Sırların efendisine fısıldarken Aşkımı, o hain rüzgar kırdı, kolumu kanadımı.
Oysa doğan Güneş muştulamıştı adını.
Dökmedim yüreğimi, gölgenin olmadığı hiç bir duvar dibine.
Ve uzatmadım ellerimi, elleriinin uzanmadığı yabanın gurbetine.
İçimin hasretini, örüyorum belik belik, nakış gibi işliyorum, ayrılığı yıllara.
Rengini yitirmiş simaların, arasına gizliyorum hüznümü.
Dövüyorum bağrımı, bağlıyorum bahtımı, ama kan ağlamıyorum seviyorum yaramı.
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;