Gözümde bir yaştın düştün,
Sana gelmek için yağmur damlası oldum.
Eylül ayında bir geceydi
Hava serinde
Gece sessiz ve sensizdi
Sadece köpekler ve cırcır böceklerinin sesi vardı
Birde o an üstümden geçen yolcu uçağı
Rötarsız kalkmıştı aynı saatte geçiyordu
Hava bulutluydu uğultusu duyuluyordu
Bulutlar kuzeyden güneye gidiyordu
Ormanda yön bulmayı çok iyi biliyordum
Sırtım kuzeyde, yüzüm güneydeydi
Hava serin ama ben çok terliydim
Ve serinlik ağrıyan belime yapıştı
Ağaç dalları dans ediyordu
Ben dolu dolu olan gözlerimi
Teselli etmeye duygularımı
Yok etmeye çalışıyordum.
Gözüm doldu ama ağlayamıyordum
Ben şimdi ne yapmalıydım
Senden uzaklaşmalı mı?
Yoksa
Sana koşmalı mıyım?
İşte o an bir damla
Yaş düştü gözümden
Süzüldü yanağımdan
Dudağıma ulaşmadan
Buharlaştı.
Nem oldu bulutlara ulaştı
Bulutlar o buharı yoğunlaştırdı
Yağmur damlası
Oldu düştü dağda bir ormana
Önce dere ile buluştu
Dereden çaya ulaştı
Dağlarda dolaştı
Şelaleden atladı
Bembeyaz köpük oldu
Sessiz ve sakince
Sonun da nehir ile
Denize ulaştı
Yüreği güm güm çarpıyor
Fırtınalar kopuyor, şimşekler çakıyordu
Okyanusun derinliklerine daldı
Aradan ne kadar geçti
Bir gün yine buharlaştı
Ve yağmur damlası olarak
Bir kaynağa düştü
Bir yere akamıyordu
Yüreği yine çarpmaya başladı
Bir güç onu karanlık bir yere çekiyordu
Tutunacak bir yer yoktu
Borular onu pet bir şişeye soktu
Ağzı dili kapalıydı
Konuşamıyor
Bağırıyor sesini duyuramıyordu
Yanında bir sürü daha şişe vardı
Guruplara ayırıyorlar
Sonra paketliyorlardı
İstifleyip bir depoya koydular
Keşke o gözden ayrılmasaydım
Beni düşürmemek için
Deli Mavi çok uğraşmıştı
Ama ben isyan edip düşmüştüm
Şimdi ne hallerdeyim
Acaba kimlerin eline geçeceğim
Beni kimler içecekti.
O gün gelmişti
Arabalara palet istifi dolduruluyorduk
Yola çıktık, otobandan geçtik
Manzara çok güzeldi
Göl kıyısından geçerken
Keşke bende bu gölde olsaydım, dedim.
Nafile hala gidiyorduk,
Antik yapılı bir lokantanın önünde durduk
Adam bizi yere atıyordu
Bir kadın evladım yavaş diyordu
Adam bizi bir köle gibi sattı
Bizi alan merhametli bir kadındı
Karanlık bir yere koymadı
Masalara dizdi
Beni de kendi masasına koydu
Sanki hep bana bakıyordu
Ama alıp beni içmiyordu
Kapağımı açsa o sırada kaçabilirdim
Bir gün beyaz tenli bir kadın geldi
Yanında sevimli bir kız vardı
Masaya oturdu,
Ağlıyordu
Sahibimizle kucaklaştı
Yapamıyorum anne diyor, ağlıyordu
Kadın beni aldı, kapağımı açtı
Beyaz tenli bayana verdi
İçmiyor elinde tutuyordu
O an gözünden bir damla yaş aktı
Üstüme düştü
Hemen kucakladım
Hadi kaçalım dedim
Onun da tadı benim gibiydi
Beyaz tenli kadın ağlamayı kesti
Bende yeni arkadaşımla birlikte
Buharlaştık kaçtık
Ben gözden düştüğüm için
Pişman olmaktan vazgeçtim.
Mutluluğa eriştim
Sevgilime kavuştum
Bir sürü damlalarımız oldu
Çoğaldıkça çoğaldık
Nehirler sayesinde
Dünyayı dolaşıyoruz
Okyanusları aşıyoruz
Buharlaşma diye süper gücümüz
Sayesinde insanların susuzluğunu
Giderip gözyaşı olarak, tekrar ürüyoruz
Yağmur damlası oluyoruz
Ağlıyoruz Yağıyoruz
Sevdan gözümde bir yaştı düştü
Sendende bir yaş düştü
Onlar birleşti
Göz yaşım, Göz yaşını buldu
Ya biz….
Bulamayız
Kayıt Tarihi : 14.9.2008 23:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!