Sana düştü ey ülkem, bu ağır yükü taşı!
Timsah kadar gerçektir bürokratın gözyaşı.
(Eylül-2016)
..
Sen beni sevseydin, böyle etmezdin,
Böyle, ters yüz edip, böyle gitmezdin,
Ellere inanmayıp bir gün olur gelirdin,
Sen beni sevseydin, böyle etmezdin.
Düşünüyorum gözlerin yalan mı diyor,
..
Güllerin dikeni
Gösterir ekeni
Gözyaşı dökeni
Dikenler Acıtmaz
Bülbüller giderler
Güllere Aşk derler
..
Aşkından ölmem
Yanar yanar dinmem
Bir umut bir gözyaşı
Olup biten...
..
yalnızlık elimden tutalıberi
küçük bir çocuğun gözyaşı gibiyim
bir damlada bitecek kadar seçkin
ömür boyu sürecek kadar seninim
..
Ne ant içmiştim bu dünyaya gelince
Şehit MEHMET'im vücudunu görünce
İmralı imralı 'KÖPEĞİ' bir elime düşünce
O yağlı urganla asmaz mıyım beyler?
Şehidimin anası saçın başın yolarken
O minicik yavrusu naaşına bakarken
..
Yok artık bir daha rüzgara karşı gitmek,
Kucaklayıp dalgaları, tuzlu sular içmek.
Yelkenleri parçaladı şu namuzsuz korsanlar,
Bu yolculuk bir masal, yaşananlar gözyaşı.
..
Sen gittin gideli yağmurlar yağıyor şehrime,
Her ağaç üşüyor yapraklarını dökünce...
Kuşlar bile göçüyor senin gittiğin yere,
Şarkımız çalıyor bir yerlerde...
Bir deli rüzgâr esiyor savuruyor saçlarımı,
Gözümde bir damla gözyaşı yarısı içimde...
..
VİRAN ŞEHİRDE
Güzeller güzelini, gördüm viran şehirde
Mabetimin önünde, gözyaşı döküyordu
Erken çökmüş yıkılmış, gülen yüzü kahirde
..
Yine efkâr basmış en modern silahlarla şehri.
Gezmiş kapı kapı,içirmiş en acı zehri.
Sanma ki bendler taşmış her taraf sel,
Şu gördüğün tatlı su değil,gözyaşı nehri.
..
Vakitlerden bir hüzün,
Mevsimlerden, sonbahar
Ağaçlar ağlaşıyor, sessiz
Gözyaşı misali yapraklar...
..
Ağlamak, doyasıya ağlamak
Ağlayıp gözyaşı dökmek istiyorum
Ağlamak kötü şey diyorlar
Ben seviyorum..
..
Bir damla gözyaşın olmak isterdim aşkım
Kirpiklerinden düşen
Yanağında dolaşan
Dudağınla buluşan
Sıcacık sevgi dolu bir damla gözyaşı
Bir damla gözyaşın olmak isterdim aşkım
..
Çok bekledim seni asırlar oldu,
Anlatsam inanmaz, sussam bilmezsin.
Uzundu geceler gözyaşı dolu
Anlatsam inanmaz, sussam bilmezsin
Yazınca kalemim adın döküldü
..
Hangi duyguların coğrafyası farklıdır? Mesela sevgi, Avrupada farklı Amerika’da Afrıka’da, Asya’da farklı mıdır? Ya da başka bir dili mi vardır sevginin. Beden dilinde dahi aynı anlamı taşımıyor mı yapılan figürler. Yoksa bizler mi zenginleştikçe sevgi fakiri olduk. Bu yüzden midir devamlı olarak sevgi üzerine şiirler yazıp güzel yazıları sosyal paylaşım sitelerinde paylaşıyoruz.
Yoksa paraya göre mi sevgiler. Zenginin sevgisiyle fakirin sevgisi arasında fark mı var? Bir gül ile bir kır çiçeğininin arasındaki fark kaç para? Sonuçta ikisi de sevgimizi ifade etmiyor mu? Zengin para verip satın alırken orkidesini fakir kırlarda topladığı gelincik ve papatyayla ifade ediyorsa sevgisini hangisi değerlidir sizce.
Duygusallık yapıp kırçiçekleri demeyelim hemen. Sonuçta zengininki de sevgi değil mi? Sevginin rengi, dini, dili var mıdır?
Aslında toplum olarak kendimizi yalnızlığa mahkum etmişiz. Birbirimizi anlamak yerine sanal dostluklarda yalnızlığımızı giderme gayretindeyiz.
..
Gece dingin,gece yorgun, gece acımasız, gece katran karası, gece lacivert, gece günahların kapanması, yüreğin hesaplaşması.gece kelimelerin sağanağında cümlelerin yok olması.sukutun boşluğu acımasızlığın yalnızlığı. Kangren yaranın kanamaya başlaması. Hercainin yaprağındaki gözyaşı, toprağındaki nem. Her dolunayın yeniden doğuşundaki seremoni. Kirpiklerin ucunda saklanan damlalar. Göz bebeklerinde büyüyen sevda.düşteki günah yaşanmamış gece…
Ruhumun labirentlerinde dolanıyorum, her dönemeç bir çıkmaza gebe. Ateş kadar kırmızı, alev kadar ısrarlı, kor kadar yakıcı. Kana kana içiyorum, ateşle ateşi söndürmeye çalışıyorum. Ne gazabı, ne sürgünü görüyor gözüm içsel yolculuğum batakhanelere düşmüş, ruhum yitirdiği zamanları arıyor. Mum alevi aydınlığında, yüreğimdeki prangaların çıkarttığı toz bulutları içinde buz dağına saplanıyorum. Gözlerimin üzerine son görüntünü yerleştiriyorum. İçimde esen ölümün soğuk rüzgârlarına beklemesini söylüyorum. Henüz menekşe yaprağındaki çiy tanesinin toprağa süzülüşündeki çıkardığı aşikâr cümleleri, yüreğimin söyleyemediği sırlarımı açıklamasını bekliyorum.
Yüreğimin kapılarını kapatmasına izin vermiyorum. Biliyorum ki o kapılar kapandığında zaman bitecek ve ben sonsuzluğa gideceğim. Saklı olan sözcükleri yerinden çıkarıp birer birer yüreğe koymak ve orada kızıl gonca gibi açmasını bekliyorum. Kelimelerle kalbimin arasının açılmasını hiç istemiyorum.
Yüreğimde ki sürgünlerden kurtulmak, geçmişte sakladığım sarıp sarmaladığım yürek sesimi haykırmaya başlasın istiyorum. Yalnızlığımda açıp okuduğum hasret kitabımın sayfalarında benliğimi arıyorum. Her sayfası gözyaşı, her bölüm hasret kokan. Sırsız aynalardaki görüntüme bakıp yüreğimi görmeliyim. O’nun isteklerine cevap vermeli, benleri çıkarıp biz olmayı öğrenmeliyim
..
gözyaşı
bir kadından
dökülürse
bir başka güzel
ve bereketli
kadının merhameti
aşkına dökülen
..
Yine kan yine gözyaşı,
Babalar taşıyor naaşı,
Yirmi ile yirmibeş yaşı,
Ağlasam ne çare sussam ne çare.
Ateş yaktı kül eyledi,
Yüreğimi çöl eyledi,
..
Dört mevsim değilmiş hayat, beşinci boyuttayım
Kesildim kaynağımdan, şimdi yol ayrımındayım
Yürekte katmer acılar, ruhum bozgun yemiş sanki
Neye dokunsam hüzün, küçücük bir oyuktayım
Bütün aynalar kirlenmiş, analar ölüm doğuruyor
Acının limanlarında gözyaşı, çiçekler günsüz soluyor
..
Bunca acıdan sonra hayat gelir mi
bir gün huzurla uyanabilecek miyim
mahşer kendini bensiz avutabilir mi
bir nefes alabilecek miyim söyle
Hücreler artık yokluğa vurulmalı
erişmeliyim aşka ansızın
..