Ağlarken, bağrıma bastığım çocuk
Hırkandan göğsüme bulaşan yaş ne?
Kan mı, gözyaşı mı..nerden bulaşmış?
Bosna nerelerde.. Mostar nerede?
Bu kan, bu gözyaşı dağlar mı aşmış?
Bir ses, bir hışırtı, bir ışık olsa
Çocuk irkilerek döner, ve büyür
Gözleri, şefkatin hazzını arar..
Kuduz köpüklerde, sinsi yılanda
..
Gecelerce yağan, yağmurun arkasından
Kimse konuşmak istemedi...
Gözyaşı damlalarına bakarak
Sevinçle kederi ayırmak, kimin haddine? ! ..
..
Yandım; korlar gibi, laleler gibi, alevden..
Sordum bir mecnun gibi, o esmeri; elden! ...
Gözyaşı, katre katre güneşle mi oynaşmış?
Ağlasa: dünyam kavrulur, erimiş kurşun gibi sellerden! ...
..
Duydum ki: Yarim beni, gözümdeki yaş ile; bir anlık anıp geçmiş..
Ne bilsin ki; gözyaşı, bu gönül havuzundan taşan en son katredir...
Buzdan saraylar yaptım, kor ateş sevdasına.. belli ki bakıp geçmiş!
Kahpedir, nice sonra anladım bitmez rüya... buz sarayın, kahpedir! ...
..