Endamının ırmak boylarında hangi çiçeğe baksam, sensin şimdi
Ormanları içime seren göğsündeki vefayla erken açtı çiğdemlerim
Yüreğindeki mutlu çocuklarla parklarında gülücüklerine boğuldum
Göğsündeki emsalsiz bahçelerde ben, kaybolmaktan korkmuyorum
Hem kendini, hem gölgesini düşüren bir güneşin döngüsünde içten yanışlı bir sevdadır tutulduğum. Albümlerin yağmurda çocuklara sevinç sunduğu bahar dönencelerinde yeryüzü yeniden uyanıyor yüreğimde. Menekşe gözlerindeki bekleyişle bir sevda bildirisi dökülüyor sana dizelerimden. Kırmızının tüm tonlarını kelebek kanatlarına yükleyip, badem sevinçleriyle koşup gelmek istiyorum yüreğindeki gelincik tarlalarına.
Kıyılarımı döven eylül dalgalarımın salkım söğütlerinde, özlemini duyduğum şehirlerde yıkıyorsun yüzünü. Pembe hüzün imbiklerinde kokunu denizlerden, ruhunu şiirlerden çağırıyorum. Ellerimdeki hoyrat bekleyişler, yüreğimdeki gelgitli serzenişlerde erguvan düşlerimde, kimi içimde depremler oluşsun istiyorum, kimi de içimdeki fırtınalarla sana çocuksu bir bakış oluyorum.
Dünyaya meylin var, 'beşer'sin bebek
Bir bilsen dünyamız neyin nesidir
Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte