Gözyaşı kokusunu bilir misin.
Sana yazılmış mısralarım vardı benim.
Belki ucu yanmış bir kâğıt değildi ama gözyaşı kokusuyla, kömürden bir kalemle yazdığım. Sonra bir sayfa ardına bir sayfa daha derken.
Kalemimin, beynimin hızına yetişemediği sayfa sayfa yazdığım şiirler
Gözyaşı kokusu sinmiş her satıra,
Kömürle kazınmış eski bir yara.
Kalem yorgun, kâğıt suskun belki,
Ama gönlüm konuşuyor sayfa sayfa
Bir harfin gölgesine sığındım bu gece,
Varlığınla yokluğun arası bir hece.
Ne sen tam gittin, ne ben tam kaldım,
Aşktı belki bu—ama adı sanki "yandım."
Zaman sol cebimde unuttuğum bir mektup,
Geri dön desem, kim yanıtlar susup susup?
Gözlerinle başlar hâlâ her şiir,
Ama artık her mısrada biraz eksik, biraz bir yerin kir.
Bir şiir büyüyor içinde gecenin,
Kelimeler sen, suskunluksa benim.
Yarım kalan bir şarkı gibi düşüyorsun dize dize,
Ne zaman unuttum desem, çıkıveriyorsun gizlice.
Yüzün eski bir fotoğrafta silik,
Ama gözlerin hâlâ saat 3 gibi: uykusuz ve derin.
Sesin yankı gibi dolanıyor içimde,
Gitmedin ki hiç… sadece adın eksik dizemde
Her yeni mısra sana benziyor nedense,
Kalbim seni anlatmaktan vazgeçemese...
Gözyaşıyla değil artık yazdıklarım,
Ama her satır yine de biraz sen, biraz yanık zaman.RY
Kayıt Tarihi : 25.6.2025 15:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!