Seni bir gün bile görememenin korkusu
Beni deli ediyor.
Sesini duymak için her arayışımda:
“Nasılsın” demenin dışında nutkum tutuluyor
Ve yutkunmaktan ağzım kuruyor.
Beni böyle perişan, beni böyle iradesiz bırakan,
Tarifsiz sevginin esiri oldum.
Esaret… Ah! Öyle bir esaret yaşıyorum ki,
Tutsaklığımın ne süresi belli, ne hükmü…
Asıl beni kemiren sevgimin ucuzluğu
Ama olsun bu aşk, sevgimi heba ettiğime değer
Keşkelerin arkasına sığınmaktan başka çare var mı ki?
Ama benim keşkelerime bir keşke ile cevap verseydi;
Her şeyi kalbime gömer,
O keşkenin mutluluğu ile avunurdum.
Gördüğüm her şey, gözlerinde düğümleniyor.
Gözlerine bakınca; Ya zemherinin soğuğunda donuyor,
Ya temmuzun sıcağında eriyorum:
Gözlerin beni mahvediyor.
Sana her bakışımda ayrılık görüyorum,
Ve senin gözlerinde bir tomar hüzün…
Her ayrılık bakışı, kalbimde bıçak yarası
Veda anının masumiyetine katlanmak için taş olmak lazım..
İyi ki seni tanıdım diyordum ya!
“Son”u düşünmeden, acıyı tatmadan
Kendimi avutmuşum.
Nereden çıktın karşıma?
Hem beni, -belki de- hem de kendini yaktın
Gerçi bütün bunlara rağmen senin sevgine karışmak,
Ve onu yaşamak ne güzel...
Leylakların, lalelerin ve güllerin güzelliği kadar
Sevginin ömrü de kısa olur, olsun…
Seninle geçen bu kısa hayatıma şükrediyorum
En güzel duyguları ihtiraslardan uzak yaşayarak,
Yalnız sevgiyi yaşayarak:
Sana binlerce teşekkür borçluyum
Hiçbir teşekkürün sana olan borcumu,
Zerre kadar azaltmayacağını bilerek
BİNLERCE TEŞEKKÜR
1984
Müzahir KılıçKayıt Tarihi : 8.5.2007 19:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir bir gözlemin ürünüdür.Kahramanı iki öğrencidir. Seven ama sudan bahanelerle ayrılmak zorunda kalan iki öğrencinin, yani iki sevenin hikâyesi
TÜM YORUMLAR (1)