Sadece bakan değil, yakan gözdü gözlerin,
Kış gününde lav gibi akan közdü gözlerin.
Altın suyunda cevher nasıl erirse, öyle
Asit gibi eritti, beni çözdü gözlerin.
Açılınca parlayan, kısıldıkça harlanan
Kaynak hazırlığında bir pürmüzdü gözlerin.
Hedefini ölçerek, ilgisini gizlerken
O ne yaman bakıştı, ne hürmüzdü gözlerin! ...
Evet- hayır arası ne gel-gitler yaşadım;
Sandım ki bana karşı açık sözdü gözlerin.
Erlik, cenk meydanında sınanan hüner midir?
Özge bir denek taşı, bana özdü gözlerin...
Güneş nasıl ısıtır tepeden tabana dek;
Beni öyle terletti, içti, süzdü gözlerin...
Bilmem ki ben mi yüzdüm o dalgalı denizde;
Benim üzerimde mi yoksa yüzdü gözlerin?
Cennetle cehennemi andıran Arafatsa,
İki tarafa nispet arayüzdü gözlerin...
Kirpiğinin okları koymadı karar bende;
Önce bir ümit verdi, sonra üzdü gözlerin...
Şüphe yok hoş yaratmış Yaratan seni mutlak;
Esmaül hüsnasından birer cüzdü gözlerin.
Sevgimizi çift yönde nehir gibi taşırken,
Gönlümüze hükmeden ölümsüzdü gözlerin.
Gözlerim mi kamaştı, yoksa karıştırdım mı?
Ben öyle gördüm ey yâr, gözümüzdü gözlerin! ...
Kayıt Tarihi : 16.12.2011 09:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!