Gözünü yumup da, karanlık eden,
Gündüzü geceye, döndü zanneder,
Aydınlık görüp de şaşkınlık eden,
Güneşi vakitsiz doğdu zanneder.
Görmezden, geldiği her bir gerçeği,
Muhabbet bağında açan çiçeği,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Merhaba Bedri Bey
Şiirinizin başlığı zaten işin gerçeğini koymuş meydana. **GÖZÜNÜ YUMANLAR** Her ne şartta olur ise olsun hakka ve hakikate göz yummak güneşi perdelemek örtmek gibidir. Bu ne Yaratın nede yaratılmış olan biz kulların hoşuna gider. Hak sahibi ilahi hakkına kavuşur, bu dünyada bile kavuşamaz ise yarın ruzi mahşerde o hakkına kavuşur...
Bu dünyada kimseler ne dinin arkasına sığınıp kendi pisliklerini örtsünler, nede Atatürk'ün arkasına sinip de onun ismini kullanarak o isme layık olmayan hareketlerde bulunsunlar.
Atatürk'ten bahseden şahısların öncelikle, Atatürk'ün düşünce ve fikirlerinin neler olduğunu çok iyi bilmeli ve yapacakları hal ve hareketlerin o düşünce ve fikirlerle bağdaşması gerektiğini bilmelidirler...
Bu kutsal dinimiz içinde böyledir. Dinimizde hiçbir çirkinliğe yer yoktur; Böylesi çirkinlikleri dinimize yakıştırmak Zul dür... ( Bugün facete Suriye'den bazı görüntüler vardı. 16 yaşında bir gencin başını diğer bir Suriyeli Müslüman kesmiş ve övünerek fotoğrafını yayınlıyordu.) Şimdi soruyorum size bu şahsın neresi Müslüman. Müslümanın Müslümana, malı, canı kanı, namusu haram değil mi. Ben şahsen insanlığımdan utandım... Şimdi bunu tüm Müslümanlara mal etmek haksızlık olacaktır elbet...
Yani bazılarının yapmış olduğu yanlış ve ters hareketler ATATÜRKE mal edilemez buda haksızlık olur...
Şiiriniz güzeldi hoştu...Kutluyorum Bedri Bey Dostum. Selam ve Saygımla...++
Ata mecbur kalmadıkça kavga taraftarı olmamıştır..tebrikler hocam..
Zan haktan değildir. zanda olan zannedilir. zannedilen kaybeder. anlamlı çalışmanızı kutluyorum.
Değerli üstadım.
Bu bazı haddini aşanlara indirilmiş Osmanlı tokadı. Müslümana dinci diye hakaret eden, Müslüman olamadan Müslümanım deme densizliğini gösteren, İdeolojilerini yansıta bilmek için ATA TÜRKÜN arkasına saklanan, Muhalefet yapma adına çizmeyi aşan cahil insanlara indirilmiş Muazzam bir Osmanlı tokadı. Zatı alinizi şiirinizi Yürekten TEBRİK VE TAKTİR ediyorum. Şiirinizi tam puanla listeme alıyorum. Selam ve muhabbetlerimi yolluyorum.
Gözünü yumup da, karanlık eden, / kutlarım hocam anlamlı derin-saygılar..
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta