.
su topluyor gözlerim ‘kirpik batar ‘ kaş yanar bir zamanda
sana okuyorum yazılı kaynakları ’ ad oluyor dinleyişin
sana dalıyorum ‘ birden çıkıp içinden ‘yüzümde suları temizliyorum
yüzüm kuruyor ‘tepemden gelen ışığın adı ‘sensin
ayan olmuş
sızı görünmüş
gurbet yanında
ekmek aklında
dönmedin bağrıma
sızılı yıllardan sonra
anlat
gurbet uzak mı hala
ya gözlerinin karası
uzaksın ya ellerim kurumuyor’ kuruduğunu sanıp ağlıyor
gözümden biliyorum yaşları ‘oysa senden geliyor
kopuyorum ‘neden ağlar diye dalıyorum ‘ ne çok susuyorum
gitmişsinde farkına bile varmıyorum ‘ayak parmaklarım oyalıyor beni
atıyorum ‘sağ ayak parmaklarımı ‘soldakilerin üzerine
sonra yer değiştiriyorum. ‘ kaç etti bilmiyorum ‘neden saymadım ki diye
kendime kızıyorum ‘ söndürüyorum iki parmağımın arasında ‘ parmağımı
hissedemiyorum parmağımla ‘ pişmanlık kokuyor ‘yanan derimin ‘
yarılmış derimin altında ‘sonra sızıya bağlanıyorum’ acıyor
o türkü bilinmiyordu
söylediler dinlediler
yüreklerini yola koyunca
turnaları bildiler
aşsız susuz
ne aştılar ne düştüler
dil elde ağız lal
kalem olup yazmayınca
bir kez konuştular
duyduk
çatlamış dudağıyla
ter emerken
su
sana kırdık ellerimizi ‘demişsin ki ‘siz yazdıkça kanıyorum ‘ömrüm gidiyor
kısa zamanda ‘nasıl çalınıyorsa bir ney ‘ona dalıp ‘kendimden vazgeçiyorum
demişsin sonra; ‘bunun adı ney biri anlatsa ‘ demişler; sonra çalınır ney
iç hiçe karışınca ‘ağlama anlamak ‘anlaşılmamak ağlatır yoksa
bir omuzda yoksa yanında ‘bağır içinden ‘bir de haykır sesinden ‘anlatır işte varlığın
bir de su iç ‘madem ki türkü söyler dilin ‘dilinin etrafında ağzın ‘ağzın kenarında dudağın
akşam üstü hele ‘ güneş gölgeye gidende ‘ su iç..ak kendine ‘ sizi kendime sevdim de
kimler duyulmadı yazılarda
lahitlerin üstünde
tiyatro girişlerinde
tapınak ve yazıtlarda
meydanlarında yıkık şehirlerin
kurulmuş mekteplerin sırtında
hasret diye yazılmış mektuplarda
kimler duyulmadı yazılınca ayrılığa
bir kez daha konuştular
mektup
şu gittiğin iş değil ‘ekmeksiz aşsız kaldık buralarda ‘zor olmazdı belki ‘şu yalnızlık
olmasa ‘sen gidince buralardan ‘bize bakan kalmadı ‘içimiz karardı ‘sabahımız
olmadı ‘kapalı perdelerden bildik ‘ortalarından deldik ‘ne ışığı ‘ne seni gördük ‘senden sonra
bizde bizden göçtük ‘bahanemiz kalmadı ağlamaya ‘ellerimizi sardık boynumuza
sen diye sarıldık aynamıza ‘öyle bakma ‘dönmedin daha ‘ meraktayız ‘gözlerin burada mı ha’la. Bak saklıyor ha’laları sonlara.
dönecek misin
asla
sen gel sen
dönsen
gam yüküyle söylenecekler
görünce unutulacak
gel…
21 05 2005
.
Zafer Zengin EtnikaKayıt Tarihi : 31.1.2006 23:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Zafer Zengin Etnika](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/01/31/gozlerinin-karasi-postaya-verilmemis-mektup.jpg)
görünce unutulacak
Mütiş bir vurgu dizeler harika tebrik ederim.
Asude GEDİZ
lahitlerin üstünde
tiyatro girişlerinde
tapınak ve yazıtlarda
meydanlarında yıkık şehirlerin
kurulmuş mekteplerin sırtında
hasret diye yazılmış mektuplarda
kimler duyulmadı yazılınca ayrılığa ............
emekle örülmüş dizelerin tadı başka.... tebrikler...
dönsen
gam yüküyle söylenecekler
görünce unutulacak
gel…
Usta bir kalemin var senin. Çevik ve zeki...Seviyorum şiirlerini...Köyde dereler olur ya işte öyle okyunusa kavuşman dileğimle...
TÜM YORUMLAR (4)