günahkardı ama,
..
Objektif olan insandır. Gerisini at çöpe. Ve dünya yana kayıyor. Hayatın dengesi allak bulak oluyor. Kime alkış tutarsan o sana elini uzatıyor. Bir ceylanı parçalayan aslanın dişi oluyor, pençesi oluyor insan. Kimse ceylanın gözlerindeki objektifin kendisini fotoğraflamasına izin vermiyor. Herkes aslana şirin görünmeye çalışıyor. Tam iki kelime edecek birini buluyorsun, sohbete dalıyorsun; derken karşı tarafın telefonu çalıyor, bir parmak işaretiyle senden ayrılıp gidiyor. Ve sen film arası reklam gibi ortada kalıyorsun. Sözcüklerin boğazında tıkanıp kalıyor. Nefes alamıyorsun. İşte o an gözlerinin ovayı gösterdiği yerde bir ceylan, aslana yem oluyor. Ne yazık gözyaşı bile dökemiyorsun. İnsanlar o kadar değişken ki bir kadını günün herhangi bir saatinde erkekleşmiş görebiliyorsun. Şiddet ve küfür dolu sözlerinden bir pantolon giyip erkekçe cümleler kurabiliyor. En onulmadık zamanda kasıklarına bir tekme indirebiliyor. Yanı başında kuruyan çiçeklere bakmayıp, bir insanın köküne kibrit suyu dökebiliyor. Kadınlar bir dalda çiçek olmaktan vazgeçip, yakışıklı ama odun gibi olan erkekler gibi davranabiliyor. Bazen erkekler bir olay karşısında kadınlaşıyor. Kadınlar kadar dedikodu yapıp, rakibini devirmek için her türlü kancıklığı yapabiliyor. Ah günler ne günlere kadirsin. Bir erkek bir insanı kıvırta kıvırta kandırabiliyor. İnsanlar o kadar değişken ki onları anlamak çok zorlaşıyor. Sabahtan akşama kadar her dine, her mabede giriyor. Sabah en koyu Müslüman, akşam tam bir papaz kesiliyor. Şimdi gidin bir sırrınızı birine anlatın. Sabah internete düşmüş gibi rezil olursunuz. Ne kadar mahreminiz varsa, insanların gözlerinde şehvet ışıltılarıyla gezdiğini görürsünüz. İnsanlar sizin yüzünüze bakar da, siz bir daha insanların yüzüne bakamazsınız. Utanç insanların gözlerinden size gözyaşı olarak değil, bir ok gibi gelir. Öyle yaralanırsınız ki bir daha uzun cümleler kurmayacağınıza kendi kendinize söz verirsiniz. Kimse size objektif gözle bakmaz. Çünkü dünya yan yatmıştır. Dünyanın dengesi bozulmuştur. Siz yine de dik durmaya çalışırsınız. Ama insanlar sizi alt etmeye ve ezmeye çalışırlar. Oysa ayaklar altına alınan insanlıktır. İnsanlar onurunu bir başkasının üzerine basa basa kaybetmişlerdir.İnsanlık bu yoldan gittiği sürece çıkmaz sokaklara sapmıştır. Bir kadın güne kadın olarak başlamıştır. Akşam ise kocasıyla bir erkek gibi yatmıştır. Koca ise kancık gibi dolaştığı işyerinden fahişe olarak dönmüştür. Şimdi söyleyin kim kimin kocası olmuştur. Gün içinde insan her yola sapmıştır. Bir kadın kocasını sandalyeye sürtünerek aldatmıştır. Bir koca koltuğa oturduğunda poposunun zevkiyle kendinden geçmiştir. İnsan gün boyu epeyce ahlaksızlık yapmıştır. Hayatta her şey birbirine girmiştir. İnsan gün boyu her türlü ruh ve düşünce dünyası içine sığmıştır. İnsan tam bir yamalı bohça olmuştur. Her kılığa girmiştir. Yaşam o kadar sınırları keskin bir çizgi ki. Bir ağaç hiçbir zaman bir kuşa özenip uçmaya çalışmamıştır. Evet bir dal bazen meyve verip dişi olmuştur, bazen de sap gibi kalarak erkekleşmiştir. Fakat asla bir dal ağaca zarar vermemiştir. Ağacın ve ormanın köküne kibrit suyu dökmemiştir. İnsan gibi özünü yitirmemiştir.
..
Gönlümde cam kırık, duygudur önce
Kırılgan bu gönlüm, arar dururum
Bilinmez ayrılık, zulümdür gence
Gözyaşı mücevher, yalnız kururum
Ürkerim gözünden, düşmez o melek
Dur durak bilmeyen, geçmişi dilek
..
Gaflete dalıp isyan edeni,
Haramlar çemberine alınan bedeni,
Şeytana uşak, Rahman’a yönelmeyeni,
Kurtarır iki damla gözyaşı.
Şevkatten, merhametten uzak olana,
Sevgi ve mutluluk arayana,
..
gün gelirde anlarsın
umarım çok geç olmaz
gün gelirde seversin
umarım bu kalp seni unutmaz
gün gelirde ölüm haberimi alırsın
umarım güzel gözlerin gözyaşı dökmez
çünkü sevmediğin biri için gözyaşı
..
Garip gönlüm susma söyle
Kimdi bizi üzen böyle
Aramızda bundan böyle
Ne kadın var ne gözyaşı...
Her nefeste özlenecek
Ardı sıra gözlenecek
..
“Buraya kadarmış! ”
Hasretinle yandı, bil ki bedenim
Yerine umutlar, ekemez artık!
Perişan halime, sensin nedenim
Yoruldu bu yürek, çekemez artık!
..
Yaşamak,
iki gözyaşı arasında geçen sürede,
hayatı,
bir film şeridi gibi
gözünün önünden geçirmek değil,
iki damla gözyaşı arasında
..
Derler ki, kara bulutların dağılır,
Mecnun Leyla'dan muradın alır,
Karşılıksız aşktan gözyaşı kalır,
Birgün olur kara bulutlar dağılır,
Yazdığın şiirler hep onu anlatır,
..
Akşamlar sabah olsun
Mutluluk senide bulsun
Rüyaların seninde gercek olsun
Gözümden akan mutluluk gözyaşı olsun
Yürğine sevgi dolsun
Fırtınanın sonu aydınlık olsun
..